Arayış...

731 47 39
                                    


Soğuk soğuk soğukkk..Birden uyanış! ter içinde kalmıştım nefesim odanın havasına karışıyordu..Boğazımın kuruluğu ölürcesineydi..Cadde üzerinde oturmak feci bir şeydi...Korna sesleri odamın içini doldurmaya başlamıştı..Aralamaya çalıştım gözlerimi, gördüğüm rüya beni fazla hırpalamıştı.Uzun dar sokaklar ileri hep ileri koşmalar ama dönüp arkama bakamıyordum, ileride belirsiz siluetler bir var olup bir yok oluyorlardı.,bir yanardağ ve etrafında bitmemiş otlar bir anda içine düşüyordum..Kendime gelmeye başlamıştım zor günler geçiriyordum. Sabahları erkenden kalkmak beni çok aşırı derecede sıkıyordu; bunun sebebini bir türlü anlayamıyordum. Herhalde çok fazla düşünüyordum ya da kafama çok şey takıyordum.Yataktan hızlıca kalkıp hazırlanmaya başladım, derse geç kalmıştım. Yüzümü yıkamaya giderken sanki koridor üstüme geliyordu.. Yarım yamalak yanan lamba değişik sesler çıkarıyordu,lavabonun oraya vardım. Yüzüme su çarptıktan sonra yüzümü kaldırdım ve o an yüzümdeki hafif kırışıklıklar ortaya çıkmış saçlarıma hafiften karlar yağmıştı, galiba artık yaşlanmaya başlamıştım.Kırk yaşıma ,yeni basmıştım hayat bana birçok şey öğretmişti ya da ben öyle zannediyordum..odama tekrardan geçtim..Kül rengi masamdaki beyaz kağıda gözüm ilişti,bir şeyler karalamıştım geceden..Güz yaprakları düşerken ,yine bakakaldım ardından..

Sanki veda edermişcesine hayata ;sormadan..

Gözyaşlarımı içime akıtaraktan...

Bitmeyen puslu gecelerde hep seni diledim tanrıdan..

Ve bir sabah;bir 'maktul' kalkıyor dar sokaktan..

Bir kaç dost ,tanıdık..İyi adamdı diyorlar ardımdan..

Kum ve çakıl taşları üzerime düşerken,usulca geçiyorlardı yanımdan..

Toprak,anne kucagı gibi sarmalıyordu..sıcak,içten,yakından..

Ben ve ecel başbaşa artık ,karanlık gülümsüyordu durmadan..

Üstümde otlar bitmeye başlamış,kemiklerim çürümeye meyletmiş ufaktan..

Ruhum mu?..o taptaze dik ve vakur duruşlu, seni bekleyecek her zaman..,Biraz boğuk bir ihtiyar sesi duydum 'kuzum kahvaltı hazır'. Bu ses dünyada beni en çok mutlu eden ses. Kısaca huzur..Annem yetmiş yaşında hala beni küçük bir çocuk gibi görüyor. Geliyorum annem.Saçlarımı tarayıp odamdan çıktım eski İran halıları ayaklarımın altında eziliyordu, 1970'lerden kalma eski avize parlak bir şekilde yanıyordu, tahta merdivenler gıcırdıyordu, duvardaki resimler..derin bir oftan sonra bana çocukluğumu hatırlatıyordu en çokta 'babamı'. Yedi yaşlarında beraber berbere gider tıraş olurduk ben orada hep ağlardım o da bana ağlamaz isen seni balık tutmaya götürürüm der idi. Ben ise sevinirdim çünkü ben balık tutmayı çok severdim, birden hüzünlendim o tam 30 yıldır yoktu. Beni ve annemi bırakıp gitmişti.Nereye mi? hiçbir fikrim yoktu.Anneme de sormaya cesaretim yoktu... İnsanın elinden hiçbir şey gelmemesi çok acı vericiydi. Başka resimlere bakmak istemiyordum çünkü anılar benim kalbimde birer yaraydı. Yavaş adımlarla aşağı indim, köşeyi döndüm 'nur yüzlüm'bizim umut kucağında gayet huzurlu bir şekilde oturmuş beraber dışarıyı izliyorlardı.Annem tam 30 senedir birilerini bekliyor gibiydi 'fedakarlık abidesi'. İyice derinleşen yüzü tıpkı bir portakal kabuğunu andırıyordu, yüzüme gülümseyip kahvaltı hazır kuzum dedi yeniden...Annem, derse çok geç kaldım iznin ile gitmem lazım . Üzülmesin diye birkaç yeşil zeytin ve biraz peynir ağzıma atıp evden çıktım. .

Unutmanın zor olduğunu biIe biIe...
Yüreğimdeki, içimdeki isyanı susturmaya çalışaraktan...


VUSLAT-BAmBAŞKa...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin