Sabah kurduğum alarmla uyandım, doğrusu yeni bir okul hatta üniversite beni azda olsa heyecanlandırmıştı. Önce duş alıp sonra hazırlandım kıyafetlerim fazlasıyla şık, bense fazlasıyla çekici ve etkileyici duruyordum. :)Aslında formasız okul harika bir duygu, mecburen giyeceğin ve sürekli aynı şeyi giyeceğin kıyafetler yok. Müthiş. :D Aynada son rütüşleri yapıp aşağı indim. Annem kahvaltıyı hazırlamıştı çoktan, kahvaltı fazla uzun sürmedi, bitirip annemin mis kokan yüzüne öpücük kondurup, tam evden çıkacakken babam;
-Evlat! Gel yanıma bir bakalım.Konuşalım öyle git. dedi gülümseyerek.
Salona yanına gittim babamın, babam önce beni baştan aşağı süzdü sonra bana bakıp göz kırptı. Babama gülümsedim bu hareketinden sonra. Sonra babam bakışma'mızı sonlandırdı şükür;
-Öncelikle fazla yakışıklı ve iddialı olmuşsun evlat maşallah. Okulunun ilk günü sana başarılar dilerim umarım sorunsuz bir başlangıç yaşarsın. Ayrıca bugün ilk gün mümkünse sorun yaşamadan geçir ve beyefendi profili oluşturmaya çalış. :) dedi ve güldü. Bende;
-Baba öncelikle bu benim her zaman ki halim ama yinede teşekkürler ;) Ve ben sorun yaşayan birisi değilim sürekli fazla abartılı oldu senin cümlen. Ama merak etme beyefendi profili benim her santim'im de ve çizgimde var istemesem de öyle olacak. Ama dışarıdan bir etkenle karşılaşırsam benden bilme sataşana da gel sataş diye bakamam. Şimdiden anlaşalım. :) dedim ve gülümsedim babama. Babam bana karşılık;
-Beyefendi ol dediysek dış etkenlere müsaade et, dayak ye demedik mal gibi evlat. Sen işini bilirsin her şeyi kararında yap yeterli evlat. Hadi bakalım, görüşürüz gelince. dedi ve gülerek uğurladı beni.
Emre arabamı hazırlamıştı. -Görüşürüz Emre. dedim ve arabama binip evden ayrıldım. Bizimkilerle okula birlikte gireceğimizi kararlaştırmıştık, üniversitenin ilk günü hepimiz ayrı arabalarla birlikte girmeyi planladık. Maksat havamız olsun işte. :D Evden çıktım üniversiteye yakın bir yerle dördümüz buluştuk ve okula hep birlikte girdik.
"NASARA ÜNİVERSİTESİ'nde ilk günümüz."
Bahçe kapısından dördümüz birlikte arabalarla giriş yaptık. Bu tamda istediğimiz gibi havalı bir giriş olmuştu. Okulun bahçesi ilk gün olması hasebiyle (sebebiyle) çok fazla kalabalıktı. Arabaları yan yana park edip, arabadan indik hepimiz. Herkes nedense :):) bize bakıyorlardı. Leya ve Sevil üniversitenin ilk gününe yakışır şekilde giyinmişlerdi. Leya,
"Kıvırcık saçları ve saydam gözlükleriyle çok sempatik duruyordu." :)
Hep birlikte okula girdik, okul fazla ihtişamlı (gösterişli) ve büyüktü. Birlikte ilk ders için sınıfın kapısından içeri girdik. Sınıf çok büyük ve fazla kalabalıktı. Düğün salonu gibi duruyordu. İlk gün olması hasebiyle ortam biraz daha sakindi ve herkes yerinde oturuyordu. Bizim kızlarda sert bir ciddiyet ve yanı sıra nefes alışlarında bile egolu hava vardı. Kızlar her ortamda fark yaratırlar. :)
Oturmak için ortalardan bir yer kestirip hareket ettik hep birlikte. :) Yürürken aniden bir çarpışma şiddetiyle sarsıldım ve reflex olarak çarpıştığım kişiyi belinden kavrayıp düşmesine mani oldum, yani engelledim. AMA engellemesemiydim ki. Diyede düşünmedim değil. :/ Durumu fark ettikten sonra.
Şu an tam olarak dizide izlediğim sahnelerden birini yaşıyor gibiydim. Kollarımın arasında biz kız vardı. Göz göze hatta burun buruna bakıyorduk birbirimize. :/:) Kız bana baktı bir müddet ve;
-Kusura bakma yakışıklı. Fark etmedim seni, nasıl olduysa. dedi.
Kızı kaldırıp bıraktım ve;
-Sorun değil. Bende özür dilerim. dedim ve yürüdüm, bizimkiler bana bakıyorlardı. Yanlarına gittim ve oturdum. Sevil bana manalı manalı bakarak;
-Aslında bu çarpışma ve inceden yavşama numaraları çok eskidi. Sakın yeme bu numarayı Gökalp. dedi. Kızlar ilk günden, diğer kızlara pençelerini çıkarmışlardı bile. Leya'ya baktım, Leya bakışlarıyla çok şey anlatıyordu aslında.
-Kıvırcığım sen yapma bâli. Yardım ettim sadece kıza. dedim hafif bir tebessümle. Leya bu cümleme duraksamadan cevap verdi;
-Tabi Gökalp, anlıyorum. Seni yardım sever çocuk. dedi ve yüzünde anlatamayacağım bir gülüş vardı. Leya daha neler diyordu bunu gözlerinden anlıyordum ben zaten. :/ Murat bu diyaloglara şahit olduktan sonra gizleyemediği şaşkınlığıyla kulağıma yaklaşıp;
-Gökalp sanırım bizim tatlı, sevecen, sempatik ve terbiyeli liseli kızlarımızı, üniversite havası çarptı. dedi ve gülerek önüne döndü. :) Murat'a yanıt olarak sadece onun duyabileceği bir ses tonuyla;
-Kaşınma oğlum, kızlar duyarsa sende nasiplenirsin. dedim. Murat gülerek bu cümlemi destekledi. Biraz oturduk sessizce kızların nefes sesleri vardı sadece. Sınıf kalabalıktı herkes konuşuyordu. Bir müddet sonra sınıfa ayakta durmakta güçlük çeken yaşlı bir adam girdi. İlk gördüğümüzde hepimiz yanlışlıkla girdi sandık. Meğerse adam profesör hocaymış. Bunu anlayınca hepimizi mani olamayacağımız bir gülüş aldı. :D:D:D:D
Hoca yerine oturdu ve bizlere bir saat kendi hayatını anlattı ve yarım saatte nasihat ettikten sonra ders bitti. :/:):):) Umarım bu ilk gün olması nedeniyle böyle olmuştur. demekten başka bir şey gelmiyor aklıma. :) Hoca sınıftan çıktı ve herkes ayaklandı. İşte şimdi kendimizi okula tanıtmanın zamanı gelmişti...
DİP NOT: Nasıl oluyor da her çektiğim sigarada kokunu, her rakı kadehimde tadını hissediyorum. Nasıl oluyor da gidişinle ölmüşken, bu huylarımla yaşayabiliyorum...
DİP NOT İKİ: Hayatını bir kadına adayacaksın paşam, o zaman içim rahat derim sana; 'Bu adam, adam gibi adam.'
DİP NOT ÜÇ: Birde hiç konuşmuyorsun derler bana, dinlediğim şarkılara kulak vermiyorlar ki.
(BAYAN YAZAR)
(Arkadaşlar NASARA=Yardım etmek anlamındadır osmanlıcada. Bu yüzden üni. adına koydum:))
Herkese yine ve yeniden merhaba bir bölümü daha bitirdik sizlerle. 100 görülme hatırına BAYAN YAZARINIZDAN orijinal dip notu 3 kere yazdım. Umarım beğeniyorsunuz dur. Sizlerden yorum bekliyorum yorumlarınızla hikayeme yön veriyorum. Bu bölümü her görenden vote bekliyorum. Kitabı kitap yapan yazanı değil, okuyanıdır. :):):) Sizleri seviyorum desteğiniz olmadan ilerleyemem. :) Beni yalnız bırakmayın. Görüşmek üzere. Hoşçakalın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADINIM MAFYA 2 'YAŞAYIŞ'
Teen FictionO kadar gerçeklerle yaşıyorum ki; yalanlara muhtacım. O kadar çok ağladım ki sensizlikte; şimdi seninle mutlu olmalıyım. Ben bıraktığın gibiyim be sevdam... Sen benim en çocuksu halimsin. Gülmeyi öğretensin. Çok şey yaşayıp çok şeyden vazgeçtim. AM...