@Melikenehirçevik'e ithaf edildi.
Bütün bendenimi saran korkuyla kalktım yatağımdan. Bu sesler de neydi böyle? Kırılan cam sesleri, silah sesleri, annemin çığlığı...
Aşağıda neler olduğuna bakmak için hızlıca elbiselerimi giydim. Yani elime gelen dar kot pantolonumun üzerine sarı kazağımı giydim. Saçlarımla tabi ki de uğraşmadım. Merdivenlerden yavaş adımlarla inerken demirlerin arasından salonu görmeye çalışıyordum. Hiç bir şey göremeyince daha da ileri gittim. Ve...
Ablam Eda yerde kaşı yarılmış bir şekilde yatıyordu. Korkuyla elimi ağzıma kapattım. Babama bakınca kan beynime sıçradı. Babam kalbine yakın bir yerinden yaralıydı, hatta belki de ölmüştür. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Annem yerde diz çökmüş babamın üzerinde ağlıyordu. Kafamı biraz daha ileri götürüp koltukların olduğu bölüme baktım. Siyah takım elbiseli adamlar vardı. Saymadım ama tahminen 15 tane vardır. Diğer adamlar da mutfağı, misafir odasını falan kontrol ediyordu. Yukarı geleceklerini biliyordum. Bir adam babamın üzerine eğilip boynuna elini koydu.
"Abi nabzı çok yavaş." deyince küçük bir çığlık attım. Bazılarının gözü buraya döndü. Kafamı geri çektim. Sonra neyse ki takmadılar. Bir anda ağzımda bir el hissettim. Beni yukarı çıkardı merdivenlerden. Ağzımı çok sıkı tutsa da inleyebiliyordum.
"Kapa çeneni!" diye kulağıma fısıldadı. 'Kapalı zaten' diyesim geldi de. Korktum. Hala inliyordum ama beni zorla odama getirdi. O kapıyı yavaşça kapatırken ben ise hala bağırmaya çalışıyordum. Sonra kafama silah dayadı.
"Sus şimdi! Acımam vururum!" deyince sustum. Yavaşça elini ağzımdan çekti. Beni kendine doğru çevirdi. Siyah gözlerini dikkatlice gözlerime dikti.
"Gidicez şimdi buradan." dedi.
"Nereye ya! Ben hiç bir yere gitmiyorum. Ailem aşa..."
"Kes sesini! Eğer ölmek istemiyorsan benimle gel. İstiyorsan..."
"Evet istiyorum. Ailemle ölmek istiyorum. Onları yalnız bırakamam. Ayrıca sen kimsin?"
"O seni ilgilendirmez! Dediğimi yap!" deyince hem korktum hem de sinirlendim.
"Bana emir veremezsin!" dedim bir anda. Eyvah ne dedim ben!?!
"Öyle mi?!?! Bunu sen istedin!" dedi ve silahı tekrar kafama doğrulttu. Gözlerimi koskocaman açtım. Hayır hayır! Olamaz! Bu sefer gözlerimi sımsıkı kapattım.
"3-2-1 ve..." derken tetiği çekti. Korkuyla titredim. Yavaşça gözlerimi açtım. Ölmemiştim. Genç çocuğa baktım.
"Gerçekten korkaksın. Silah boştu. Ama bir dahakine affetmem. Ayağını denk al!" dedi. 'Senden af dilemem ki.' demek isterdim ama sadece isterdim.
"Küçük hanımefendi Ela nerede acaba? Bütün odaları kontrol edin. Bulun o kızı!" diyen bir sesle bu kaba genç çocuk hızlıca kolumu kavradı. Beni dolabımın önüne getirip orada bıraktı.
"Saklanma sakın." dedi ve benim dolabımın arkasına saklandı. Ne yani ben yem miydim? Bu harbi mal!
Bir anda kapı açıldı. "Ooo! Prensesimiz burada." deyip elini yüzümde gezdirdi. İğreniyordum. Sonra saçımdan tutacakken o mal çıkıp elini ters çevirdi. Karnına bir yumruk atıp yere eğilmesini sağladı.
"Kıza dokunmayacaktın!" dedi. O sırada da yüzüne diziyle vurdu. Sonra kaldırıp silahı yüzüne doğrulttu. Ve tetiği çekti. Bu sefer doluydu. Adam kanlar içinde yere yığılırken ben küçük bir çığlık attım.
Bu mal (adını bilmediğim için mal diyorum) kolumdan tutup merdivenlere doğru yürüdü. Etrafı konrol edip merdivenlerden inmeye başladık. Bir adam karşımıza çıktı. Adam beni tam yakalayacaktı ki mal önüne geçti ve yumruk attı. Bir tane daha adam çıkınca "Salona kaç!" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kısa Hikayeler (TAMAMLANDI)
Historia CortaBütün kategoriler içinde aslında. Kısa kısa hikayeler var. Korku hikayesi az var. Romantizm de az var. Ama hepsi biribirinden güzel. Okumanızı tavsiye ederim. Hepsini bizzat kendim yazdım. Umarım beğenirsiniz. İYİ OKUMALAR... 📖📖📖