Bitmeyecek!

123 17 25
                                    

~
Ne söyleyeceğimi bir nebze olsun bilmiyordum daha fazla uzatmayacağım. Bana çok derin bakıyordu gözündeki korkuyu çok net seziyordum. "Konuşmayacak mısın Çağla?" dedi. Sonunda kendime gelmeyi başarıp "Efendim Çağatay..." diyebildim. "Neyin var?" dedi. Duygularımı belli etmemeye çalışarak "Hah? Birşey yok, iyiyim ben" dedim, sahte bir gülümseyle. Nefes anlamıyorum ve ona iyi olduğumu söylüyorum. "Cidden birşey yok.. Gidelim mi artık?" diyip konuyu kapatmaya çalıştım, başarılı oldum mu? Evet.

~

Yurttan uzak olunca daha rahat oluyor, bir alışamadım şuraya. Eskiler aklıma geliyor, daraldım.

~

Çağatay elimi tuttu, yürümeye başladı. Ardı ardına kesilmeyen motor sesleri iyice sinirimi bozmaya başladı. Yayadan yürüyorduk. Yanımızdan çok hızlı motor geçti, sinirimi saklayamadım, belki de dayanamadım.
"Ez abi ya!" diye bağırdım. Benim yerimde olsanız sizde sinirlenirdiniz değil mi ama? Çağatay bana çaprık gülümsemeyle baktı. "Neden öyle bakıyorsun?" dedim. "Kendine geldin değil mi?" dedi, gülümsedim. Onu bırakıp gitmek benim için hiç kolay olmazdı. Bir gün sonra ona geri dönerdim.

~

Yürümeye devam ettik. Bir lokantaya geldik, Çağatay durdu bana baktı. "Acıkmışsındır" dedi. Benim tok olduğum bir zaman mı vardı? Hadi canım. "Biraz, ya sen?" dedim. Lokantaya girdik, küçük bordo örtüsü olan, üzerinde de birkaç süs bulunan masaya oturduk. Sanki bizim için hazırlanmış gibiydi herşey. Oturmam için sandalyeyi çekti. Oturup ona baktım. O da oturup gözlerimin içine baktı. "Birşey mi oldu?" dedim. Gülümsedi. "Hayır, mükemmelliğine bakıyordum" dedi. "Gözlerin çok farklı, bana kimse gibi bakmıyorsun" dedim. Elimi tuttu ve avucumu okşadı. Hiç birşey demedi. Biz böyle cidden iyiyiz, ayrılmaya gerek yok, onu bırakmayacağım. 

~

Lokantadan çıktıktan sonra yurda dönmemiz için bir taksi bulmamız gerekiyordu. Bir kaç durak vardı fakat hiç biri o civarlara uğramıyordu bile. Biraz daha yürüdükten sonra bir taksi durağı gördük. Hızlı adımlarla ilerlerken Çağatay elimi tuttu. Aniden önümüzden araba geçince saniyelik şok yaşadım. Bana bakıp "Dikkatli ol." dedi. Yavaşça karşıya geçip taksiye bindik. Klasik şeyler işte, adresi ver ve yola çık.

~

Yurda girdiğimde çantamı kenara atıp yatağıma oturdum. Telefonu açıp saate baktım. Saat 6'yı geçiyordu. Betül'den mesaj gelmiş.

Yazışmalar;

Betül: Kanka ben biraz geç geleceğim...

Çağla: Saat 6'yı geçiyor! Evinin kadını ol😂

Betül: Dalga geçme kızım, geliyorum yoldayım seni mi kıracağım😂

Çağla: Aferin adam ol💕

Telefonu kapatıp üzerimi değiştirdim. Bu gün çok yoruldum, ruhsal da bedensel de, sanırım birkaç gün odada depresyonda olacağım.

~

Kapının açılma sesiyle irkilip kapıya döndüm, giren Betül'dü. "Hoşgeldiniz hanfendi" dedim, güldü. Yatağa oturdu. "Çok yoruldum güzelim" dedi. Paketleri yere bırakıp üzerine pijamalarını giyip yattı. Telefonumu alıp biraz fotoğraflarda gezindim. Çağatay'dan mesaj geldi.

Yazışmalar;

Çağatay: Sormayı unuttum. Ayrılmadık değil mi?

Çağla: Şey...

Çağatay: Ne?

Çağla: Hayır, ayrılmayacağım💕

~

Cevabı yazıp telefonu kapattım. Umarım panik atak geçirmemiştir. Yatağıma yatıp bir süre uyumayı bekledim.

~

Sabah alarmın çalmasına uyanıp telefonu açtıp alarmı kapadım. Bildirimlere girip birkaç şeye baktım. 10 arama, 6 mesaj?
Vay canına.

Not: Çok uzun süre sonra tekrar bölüm yayınlıyorum. Fazla zaman geçmesine rağmen yine de paylaşacağım, umarım eskisi kadar okunur ve tekrar kalbinizi kazanabilirim. Bir ara kitabımı düzenlemeyi sadece karakterleri değiştirmeyi düşünüyorum. Yorumlarınızı ve beğenilerinizi hiç eksik etmeyin. İyi ki varsınız💕

Vampir OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin