1635-İngiltere
Soğuk. Lydya ellerini soğuktan hissedemez hale gelmişti. Bu kışın çetin geçeceği belliydi. Kış olmasına rağmen yeni kral için yapılan kutlamalar devam ediyordu. Genç kadının babası şu sıralar çok meşguldü. Onu zaten uzun zamandır göremiyordu. Lydya eğlencelere katılmış evine dönüyordu. Kardeşi Lucy onu yalnız bırakmıştı. İç çekerek ilerleyen Lydya sonunda evine ulaştığında sıcacık şöminenin önüne geçti. Kahve saçları bile üşümüş olmalıydı. Annesi Clara elbette genç kadına oldukça kızmıştı çünkü bugün onu görmeye bir talibi gelecekti. Ancak kadın evden kaçıp kutlamalara gitmişti.
21 yaşındaydı. Neredeyse evde kalmıştı.Annesi bunun olmaması için çaba gösterse de Lydya tam tersine bir çaba gösteriyordu.
"Bugün McLeodların geleceğini biliyordun Lydya. Evden nasıl kaçarsın?"dedi Clara sinirli bir şekilde.
"Anne beni bir iskoça veremezsin."dedi Lydya.
"Artık barış vakti Lydya. Kral James böyle olmasını istiyordu"
"Ama eski kral öldü" dedi Lydya ve somurttu. O sırada Lucy aceleyle merdivenden indi.
"Anne ablam haklı"dedi Lucy ve ablasına hak verdi.
"Pekala. Bir ingiliz bulacağım ve evleneceksin Lydya."dedi Clara. Lydya iç çekerek elbisesinin eteklerini toplayıp odasına çıktı. Kapıyı kapatıp yatağının köşesine oturdu. Masasının köşesinde bulunan gazeteyi alıp yeni kralın taç giyme töreninde yazılanlara baktığı sırada "Lydya!Lydya!"şeklindeki bağırışlarla yataktan kalktı. Neler oluyordu?Odadan çıkıp tekrardan aşağıya inen Lydya annesinin ve kardeşinin yüzündeki heyecanı görebiliyordu.
"Aman Tanrım Lydya. Devonshire Düklüğünden bir mektup geldi"dedi Clara. heyecanla elindeki mektubun zarfını açmaya çalıştı.
O sırada Victoria Beaumon yüzünde bir sırıtma ile oturuyordu. Yanına gelen hizmetliye "Gönderildi mi?"diye sordu ve olumlu yanıt alınca daha da keyiflendi. Oğlunun evlenme zamanı artık gelmişti. Evlenip varislere sahip olmalıydı. Oğlunun omuzlarındaki ağır unvan onu giderek farklı biri yapıyordu. Önceden esprileriyle herkesi güldüren Gabriel şimdi kimseyle konuşmaz hale gelmişti. Victoria oğlunun eski haline geri dönmesini istiyordu. Ve bunun tek yolunun evlilik olduğunu düşünüyordu. Aslında evlilikten daha çok aşk olduğunu biliyordu. Ama Gabriel daha kadınlarla doğru düzgün konuşmazken nasıl aşık olabilirdi ki? Lydya Allsion bir diplomatın kızıydı. Oğluna yakışacağını düşündüğü bu kadına davet yollamak aklına gelen tek şeydi. Lydya'nın teklifini kabul etmesi için dua ediyordu.
Tanrı biliyor ya Gabriel herkesi reddettiği gibi onu da reddedebilirdi. Yanında duran eşine bakışlarını çevirip gülümsedi.
Lydya kağıtta yazılanları birkaç kez okumasına karşın bir kez daha okudu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esir
Ficción históricaLydya Allison ingiliz bir diplomatın kızıdır. Evde kalmış ve Devonshire Dükü Gabriel ile evlenmek zorunda kalmış olan Lydya gerçek aşkı bulabilecek midir? Bir erkeğin kalbi kale gibidir.Fethedilmesi zor,ama imkansız değildir. @tugcaa ve @cokguluyom...