Vampir Cerrah

218 54 11
                                    

Arabamı hızla sis ve kimsesizlerin yerine doğru sürerken çukurlara birikmiş su birikintilerin üstünden geçerken tekerimin etrafa sıçrattığı sularla yankılanıyordu heryer. Uzun arazi de oluşmuş hafif yüksekliklerden bir inip bir çıkıyorum, ve sonunda o ünlü ve kasvetli yerin biraz uzaklıktaydım.

Uzaktan küçük bir yer gözükse de yakınlaştıkça o kadar da küçük biryermiş değilmiş .

Vardığımda taşlarla çevrili kimsenin kolay kolay bulamıyacağı yerin girişine önüne arabamı durdurdum. Arabadan inip adım adım ilerlerken soğuk rüzgar adeta tenimi delip geçiyordu. Girişe geldiğimde tam adımımı atacaken yukardan değişik seslerin geldiğini duydum,ve bir adım attım..

Yukarı baktığımda etrafımda sadece mezar taşının üstünde duran kargaların başlarıyla göz göze geldim. Başlarını yana yatırıp değişik şekilde bana bakıyorlardı . Düşündüm de hayatımda bu kadar karga bir arada görmemiştim. Kargalar sessiz ve karanlık ortamlarda daha çok yaşarlar ve uçarlar ve onlara da bu yer tam uymuştu.

Girişten adım adım geçerken her adımımda kargalar bağırışmaya başlıyorlardı ve bu bağırışmalar insanın kulaklarını delik geçiyordu sanki.

Girişten adım adım geçerken her adımımda kargalar  bağırışmaya başlıyorlardı ve bu bağırışmalar insanın kulaklarını delik geçiyordu sanki

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karşımda duran mezar taşına doğru yürüdüm, odaklanıp baktığımda üstünde bir yazı yazılı olduğunu fark ettim.Mezar taşına önüne eğilip elimle üstündeki örümcek ve yosun bağlamış tabakayı biraz temizledikten sonra yazıyı azda olsa okuyabiliyordum;

-SEN ÖLÜMÜ ARAMA, ÖLÜM SENİ BULUR-

Bunun ne demek istediğinden en ufak bile bir fikrim yoktu. Etrafımdaki kargalar arttıkça sesleri de bir o kadar artıyordu, bu sayede ortamı daha ürkütücü yapmaya başlıyordu.

Hemen dikkatimi toplayıp mezar taşının 2 adımlık ilerideki yeri kazmaya başladım. Yıllardır duran bu topraklar artık o kadar birbirine geçmiş ve sertleşmiş ki küreğimin ucunu toprağa saplayamiyordum

Zaman ilerledikçe kazmayı da ilerlettim. Toprağın üst tabakasını kazdıktan sonra toprak biraz da olsa yumuşamaya başladı. Bende kolaylıkla kazmaya devam etti.Sonunda elimdeki küreyi toprak yığınının üstüne attım. Karşımda bir sürü kafatası ve kemiklerden başka hiçbir şey yoktu.

Kafamı kafataslarında gezdirirken sonunda bir kafatasında sivri dişler ve bir diğerlerinde ise insan eline nazaran daha uzun parmak kemikleri vardı. Başka kazdığım yerlerde ise aynı uzun dişler ve parmaklar yer alıyordu.

 Başka kazdığım yerlerde ise aynı uzun dişler ve parmaklar yer alıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oradan ayrılıp arabama bindim . Gönüllü doktor olarak geldiğim ormanlık alana benzer ama etrafı büyük araçlar ve ambulansla dolu bölgeye geri geldim arabamı ambulansın sol karşısına eğledikten sonra ,arabadan indiğim an ağzıma sardığım gri fuları ağzımdan çektim ve temiz havayı içime çektim.Tam giderken biri arkamdan siren sesleriyle karışmış biri bağırdı.

''Doktor''dedi Marlon suratından anladığım kadarıyla endişeliye benziyordu ve iyi birşeyler söylemeyeceği kesindi.

''Ne oldu? '' dedim cebimdeki cilekli çikleti çıkartırken.

'İsyancılar iki saat içerisinde buraya gelecekler! Bu yüzden güvenli bir yere kaçmamızı söylüyorlar''

''Hastanın ameliyatını hayla yapmadık. Onu nakil mi ettiniz?''dedim ağzımdaki çiklet zevkle çiğnerken

'' Ah... Şey... Hayla hastanede''

'' Ne?'' dedim çikletimi çiğnemeyi keserek

''Hipovolemik şok sebebiyle nakil sırasında ölme ihtimali var''

''Sırf bu yüzden onu nasıl bırakabiliriz? (br) Ameliyatından sonra onu getireceğim'' dedikten sonra ilk adımımı atmıştım ki

'' Hayır, Hayır, Hayır. Bunu yalnız yapman imkânsız. Anestezi ve asistan olmadan nasıl yapacaksın?

''Eee ne yapıyım yani onu burada bırakmamı nasıl bekler ya''

''Yaparım'' dedim... Yarın geleceğim''bunu söylerken kaçlarımı yukarı kaldırdım.
Ben bu hergeleyle konuşurken bir asker mana koşarak geldi

'' Ne yapıyorsunuz? Hemen gitmemiz gerekiyor''

''Lütfen arabayı burada bırakın, ben daha sonra geleceğim. Ameliyat etmem gereken bir çocuk var '' dedim sakin bir şekilde

'' Delirdin mi? İsyancı askerler, doktor ya da çocuk... Umursamazlar, iki hafta önce...'' uzattıkça uzatıyor. Bende bu sıkıcı konuşmasına devam etmeden hemen sözünü kestim

''Yeter. Fazla konuşuyorsun. Çabuk gidin''dedigimde asker gözlerini dikip bana sert bir şekilde baktı.

'' Sen bilirsin! Kötü bir şey olursa hepsi senin suçun'' dedi asker arkasına dönerken ve gitti.

'' Merak etme. Ölmem, ölmem''dedim asker arkasına dönmüş giderken beni cidden sınır etmişti.
Kafamı Marlo'ya çevirdiğimde o bana şaşkın bir o kadarda ifadesiz bakıyordu.

''Gitmiyorsun da ne yapıyorsun?'' dedim. Öylece bana bakması sinir ediciydi.

'' Doktor Evandro size iyi şanslar dilerim.'' Bunu söylerken Marlo'nun üzgün bakışlarını fark edebiliyordum ama yapacak birşey yoktu o küçük çocuğu burada tek başına asla bırakamazdım.

'' Neden ölü birinin resmine bakar gibi bakıyorsun bana? Böyle küçük bir mesele için şansa ihtiyacım yok sonra görüşürüz '' dedim Marlo'nun omzuna dokundum ve yavaş adımlarla ilerledim....

DEVAM EDECEK UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR..........

Vampir CerrahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin