"Tavanda çatlak mı var ya?" Biraz daha inceledi, "Yok yok kesin çatlak var tavanda. Ne yapsam, baktırsam mı ustasına? Başıma çökmesin şimdi!?" Sonra omuz silkti. "Ya da söylemeyeyim kimseye, belki üstüme koca taşlar düşerse, ölüp kurtulurum."
Bir süre daha tavanı inceledi Berfin. Sonra daha fazla bunu devam ettiremeyeceğini anlayıp sağına döndü yatakta. Biraz da gece lambasını inceledi. "Ben bunu niye aldım ki ya, güzel bile değil!"
Sol tarafına dönüp perdelerine takıldı gözleri. En sonunda takdir eden ses tonuyla, "Yalnız zevk sahibi insanım ya, bu nasıl güzel perdedir arkadaş!.." dedi.
Yine sırt üstü yatıp tavana döndü. Aynı çatlağa bakıp iç geçirdi. Komodindeki saate bakınca, sabaha karşı dört olduğunu gördü. Avuç içlerini gözlerine bastırdı.
Uyuyamıyordu.
O şerefsiz kocası yüzünden bir gecesi daha mahvolmuştu.
"Uyu artık! Uyu! Uyu!" diye kafasına vurmaya başladı. "Geri zekalısın kızım sen! Sanki başkasından sana fayda var?! Arkadaşım sen uyusana insan gibi, o adamı düşüneceksin madem, yarın düşünürsün. Şimdi uyuman lazım." Elleriyle gözlerini kapattı tekrar. Acıyordu artık gözleri, batıyordu göz kapaklarına. "Lütfen... birazcık uyumam lazım artık."
Saat on bir gibi girmişti şu yatağa aslında. Uyusa uyurdu ve çok güzel de dinlenirdi. Ama Karan Bey yine yapacağını yapmıştı. Gerçekten film izlerken attığı birkaç kahkahayı duyup mu gelmişti acaba? 'Bu kadın kahkaha atıyor, dur ben şunun sinirlerini alt üst edeyim de görsün!' mü demişti?
Der mi derdi. Beklenirdi ondan.
Adam moral bozmak için var olmuştu sanki!
Her zaman bir şey yapıp kadının sinirlerini bozuyor, sonra da onu alt üst edecek birkaç cümle söyleyip bırakıyordu ardında. Hep böyle yapmıştı. Her zaman da işe yaramıştı. Berfin artık bıkmıştı ondan, bıkmıştı dağılmaktan. Sürekli toparlanmaya çalışıp hayatına devam ettiğinde tekrar giriyordu Karan hayatına.
Tam bir buçuk sene adam geri gelecek diye beklemişti. Aklı da, kalbi de Karan için atmıştı. Yangınlara düşmüş, yine de gıkını çıkarmamıştı. Bu sırada gelmemişti Karan. Ama ne hikmetse genç kadın hayatını rayına koyduğu vakit, çat kapı karşısına çıkmıştı.
Ne demişti evden çıkmadan önce? Seni hiç aldatmadım demişti, değil mi? Karan ona hiç yalan söylememişti, bu yüzden istemsiz olarak onun sözlerine inandığını kabul ediyordu. Ama Karan olayı yanlış anlıyordu. Aldatmadım diyerek başka bir kadınla sevişmediğini belirtmiş olabilirdi ama Berfin için sadece sevişmemek değildi sadakat. Başka bir kadını düşünmemeliydi, karısındansa o kadını tercih etmemeliydi...
En basitinden başka bir kadınla Amerika'ya gitmemeliydi!
Ama gitmişti Karan. Sonrasında gelmişti, niye gelmişti belli değildi ama belki sıkılmıştı, belki de karısını özlemişti. Özlemini giderince yine giderdi muhtemelen.
Berfin başını iki yana sallayıp kendine kurallarını hatırlattı. Adam ayaklarına kapansa, pişmanlıktan geberse bile affetmeyecekti. Gururu bu kadarını kaldıramazdı. Hayata tek başına devam etmesi en iyisi olacaktı.
Koskoca iki yıldı ya! İki yıl! Az buz değildi ki... Ne acılar, ne özlemler, ne hayal kırıklıkları sığdırmıştı Berfin bu iki yıla... Ne çok göz yaşıyla ıslanmıştı yüzü, ne çok sarsılmıştı bedeni hıçkırıklarıyla...
Bunları unutabilir miydi? Her şeyi ardında bırakıp da Karan'a kocam diyebilir miydi? Dokunabilir miydi ona?
Sanmıyordu. Bu saatten sonra olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❀Yasak❀Tamamlandı❀
Ficção GeralKapak Tasarımı : Sofirella- (Teşekkür ederim :) ❀❀ Berfin ile Karan küçüklükten beri yan yanaydı. Kendileri de dahil kimse onları ayrı düşünemezdi. Bunda kötü bir şey de yoktu. Herkes gibi onlarda birbirilerine en fazla dost/kardeş gözüyle bakıy...