Çokta vakit geçmeden eve gelmiştim. Şaşkınlığım her zerrem de canlıydı hala. Fazlasıyla gergin bir gündü doğrusu. Eve girmeden bahçeye geçtim bu halde eve girmem muhakkak ailemin dikkatini çekerdi. Hangimiz eve girmeden önce büyük acılarımızı gülüşlerimizle gizlemeyip girmiyoruz ki? Biraz bahçede sakinleşmek ve normalleşmek iyi olur. Tabi hala aklımda oda. resim, silahlar ve hepsinin bine katlayan mektup vardı. Eminim ki gizli kalmış şeyler hala var. Birbiriyle bağdaşmayan şeyler de, ama bir yanımda belki de benim yanlış anlayıp yorumladığımı fısıldıyordu kulağıma. Hangimizin en acı olaylarında o iyi ses birden ortaya çıkmaz ki? Eminim ki bizi sakinliğe ve sabra teşvik eden bu ses; O'ndan gelme. Aklımın ne düşündüğünü ben bile anlayamıyordum, sanırım bu olayın etkisi beni uzun süre bırakmayacaktı. Tam bu düşüncelerde boğulmak üzereyken; babamın camı tıklatmasıyla ona döndüm aniden. Sanırım babam uzun zamandır camın önünde beni izliyormuş. Onu görünce yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim. Bana el salladıktan sonra "Gel" anlamında eliyle işaret yaptı. Onu ne reddebilirim nede erteleyebilirim. :) Hızla eve girip salonda ikamet eden babamın yanına doğru hareket aldım. Babam elinde viski bardağıyla, camın önünde duruyordu. :/ Bu bana daha salona girmeden büyük bir şaşkınlık vermişti çünlü ben babamı içerken sık görmezdim, hatta hiç görmem. O an anladım ki babamın gününde de değişik şeyler olmuştu.! Evde içtiğine göre... Zaten fazlasıyla şaşkınlık ve gerginlik dolu bir günün ardından üstüne babamı böyle görmek tuz biber misali olmuştu...
Kendimi hafif sallayarak kendime geldim, babamın yanına giderek;
-Selam baba. Nasılsın. Tahminimce iyi değilsin. Çünkü sen evde içmezsin. Hayırdır. diye soru cümlesi oldu ilk cümlem.
-Selam evlat hoş geldin. Bilmiyorum aslında, hayır yada evet iş sıkıntıları işte. dedi.
-Baba ne sıkıntısı. Ülkenin sayılı insanlarındansın, ne sıkıntısı? dedim gülümseyerek.
-Bilmediğin şeyler evlat. Bu işlerde para çözüm getirmiyor. Sıkıntılı şeyler, ondan da sıkıntılı şeyler işte. diye yanıtladı beni. Ben biraz ona baktım ne dediği anlamadığım cümlelerin yanı sıra, gizem felan. Zaten tamda gizem çözmelik havamdayım zaten ya ): ... Anlamadığımı ve kalakaldığımı fark etmiş olacak ki babam;
-Yani öyle deyince, iş ilişkileri işte evlat. Yurt dışı felan sıkıcı sen boşver. Senin neyin var bakalım. Bahçede endişeli endişeli volta atıp duruyordun. N'oldu? Bir sorun felan mı var? dedi.
Babamın böyle sorgulaması olan herşeyi sanki gözüm de tekrar canlandırdı. Babamın omzumdan sarsmasıyla ona baktım. -İyi misin? diye tekrar sordu, bana.
-Hiç baba. Yeni üniversite, yeni yer, yeni ortam, gereksiz kişiler vs. vs. işte boşver benim kiler seninkiler kadar önemli değil. Hem durma benim fazla üstümde sen, ben gencim kanım deli akıyor. Vara yoğa üzülüp, endişelenip viskiye düşmem ben. :) dedim hafif bir tebessümde ekleyerek cümleme. Babam bu cümleme seslice güldü ve
-İyi bakalım sorun yok diyorsan öyle olsun. Sen kendine iyi bakta, daha lazımsın bana. Spor salonunu ne yaptın? Arada git bak, bana aylık rapor yolluyor Serdar zaten. dedi.
-Sen merak etme haftada gidiyorum zaten. Bazen spora bazen uğramaya düşünme sen. diye yanıtladım babamın cümlesini. -Hadi gir üzerini felan değiş. yorulmuşsundur. dedi ardından. -Tamam. deyip yanından ayrıldım, babamın. Doğrusu kendimi fazlasıyla yorgun hissediyordum, aklım mı yorgun yoksa ruhum mu orası da muamma zaten. Yavaş ve bitkin adımlarla odama çıktım. Önce ılık bir duş alıp üzerimi giyindim ve kendimi yatağıma attım. Hem vücudumda ki hemde ruhumda ki yorgunluğu sanki yatak vakumluyor gibi çekiyordu. Garip...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADINIM MAFYA 2 'YAŞAYIŞ'
Teen FictionO kadar gerçeklerle yaşıyorum ki; yalanlara muhtacım. O kadar çok ağladım ki sensizlikte; şimdi seninle mutlu olmalıyım. Ben bıraktığın gibiyim be sevdam... Sen benim en çocuksu halimsin. Gülmeyi öğretensin. Çok şey yaşayıp çok şeyden vazgeçtim. AM...