Çırpınış..

169 27 3
                                    

        Yandı hayatım bu sevgiden,ne yapacaktım?Unutmak kaybetmekten daha zordu.Topraklara mı yar olmuştun ey sevgili!.. Eve gitmeliyim ,sıcak bir duş kendime getirirdi diye sesli düşündüm..Hareketlendim Alman menşeyi pelikan marka dolma kalemi  usulca masamın çekmecesine bırakıp,yüreğimin derinliklerinden dökülen kağıdı alıp onu hissedercesine öpüp çantama koydum.Etrafıma bakınıyordum bir şeyler arar gibi ama eksik bir şey bulamadım..Hüzünlerimin bir kısmını koltuğuma bırakırcasına kalktım.Paltomu askıdan aldım, son bir kez içeri baktım bu sefer kesin hazırdım.Kapıyı açtım içerideki rüzgarı savururcasına kapadım.

-Çantamın ön tarafındaki küçük bölmeden bir not defteri;paltomun iç cebinden de bir tükenmez kalem  çıkardım."Arkadaşlar bugün ki öğrenci görüşmelerimi iptal ettim..bilgilerinize"diye yazdım. Ece'nin görevini yine ben yapıyordum,kız tüm gün boyunca boğazı patlarcasına ders anlatacaktı hiç bir sorumluluğu yokmuşcasına,bu yüzden söylenmeyi kestim.Adım adım koridoru bitirip kapının oraya vardım.Bizim üniversitenin güvenlik görevlisi Murat beni görünce ayağı kalktı yanıma gelmeye başladı.

+Kerim hocam size bir kargo gelmiş,odanızı bulamamışlar bana teslim ettiler.

-Ulan Murat!Ulan murat!diye hayıflandım."Kelamdan önce bir selam  ver yahu!."

+Pardon hocam merhaba nasılsınız?Bu arada her zamanki gibi çok şıksınız..Kusura bakmayın bizim oğlan çok hastalandı geceden beri ateşi düşmedi.Kafam orada,kendimde değilim.

-Ne dertmiş diye sessiz düşündüm!..Doktora götürürsün geçer ,ya dertsiz devaları hangi doktor çözer?...Peki şimdi nasıl dedim,iyi mi? 

+İyi çok şükür.ilaçlarını içince daha iyi olacak.

-Peki geçmiş olsun tekrardan .Kargoyu da Ece'ye ver odama bırakmasını söyle zaten bir kaç gereksiz resmi belgedir.

+Öyle yaparım hocam.iyi günler..

     Kolay gelsin diyerek yanından geçtim .Ben çöpsüz bir üzümüm,nereden bilecektim?her insanın sorumluluğu farklıydı işte..Babalık duygusu nasıl bir şeydi acaba? .kendi soruma cevap verdim..İyi bir şeydi..Çünkü babam baba..ba.. boğazımda düğümlenmişti sözcükler gözlerim dayanılmaz bir acıyla zonkluyordu.O çok severdi beni yüzmeyi ilk bana o öğretmişti.Ankara'da deniz yoktu ama o bizi hiç denizsiz bırakmazdı her yaz birlikte ben,annem ve babam Suadiye plajına giderdik..Hem İstanbul'daki akrabaları ziyaret ederdik hem de tatil yapmış olurduk.İlk aşkımı Suadiye plajında tanımıştım daha 5 yaşlarındaydım ama hiç unutmuyorum hayal meyal de olsa..Etrafı kelebeklerle örülmüş pembe bir mayonun içerisinde tatlı minik bir kızdı..Adını hatırlayamadım, galiba Canandı..Yerden bir deniz kabuğu bulup, öpüp ona vermiştim.. O da şapkasını çıkarıp başımın üstüne geçirmeye çalışmıştı.Hatta bununla yetinmeyerek çilekli şekerini ağzından çıkarıp sıcak elleriyle ağzıma koymuştu.İşte karşılıksız sevgi buydu!..Karşılığını beklemeden,en sevdiğin şeyden vazgeçmeye 'aşk'denir.Ne günlerdi be!,dudağımın kenarında hafif bir sırıtma ,gözlerimde ise  tonlarca gözyaşları belirdi..Üniversitenin dışındaydım beyaz bir örtü kaplamıştı dört bir etrafı..Arabama yürüdüm kapıyı açacakken vazgeçtim..Biraz yürümek iyi gelir..Paltomun ceplerine ellerimi koyup cadde başına akmaya başladım..Bizim üniversitenin konumu çok iyi, merkezi bir yerdeydi ..Bir çok avantajı kendi içinde barındırıyor. Cafeler cadde boyunca sıralanmıştı,her bir cafenin içi öğrenci taşıyordu..Saatlerce oturan mı dersin sevgilisiyle oynaşan mı dersin nadir de olsa kitap okuyan öğrencilerden oluşuyordu bu populasyon..Buraları 'modern hapishane'olarak adlandırıyorum..Normal hapishanelerden farkı giriş-çıkışların serbest olmasıydı.Yürüdüm yürüdüm ara bir sokağa saptım .Kimsecikler yoktu galiba çıkmaz sokaktı.Sonuna gelmiştim tüm biriktirdiklerimi boşalttım,ağlıyordum koskoca bir adam sokak ortasında ağlıyordu..Gözyaşlarım karları deler geçerken ihtiyatlı davranmam beklenemezdi..Yamaç paraşütü yapar gibi derinlere  bırakıyordum kendimi güçsüz bir şekilde,ta ki kalbe ulaşana dek..Göz pınarlarım yılların acısını çıkarıyordu,birer intikamda onlar benden alıyordu..Soğuk,kar dolu kaldırıma oturdum dudaklarımdan bu sözler döküldü..Sevdanın her bir renginde biraz uçuk biraz koyu tonda..

Ama en çokta mat'ta.
Sonsuzluğa gidiyorum önü açık bir sandalda..
Sigaramı üflüyorum külleri birer martı olup kanatlanıyor karşımda..
Düşlüyorum sonsuzluğu sokak ortasında..
Ceketimin kolları boğazlarım da..
Konuş diyor konuş!haykır şurada..
'Vav' harfi gibi ayaklarımı içime çekerekten ..
Sızıyor kanlar durmadan aşk yaramdan..
İçime söylerim adını her yutkunuşumda..
Se..se..se..se...SEVDA!

    Acılarım beni büyük bir şair yapmıştı.O kadar kendimden geçmişim ki buz kesmiştim..Biraz abartıyordum ,ölüm kaçınılmaz bir limandı hayat devam ediyordu bu düşüncelere kapılıp Sigmund Freud'un bir sözü aklıma geldi."İnsan mutlu olmak ister;bu yüzden berbat haldedir"Bende mutlu olmak istiyordum ancak olmadı.Mukadderat böyle istemişti..O da ne arkamı usulca dönerken onu gördüm!.Galiba....

    

VUSLAT-BAmBAŞKa...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin