Kayboluş...

385 36 12
                                    

Füme renkli ayakkabılarımı giyip,dışarı çıktım.Dışarıda keskin bir soğuk titretmeye çoktan başlamıştı.Ellerim uyuşmaya başlamadan arabaya doğru yürüdüm..Araba çoktan buz tutmuştu bile ..Açtım kapıyı kendimi birden paketleyip oturuverdim...Emniyet kemeri tamam..koltuk iyi..yan ayna kontrol altında ..dikiz aynası,duraksadım.. gözlerim odaklanıp, yine uzağa dalar gibi oldu.."Unuttum "diye bağırmak isterdim ardından;maalesef bitti..Acı kahve kokusu buram buram tütsüleniyordu burnumda avazım çıktığı kadar bağırıp hayata bir tekme atmak istiyordum fakat O bana çoktan tekmeler atmıştı bile..Pat diye bir sesle irkildim,ön cama ceviz büyüklüğünde dolu yağıyordu,sesler insanı kendine getiriyor..Bu yüzden müziksiz ve Sezensiz asla diyorum..Arabayı çalıştırdım ve caddeye doğru sürmeye başladım ..Trafik yine yoğun ve gergindi İngilizlerin tabiriyle trafik reçele dönmüştü..korna sesleri birer senfoni orkestrası gibi ritmsiz ,pervasız gökyüzüne süzülüyordu..Babamdan belkide tek yadigar kalan köstekli saati çıkarıp baktığımda çoktan derse geç kalmıştım.Saat 9'u 5 geçiyordu,üniversiteye varmam 10 dakika sürse ooo ..Hareketlenme başlamıştı,genç trafik polisi yolu açıyordu..Polisin olduğu tarafa doğru sürerek başımı usulca merhaba der gibi salladım,hafif bir tebessümle karşılık vererek hızlıca önünden geçip üniversitenin oraya vardım..Üniversiteye vardığım zaman derse çok geç kalmıştım hızlıca eski han kapılarına benzeyen  kapıdan içeriye girdim. Odama uğramadan doğrudan sınıfa yöneldim içeriden homurtu sesleri ve bağrışmalar geliyordu..Ah bu gençler sanki benim gibi dertleri bellerine kambur olmuş,hele siz benim yaşıma gelin görürüm sizleri..iç sesim en yakın dostum ara ara paslaşıyoruz..Kapıyı açtım gayet ciddi bir şekilde günaydın arkadaşlar gününüz aydın geleceğiniz ,parlak olsun dedim gamsızca!.Arkadaşlar öncelikle derse geç kaldığım için özür dilerim .. Meraklı bakışlar içinde tekrardan yüzüme baktılar. Ben ise sadece geç kaldım demekle yetindim, onlara bugün çok fenayım diyemezdim..Bu hafta size antik yunanda Sokrates'ten bahsedeceğim,Sokrates'in annesi ebeymiş arkadaşlar..O her kıymetli düşünür gibi ilhamını annesinden alacak ve onun ebe oluşundan muazzam bir eğitim yöntemi bulacaktır. Maieutike. Bu eğitim yöntemine geçmeden evvel Sokrates hakkında bir iki cümle daha kuralım.Kılık kıyafetine pek önem vermeyen neredeyse yaz kış aynı elbiseyi giyen ve yalın ayak dolaşan bu soylu insanın Ksanthippe adında hırçın sayılabilecek, patavatsız bir de eşi vardı. Sokrates can sıkıcı ve rahatsız edici bir kişilikti. Bu benim değil kendi görüşü. Üstelik kendine bir de lakap bulmuştu. At sineği! "Ben tıpkı at sineği gibi karşımdakine yapışır sorularımla onları rahatsız ederim" diyordu. Kendisi inanılmaz bir düşünür ve çağına damga vurmuştur..Babası da heykeltıraştır bu sebeple yaratıcı düşüncelere çokça rastlarız.Peki size Sokrates!in bir sözünü söylesem ve benim için değerlendirin desem..''Sorgulanmayan bir hayatın yaşanmaya değer yanı yoktur'der..evet, evet?Öndeki siyah çerçeveli kız söz istedi gözümle onayladım,zamane gençleri ne tuhaf takılar takıyorlardı.. arapsaçına dönmüş biri kısa diğeri uzun içice geçmiş karanlık zincirler biraz bej biraz mai karışımı tüyler soluk mat ojeler ile kombinlemiş ..Tıpkı benim hayatım gibi diye içimden geçirdim,her şeyden biraz ama hiçbir şey tam değil..Hocam..hocam..göz kapaklarım saniyelik martı kanadı gibi çarpıp açıldı dinli..dinliyorum ..Bir yerde okumuştum bir Slovenya atasözü derki;İnsan hayatı yaprak üzerindeki bir çiğ damlası gibidir..bu yüzden hayatı fütursuzca yaşamak gerekir dedi..Bu gençler neler okuyordu böyle Slovenya atasözü mü? ilginç dedim kafamı hafifçe eğerek..Birden çok sevdiğim Sezai Karakoç'tan bir şiir geldi aklıma..içime söyledim en samimi dostuma..Bütün sırlarımı bilen tek sırdaşıma..

Üstündeki giysi gözünün renginde
Yürüyor yürüyordu arkasına bakmadan
Onu kaybettim bir kış gününde
Yağmur yağmur yağmur yağıyordu durmadan

Ölü taşıyan bir araba
Araya girdi galiba

Koştu koştum yetişemedim
Sanki önümü kapatan bir sütundu zaman
İnsanlar otomobiller dalgın habersiz zalim
Alıkoyamadım on meçhullere dalmaktan

Boşunaydı artık çaba
Boşuna mıydı acaba

Dondum kalakaldım olduğum yerde
Gözlerimi kaplıyordu duman duman duman
Gönlüm ne geçmişte ne geleceklerde
Bir mahkûmdum görülmemiş bir cezaya çarpılan

Uğrayan bir azâba
Sığmaz hesaba kitaba


VUSLAT-BAmBAŞKa...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin