Pazartesi 02:38 - Hiçliğin Merkezi/Ankara-Alsancak Mavi Treni
Gece Nazgûl'ün korkunç çığlıklarıyla uyandık. Sesin nerden geldiğini anlayana kadar Editör'üm bana korku dolu gözlerle baktı. Asım ise yeni uyanmaktaydı. Bu sesin sadece tek bir kaynaktan gelebileceğini anlayan Asım büyük bir korkuyla koridordan dışarıya kaçtı. Benim gördüğüm manzara ise daha korkunçtu. Tren hiçliğin ortasında duruyordu ve kafamı hemen çevirdiğimde Nazgûl oradaydı, elimden geldiğince Sevin'e yardım ederek Asım'ın peşinden kaçtık ve vagon kapısını kapattık. İki vagonun arasında kısılı kalmıştık, vagonumuza o varlık çığlıklar atıp feryatlarını göğe yükseltirken giremezdik, dışarısı ise hiç bilmediğimiz, bomboş bir araziydi.
20 dakika kadar bekleyiş sürdü, en sonunda içerdeki sesler tam kesildi dediğimizde kapının açılma sesini duyduk; oradaydı işte, kocaman gözleriyle bana bakıyordu, şu an bağırmıyor olsa da çığlıklarının duyulması an meselesiydi, o an Asım neden bana baktığını anladı. Boynumdaki zincire asılı Tek Yüzük onu çekiyordu. Yüzüğün parlaklığından dolayı onun gözleri de alev alevdi. Tekrar çığlık atmaya başladığı sırada, bebeğin annesi kapıyı kapatıp koltuğuna oturdu. Asım "Bir bebekten en fazla bu kadar ses çıkabilir herhalde." dedi, bir süre sonra tren tekrar hareket etmeye başladı.