Yakup amcayla salona geçtik 10 yada 15 dk onunla sohbet ettik Leya hâlâ inmemişti aşağıya, bende zaten Yakup amcanın yanında pekte rahat değildim daha Leya'nın ailesini iyi tanımıyordum çünkü. Yakup amca biraz durduktan sonra anlamış olacak ki;
- Gökalp sıkıldın sanırım. :) Hadi sen çık Leya'yı alda gel, bir üst katta odası koridorun sonunda. Üzerine rahat bir şeyler giy demiştim ona, sanırım yanlış anladı beni. :) dedi gülerek.
Gülümseyerek cümlesini onayladım ve yanından kalkıp merdivenlere doğru ilerledim. Evleri ihtişam ve hafif ürperti kokuyordu. Dışarıyı görmemi sağlayan her pencereye baktığım da gözüme, siyah kılıklı adamlar çarpıyordu. Üst kata çıktığımda beni uzun bir koridor ve karşılıklı sanırım 6 kapı felan karşıladı :). Koridorun sonunda demişti Yakup amca ama hangisi olduğunu söylememişti. Koridorun sonuna ilerleyip, solda ki kapıyı bir kez tıklattım, ikinci tıklatmam dada kapıyı açıp içeri girdim. Yanlış oda olduğunu anlamam içeri girmemle uzun sürmedi. Ama evden hariç çok garip bir odaydı. Evin ne şıklığı vardı nede gösterişi. Hatta fazla sıradan bir odaydı. Eskilerden, yani çok eskilerden kalma bir koltuk takımı, bir masa, kitap dolu raflar ve bir komidin. Bu oda biraz da huzur kokuyordu. Kendime mani olamadım, aslında istemsizce beyin sinyalleriyle odaya iyice girdim ilk önce odayı gözlerimle süzdüm biraz.
Kendi etrafımda dönerek incelediğim huzur kokan oda, arkamı kapıya döndüğümde beni dehşete ve hayrete düşüren bir manzarayla karşılaştırdı beni. Artık ne huzurun kokusu burnumdaydı, nede eski malzemelerin nostaljisinin büyüsü kalmıştı bende.
Kapının arkasında duran, cam kapaklı büyük bir vitrin gibi bir dolap vardı. Aslında hislerimi değiştiren dolap değil içinde ikamet eden şeylerdi. Garip, fazla garipti ama bu dolap gösterişli ve göz alıcı silahlarla doluydu. (Ne mânâ.) dedim kendi kendime. Korku olmasa da bu kadar fazla olup, bide yanında Leya'nın evinde olmasıydı beni bu denli düşündüren ve şaşırtan açıkçası. Dolabının içine bakarken yanında çekmeceli komidin gözlerime ilişti çekmecesi açıktı...
İstemsizce oraya yöneldim, çekmecede dosya ve bir zarf vardı. Zarf fazla temizdi, oysa kimsenin hayatında bu kadar temiz bir sayfası olamaz. Zarfı aldım ve açtım, zaten açıktı da. İçerisinde bir kağıt vardı, kağıt zarftan ziyade yıpranmış ve biraz solmuştu. Kağıdı açtım ve...
OKUDUM...
Bu mektupta yazanlar beni büyük bir hayrete, şaşkınlığa, endişeye, meraka ve şoka sokmuştu. Yani kısaca aklımda cevaba muhtaç binlerce soru oluşturdu bende... Okuduklarımın şokunu yaşarken hızlıca kağıdı zarfa koyup çekmeceye bıraktım tekrar. Sanırım bununla da kalmayacaktı.. Arkamı döndüm ve masada sade bir çerçevenin içerisinde Leya'nın fotoğrafı vardı... Bitmeyecek gibi duruyordu, nereden girdim bu odaya, gittikçe beni içene çekiyordu.
Fotoğrafı görmemle odanın Leya'nın olduğunu anladım, ama bunu anlamak hem silahtan hemde mektuptan daha fazla dehşete düşürdü beni. Nasıl bu oda Leya'nın? Silahlar?... Başka yerlere bakıp daha da şok olacağım şeyler görmek istemediğimden hemen odadan ayrıldım. Ama ben ne yere bastığımı hissediyorum, nede boğazımı yakan nefesimi fark edebiliyorum.
Bu oda şaşkınlığın yanında bana haddinden fazla endişede vermişti. Biraz önce 4-5 adımda bitirdiğim koridor şu an sürekli düştüğüm ama bir türlü çakılamadığım bir kuyu gibi gözüküyordu. Duvarlardan destek alarak merdivenlere ulaştım. Ve biraz kendimi toparlayıp merdivenleri sakince indim. Çünkü Yakup amca hâlâ salonda oturuyordu. Ne kadar kendimi sakinleştirip normal gözükmeye çalışsam da Yakup amca beni gördüğünde,
- N'oldu Gökalp? Neyin var bembeyazsın. Hayalet mi gördün? dedi gülerek. Ama benim ne gülecek halim vardı, nede ona cevap verecek dermanım. Odaya girdiğimi ona zaten söylemeyecektim. Bunun iyi bir fikir olmadığı düşündüm o an, yok hatta kesin bu daha iyi ve en iyi fikirdi. Yakup amcaya titremesini gizlediğim sesimle: -Babam aradı efendim. İzninizle ben eve gidiyim. dedim. Yakup amca hafif doğruldu oturduğu yerden ve: -Olur mu oğlum öyle, yemek hazır yiyelim gidersin. dedi. -Tamam Yakup amca, inşallah başka zamana. Şimdi gitmem lazım. dedim ve Yakup amcaya fazla ısrar etme imkanı vermeden çıktım evden...
Arabaya bindim ve biraz oturdum sakinleşmek için çünkü hâlâ şoktaydım. Bu ziyaret beni fazla sarsmıştı. Oda, dolap vs. anlatamayacağım kadar değişik hisler içindeydim. Kafam o kadar karışmıştı ki. Leya'yı bile görmeden çıkmıştım o kadar yani. Aslında bu kadar çok düşünsem de her şeyin cevabını okuduğum mektup veriyordu ama bu yeterli değildi benim zarif Leya'mın kesinlikle benden gizlediği şeyler vardı. Belki de o benim bıraktığım Leya'm değildi...
ASLINDA OKUDUĞUM MEKTUP BENİ FAZLASIYLA ETKİLEMİŞTİ... BELKİ DE SİLAHLARDAN DAHA FAZLA...
SON
DİP NOT: GECELERİ KURDUĞUM HAYALLER; SABAHIN İLK IŞIĞIYLA, GECE GİBİ YOK OLUYORLAR...
DİP NOT 2: SEN GÖKKUŞAĞI'SIN SEVDİĞİM, BENSE SİYAH. O KADAR İMKANSIZ SEVİYORUM İŞTE SENİ...
DİP NOT 3: BOŞ BAKAN GÖZLERİM SENİ GÖRÜNCE ANLAM KAZANMIŞKEN; SEN DOLU KALBİM NEDEN BU KADAR ACI ÇEKİYOR?...
BAYAN YAZAR
Merhaba sevgili arkadaşlar bir bölümde daha sizlerleyim. Gittikçe kızışıyor sanki GÖK-LEY ilişkisi bende sizinle her bölümde biraz daha heyecanlanıyorum. Vote ve yorumlarınızı esirgemeyin düşünceleriniz benim için çook önemli. Dip notlarımı beğenmenizi umuyorum. :) Neydi? ;) "KİTABI KİTAP YAPAN YAZARI DEĞİL, OKUYANIDIR." Değerlisiniz mutlu ve huzurlu kalın. Sizleri seviyorum ve değer veriyorum. :) Kitabıma destek olun lütfen. Çünkü; bensiz olur ama sizsiz olmaz. BAYAN YAZAR...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADINIM MAFYA 2 'YAŞAYIŞ'
Підліткова літератураO kadar gerçeklerle yaşıyorum ki; yalanlara muhtacım. O kadar çok ağladım ki sensizlikte; şimdi seninle mutlu olmalıyım. Ben bıraktığın gibiyim be sevdam... Sen benim en çocuksu halimsin. Gülmeyi öğretensin. Çok şey yaşayıp çok şeyden vazgeçtim. AM...