ORTAMIN OYUNU

310 124 7
                                    

Murat;

-Bir şeyler yiyelim mi? Yoksa minik faremiz birazdan bütün mutfağı talan edecek. dedi gülümseyerek. Murat'ın bu cümlesinin ardından Sevil yanımıza gelerek;

-Ben çok acıktım arkadaşlar bence bir şeyler yemeliyiz artık. Yok derseniz biz yemeyiz, ben yerim çünkü açım. dedi koca yanaklarını gözlerine yaklaştıran gülüşüyle... Ben ciddi ve sert bir tavırla Sevil'in yanına yaklaştım yavaşça Sevil bana baktı sanki acıktım dediğine pişman olmuş gibi. :)  Sonra sert ifademi tamamlayan bir ses tonuyla;

-Seni görende bu kız kesin aç geziyordur, fiziği bozulmasın diye bir şey yemiyordur. derler." dedim gülümseme ekleyerek yüzüme. :D Sevil gülümsememle rahatlamış gibi derin bir nefes aldı ve tebessümle karşıladı cümlemi ve;

-Böyle gözüktüğüme bakma sen, çok fazla yerim aslında ama az yeyip çabuk doyarım. diye benim görüşüme açıklık getirdi. :)  Leya araya  girip;

-Gel benim minik farem, bir şeyler hazırlayalım yiyelim sonra. Kıyamam sen çok mu acıktın? dedi ve Sevil'in omzuna kolunu atıp birlikte mutfağa geçtiler...

Murat'la birlikte salona geçtik biz aldığımız yiyecekler zaten paket ve hazır yiyeceklerdi. (Kızlar halledebilir sanırım) düşüncesiyle oturduk biz. :D  Murat;

-Gökalp okula Leya'nın ilk geldiği günü hatırlıyorum da, Sevil  gıcık olmuştu ona hatta sevmemişti şimdiyse 'minik farem' felan diyorlar birbirlerine. Bu kızlar çözülmesi en zor, problemler. Bence. dedi gülerek. Buna karşılık elimi Murat'ın omzuna koyarak;

-Murat ömrün biter yine anlayamazsın bu garipliği, boşver. Bu matematik bizi aşar. Kızlar çözülmesi zor değil, çözülemezler. ;) diye yanıtladım onu.  Murat gülerek kabul etti cevabımı :D. 5 dk yakın bir zamandan sonra kızlar servisleri alıp yanımıza geldiler. Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. Dağda olduğumuzdan ötürü içeriyi, hafif bir serinlik kapladı. Evin köşesinde ikamet eden şirin şömineyi yakmanın iyi bir fikir olacağına karar verdik ve sanırım bu görevi en iyi yapabilecek kişi benden başkası değildi. :)

İçeride yakacak odun yoktu ama sanırım evin yanında buluna küçük kulübe tarzı yerde vardır. 

-Ben dışarıdan odun alıp geliyim. Yakalım şu şömineyi. dedim. Murat'ta bana, benimle gelmeyi ısrarla teklif etse de, ısrarla reddedip :) dışarı  çıktım ve odunları  tekrar içeri döndüm. Şömineyi yakmam zor olmadı, sonra hep birlikte oturduk ortamı gece gibi kaplayan sessizliğin arasında Sevil;

-Napalım? Film izleyelim hadi, hep birlikte ne dersiniz?  diye  yükseltti sesini.  Leya;

-Sevil ne filmi onu  hep izleriz,  böyle ortamların olmazsa olmazı olan oyununu oynayalım. dedi sinsi bir gülüşle. Sevil anlamadığını belli ederek, göz kırptı Leya'ya. Leya ekledi arkasından...

-Doğruluk mu? Cesaret mi? :D

Sevil gülümseyerek; - Tamam olur. Hatta heyecanlı bile olur hadi oynayalım. dedi. Tabi Murat yada bana bir şey soran yok karar kızlara, onaylamak erkeklere yakışır. :D   Hep birlikte şöminenin önünde duran, sanki sadece 4 kişinin oturabilmesi için yapılmış olan halının üzerine oturduk. Yiyecekleri de aldık yanımıza ve yerleştik. Hem yer, hem oynar manasında. :) Murat;

-Leya fikir senindi, ilk hamlede senin. Başla bakalım. dedi tebessümle. Leya;   - Zevkle, tabii ki. diyerek çevirdi şişeyi.  Tabi belki tahmin edersiniz, biraz banel bir durum ama. Allah'ın işi ya işte bana geldi. Leya manalı manalı bana bakarak sordu;

-Doğruluk mu? Cesaret mi?.  Doğruluk demedim tabii ki Leya beni sıkıştıracak bir soru sorardı kesin ve cevapladım onun hayallerini kırarak  -Cesaret. diye. Bu cevabımla Leya manalı bakarak hafif doğruldu. Allah bilir kafasında kaç soru vardı bana sormak istediği. :)  Biraz durup düşündükten sonra;

-Ne yaptırıyım şimdi sana? Aklıma bir şeyde gelmiyor. Amaa susadım biraz doğrusu. dedi gülerek. Gülümseyerek  -Derhal. deyip gidip mutfaktan alıp getirdim suyunu.  Sıra bendeydi şişeyi hafifçe kavrayarak çevirdim ve bizim minik farede durdu şişe. Aslında Leya geldin isterdim ama şart değil, "Onu konuşturmak için bir oyuna yada şişeye ihtiyacım yok"...

Sevil sormama fırsat vermeden, doğruluk diye seçimini yaptı. :) Tabi nasılsa herşeyini biliyoruz diye düşündü. Öyleydi de zaten ama her insanın gece gibi sakladığı bir sırrı vardır. Akıllıca bir soruyla sarstım Sevil'i

-Bizden sakladığın sırrın var mı? diye sordum sorumu. Sevil bu sorunun karşısında biraz duraksadı. Ve yanıtladı;  -Var. diyerek. Ardından ben; -Neymiş o? diye sordum ama minik farem büyük zekasıyla,  -Tek soru sordun ve cevapladım. İkinci soru hakkın yok. dedi tebessümle. Bu cevap tabii ki bizi şaşırtmıştı, neden var diye soruyor insan çünkü; bizim arkadaşlığımız pamuk ipliği değil, halatla bağlanmış bir denizci düğümü kadar güçlüdür. 

Sevil şişeyi nazik elleriyle kavrayıp çevirdi ve Murat'ta durdu. Sevil Murat'a gülümsedi ve Murat anında yanıtladı tabi;   -Doğruluk. diye. Sevil  yaramaz çocuk bakışıyla sordu;

-Vücudunda en sevdiğin yer? 

Murat bu soruya hiç duraksamadan -Gözlerim. diyerek cevap verdi. Sevil gülümseyerek;  -Tabi o  göz bende olsa bende çok severim. dedi gülerek. Murat'ın deniz mavisi gözleri hayran bırakan cinstendir. Doğrusu bende seviyorum onun gözlerini. :D

Murat şişeyi çevirdi ve son oyuncumuz Leya'da durdu şişe. Leya (Ne sorabilir ki en fazla?) düşüncesinin yüzüne vurmuş ifadesiyle duraksamadan -Doğruluk. dedi.   Murat  gülümsedi ve sordu;

-Şimdiye kadar kaç erkek arkadaşın oldu? Ve aşık oldun mu?

Leya bu soruyu duyunca ilk önce duraksadı, hafifçe doğruldu ve yanıtladı;

-...................................................  :D:D:D:D  ;)   (Cevabı bir sonra ki bölüme canlarım) :)

DİP NOT: Bir şiir gibiyim artık.  Kâfiyesini kaybetmiş ve başlıksız.  Yanı sıra her mısrası dağınık. Okuyanı belli değil, yazansa kayıp...

(BAYAN YAZAR)


Bir bölümü daha bitirdik sizinle. Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen, umarım beğenmişsinizdir. Görüşmek üzere. Dip notlarım orjinal ve bayan yazar yani bana aitdir. Beğeniyorsunuzdur umarım. :) Değerlisiniz, iyi kalın...  (Hatalarım affola) :) :)

KADINIM MAFYA 2 'YAŞAYIŞ'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin