Kalkış..

163 24 4
                                    

  Değildin değildin işte!Her yer'sen'olmuştu:çiçekler,kuşlar,böcekler,kara..kara taşlar.Yumruklarımı o kadar sıkmıştım ki tırnaklarımı avuçlarıma geçirmiştim.Bir balyoz gibi kaldırıp kaldırımın hafif çıkıntılı yerine indirdim.Yumruğumu indirdiğim deri patlamış,başta sızıntı şeklinde gelen kan çağlayana dönmüştü.Birer yağmur damlası gibi damlıyordu.Bir gözyaşlarım bir de acılı kanlarım karları eritiyordu.Pembemsi bir kar ortaya çıkmış,üstüne yeni eklenen karlarla daha da berraklaşıyordu.Ne yapıyordum ben?çok saygın bir üniversitenin bölümünde genç sayılabilecek bir yaşta profesör olarak çalışıyordum.Annem,bizim kedi 'umut' ve değerli dostlara sahiptim.Keşke cevabını verebilsem,"Bir ah çeksem şu karşı ki dağlar yıkılır"misali anlatamadıklarım vardı.Canımdan çok sevdiğim iki yarenimi kaybetmiştim.Kediler dokuz canlıdır derler,keşke bizde olsaydık insanoğlunun buna çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.İki canımı verirdim giden de gittiğiyle kalırdı kalan sağlar da bizim olurdu.Kalk yürü dedim,seni bir tanıdık görür bir de ona hesap vermek durumunda kalırsın.Sanki kendine çok hesap vermiştin ya! zaten çevremize göre yaşıyorduk...

Bizim toplumun en sevmediğim sözü"millet ne der?" bu kavramı bir akademisyen olarak sosyoloji terminolojisine dahil edeceğim.Lokal bazda çok etki etmese de öz güvensiz nesiller yetişmesinde bölgesel olarak çok etkisi var.Hayallere sınır çizilmemeli onları sulayarak yetiştirmeliyiz...Kalan son karları da paltom dan silkeledim,elimde dayanılmaz bir acı vardı.Peçeteyle sarıp idare etsin araba da zaten ilk yardım çantasında sargı bezi olacaktı.Ara sokaktan çıkıp yürümeye başladım,cadde üzerinde iki çift gördüm.Uzun boylu iri kıyım adam kumrucuk tarzdaki sevgilisinin üşüyen ellerini ısıtıyordu.Her üflemenin ardına masumca bir öpücük konduruyordu.Biraz tebessüm ettim...Nihayet üniversiteye varmıştım içeri girdim arabamı park ettiğim yerde kolayca bulmuştum..Kar lapa lapadan sulu kara dönmüştü.Bu yüzden arabamın üstü çok fazla karla dolmamıştı..Arabanın içindeydim ne kadar da soğuktu bir an önce çalıştırıp eve  doğru sürmeye başladım.Bizim ev Çankaya'da yüksek tepeli cadde üzerinde bir yerdeydi..Apartmanın oraya vardım,arabamı park edecek yer arıyordum sol bölmede bir yer bulmuştum.. .Çantamı aldım eve doğru yöneldim.Merdivenleri bir o kadar hantallaşmış vücudumu öne eğerek  ağır adımlarla çıktım.Kapıyı açarken aman Allah'ım! dedim.Elimin acısını unutmuştum beş katlı peçete kara bir renk almıştı ama yapacak bir şey yoktu...

       Biraz ürkek bir sesle anne anne diye seslenmeye başladım..Ses seda yoktu neyse ki komşuya gitmişti..Beni bu halde görmemesi daha iyiydi.Zaten açıklama yapacak takatım yoktu.Paltomu çıkarırken yaralı elime değmişti hafif bir sızıntı hissettim..çıkarmıştım ...Üstümdeki son gereksizleri çıkarmak için odama gittim..Çantamı masanın üstüne indirdim.Annem yine kitaplarımı karıştırmış.Entelektüel birikimi olan bir kadındı,emekli olduktan sonra kendisine hobiler bulmuştu.Kıyamıyordum ona..Kapalı olan perdemi açtım ama değişen bir şey olmamıştı Ankara havası her zamanki gibi griydi arada bir güneş yüzünü gösterir o kadar ve ilikleri üşütünce ye kadar soğuk..kravatımı çözüp kemerimi çıkardım artık çıplaktım.Bedenim kaskatı kesilmişti,musluğu çevirdim akan sıcak su damlaları usulca boynumdan başlayıp sırtıma doğru akıyordu.Lifimi köpürtüp sol yanıma sürerken hafif bir sızıntı hissetmiyor değildim..Son gözyaşlarımıda bıraktıktan sonra duş tamamlanmıştı..Giyinip sargı beziyle elimi sardım.sıcak acı bir kahve iyi gelirdi,kahvemi makinede yapıp masamın üzerinde tütsülenen dumanını izliyordum..Daktiloya gözüm ilişti ben ne kadar yeni bir çağda yaşasam da eskiye de bir o kadar meraklıydım..Sigmund Freud kendi kendini tedavi etme yöntemini bulmuştu..Bende kendimi şiirle,sözle tedavi ediyordum.Geçtim daktilomun başına .. 

Mühürlü gözlerin kalbime birer kurşuni yaradır..

Özlemin her kalp atışında senin adını söyleyendir..

Bütün vuslat dolu buselerim sanadır..Eski bir daktilo her basışta aşk yazandır..Sana susarım sanki ab-ı hayattır..Ver ellerini kadın!deli divane olmuş buradadır..Ses yok ..ses yok..sss ..acı gönüle boşalırcasına oradadır..Yalnızlık senden bana kalan tek hatıradır..Ellerini versen kaldıracaktır seni bu muktedir!Boş bakıyor bu da kasvetli yardır..Beni sana mecnun eden yazılmış kaderdir..Dilimde dua, bavulumda onlarca yalnızlık..Beni bu hale getiren sana olan sevdamdır..


Kapıdan sesler geliyordu...

VUSLAT-BAmBAŞKa...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin