Uyandığımda Betül basımda oturuyordu. Betül'e baktım.
"Başımda niye bekliyosun Betül" dedim. Bana kızgınca "Maceraya çıkalım mı?" Dedi. Betül'e şaşkınca baktım. "Her günümüz macera ya zaten daha ne istiyorsun" dedim. Bana baktı güldü. "Onlar çok sıradan maceralar" dedi. Yatağımdan kalkıp "Kim korkar ki? Macera benim göbek adım" dedim. Betül yatağımdan kalkıp eline bir çanta aldı. "Maceraya gitmek o kadar kolay değil. Gece okuldan çıkıp büyük maceralar yaşıcaz." dedi. Gülmeye başladım. "Sen ciddisin? Ciddi misin kızım sen!?" dedim ona bakarak. Betül olumlu şekilde başını salladı. "Ne gibi görünüyorum?" dedi. Betül'e baktım. "Maceraya çıkan kız görüyorum" dedim. Betül bilmiscesine bana baktı. "Muhabbeti bırak ta çantanı hazırla" dedi.
-3 saat sonra-
Çantamı hazırlamıştım. Hersey tamamdı. Bir şey eksikti. Nasıl unuturum tabiki telefon! Betül sıkıntıdan yatağın üstünde telefon oynuyordu. "Hava karardı ya emin misin?" dedim. Betül korkusuzca bana baktı. "Asıl macera karanlıkta olur canım" dedi. Betül'e elimde ki silgiyi fırlattım. "Birşey olursa sen suçlusun bak" dedim. Betül gülmeye başladı. Dışarı çıktık. Sessizce koridordan indik. Şurada vampir cıkıp Kanımızı emmesin diye dua ediyordum. Sonunda dışarı çıkmıştık.
-5 dakika sonra-
Betül "Çağla gidelim mi ben çok korkuyorum?" dedi. Gülüp "Saçmalama korkak şey!" dedim. Betül koluma vurdu. Hava kararmıştı. Ormanın içinde bir yerdeydik. Eminim kaybolduk. Ah benim şom ağzım gerçekten kaybolmuşuz. Betül'e baktım. "Şey Betül sanırım..." dedim. Bana tedirgince baktı. "Ne oldu Çağla?" dedi. Derin bir nefes alıp "Kaybolduk." dedim. Betül bana kızgınca baktı. "Ne!? Olamaz ya. Simdi ne olacak" dedi. Telefon fikri iyiydi güzeldi ama sinyal yoktu. Biraz daha dolaştıktan sonra uzakta beyaz kıyafetli biri vardı. İnsan olabilirdi ama her ne olursa olsun korkuyordum. Bu fikir çok saçmaydı. Ama onun yanına gidicektik. Betül'e beyaz kıyafetli şeyi gösterdim. Betül "Hadi belki bize yardım eder" dedi. Betül'u durdurdum. Ağacın yanından geçerken önümüze biri çıktı. Korkudan elimdeki telefonu fırlattım. Fırlayan telefon karşımızdaki kisinin başına gelmişti. Yere yığılınca geriye çekilmiştik. Betül etrafa bakarken Betül'ü dürttüm. Korkak bir sesle "Betül bu..." dedim. Betül "He ne var?" dedi. Bayılan kişiye baktı. "Nee? Çağatay mı?" dedi. Yok ayı derdim ama simdi sırası değildi. Hemen yere oturup cantamdan peçete çıkardım. Kafasından kan aktığı için hızlıca kanı temizledim. Cagatay'ı sürükleyerek Beyaz kıyafetli kişinin yanına doğru ilerledik. Orda ki Burak'tı. Betül Burağın yanına koştu. Burak "Sizin burada ne işiniz var?" dedi. Çağatay'ı görünce hemen yanıma geldi. "Ne yaptınız ona!?" diye bağırdı. Olanları anlattım. Çağatay uyanmaya başlamıştı. Kendine gelince yanımıza geldi. "Ne oldu bana öf başım çok kötü" dedi. Burak herşeyi anlattı. Çağatay'a bakarak "Şey biz kaybolduk yardım eder misiniz?" dedim. Burak güldü. Tabi ki dedi. Parmağıyla küçük bir klübe gösterdi. "Bu günlük orada uyuyun yarın sizi götürürüz" dedi. Betül "Sizin ne işiniz var burada?" dedi. Aslında akıllıca bir soruydu. Çağatay "Burası bizim genelde takıldıgımız yer" dedi. Uykum gelmişti. Betül'ü dürtüp sessizce "Uykum geldi yatalım mı?" dedim. Betül olumlu şekilde başını salladı. Çağatay yanıma geldip elindeki telefonu verdi. "Telefonun Belliki çok kaliteliymiş. Canımı acıttı. Her neyse telefonunu al unutma" Dedi. Telefonu elime aldım. Çadıra girip yattık. Uyandığımızda dışarıdan garip sesler geliyordu. Betül'ü uyandırdım. Dışarı da gölge vardı. Korkmaya başladık. Kim olabilir di ki?NOT: 20 vote yeni bölüm gelecek. Takiplerinizi de eksik etmeyin lütfen. Teşekkürler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Okulu
Genç Kız EdebiyatıSen benim hafızamda var olmuş ezberimsin. Seni görmek bir bakış değil, bir inanış. Vampir Okulu kapıları aralandı. Kalbime hoş geldin davetsiz misafir.