"İnsanın hayatına birileri girince hep böyle karmaşıklaşır mı? Neden ben de herkes gibi normal bir ilişki yaşayamıyorum?" Hayata dair isyanlarımı aklımda sıralarken gözlerimin kapanmasına izin verdim ve uykuya daldım.
Sabah valizimi hazırlarken birden Ebru odama girince irkildim.
"Sen ne yapıyorsun böyle? Bu hazırlık ne?"
"Gördüğün gibi. Gidiyorum."
Arkam dönük olduğu için yüzündeki ifadeyi göremiyordum ama ne kadar şaşkınlıkla dolu olduğunu tahmin etmek o kadar da zor değildi.
"Ne demek gidiyorum? Nasıl? Hayır gidemezsin!"
Hiç konuşmadan tepkilerini dinleyerek valizimi hazırlamaya devam edince yerleştirdiklerimi geri boşaltmaya başladı.
"Yapma Ebru."
"Asıl sen yapma. Hiç konuşmadan haber vermeden öylece gidemezsin. Bana bunu yapamayacağını biliyorsun değil mi?"
Düşününce hak verdim. Sonuçta onu buraya yanımda ben getirmiştim ve ona haber vermeden çekip gidemezdim. Hem o benim en iyi arkadaşımdı, belki de şu an en çok ihtiyacım olan şey onunla konuşmaktı.
Elimdekileri bırakıp yatağın üstüne oturdum. O hiçbir şey söylemeden benim anlatmamı bekleyince derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
"Çok yorulduğumu hissediyorum Ebru. Buraya güzel vakit geçirmek için hayallerle gelmiştim ama tam tersi oluyor. İşler içinden çıkılmaz bir hal alıyor ve ben daha fazla uğraşmak istemiyorum. En iyisi her şeyi geride bırakıp gitmek."
Bana o kadar acıyan gözlerle bakıyordu ki ben bile kendime daha fazla acımaya başlamıştım.
"Burdan ayrılmak her şeyi arkanda bırakmak anlamına mı gelecek sanıyorsun? Hiç mantıklı düşünmeden karar verme Selis. Rüzgar hemen peşini bırakacak mı? Hele Bora?? Onunla zaten aynı evde yaşıyorsunuz. Ayrıca baban bu duruma ne diyecek?"
Ebru konuştukça kafamdaki netlik giderek bulanıklaşmaya başlamıştı. Oysa sabah kalktığımda her şey çok kolaydı. Hemen burdan gidecektim ve her şey bitecekti.
"Bilmiyorum. Ama burda olayların tam ortasında kalıyorum ve baş etmesi daha zor oluyor. Hem insanlar kim bilir neler konuşuyorlardır."
"Yapma her zaman bir kız için kavga eden iki erkek vardır. Eminim ki herkes 1-2 güne unutur."
"Üvey kardeşim beklenmedik bir şekilde teknede beni öpüyor, reklam için televizyonda Rüzgar'la sevgili olarak çıkıyoruz ve Rüzgar beni öpme girişiminde bulunurken Bora gelip Rüzgar'a yumruğu indiriyor. Evet haklısın, çok olağan."
Ama Cem konusunda söylediğinde haklıydı. Ben onu hiç hesaba katmamıştım. İlk önce onu aramam gerektiğine karar verdim ve odadan çıktım.
Konuşmayı bitirip odaya döndüğümde Ebru meraklı bir şekilde bana bakıyordu. Halbuki yüzümdeki ifadeden neler olduğunu anladığına emindim.
"Onunla dalga geçip geçmediğimi sordu. Ben de ciddi olduğumu söyleyince bu sefer de kafayı yiyip yemediğimi sordu. Anlayacağın gidemiyorum."
Yüzündeki ifade saniyeler içinde değişerek neşe içinde boynuma atlayınca benim de modum değişmeye başladı. Biz havadan sudan konuşmaya başlayınca içeri Mısra girdi. Onun da sıkılmış gibi bir hali vardı. Ben de ortaya bir fikir atmaya karar verdim.
"Havuza girmeye ne dersiniz? Bir yaz kampındayız ve daha hiç havuza girmedik. Bence bu çok tuhaf"
Herkesin hoşuna gitmiş gibi görünüyordu ki Mısra da Ebru da birden kalkıp odalarına giyinmeye gittiler. Ben de mayo mu bikini mi giysem diye karar vermeye çalışırken aklıma bir parlak fikir daha geldi. Bu fikrimin ön adı da 'akışına bırakmak'.
Sonunda mayo giymeye karar verince elime telefonu alıp Rüzgar'a mesaj attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Kampı
Teen FictionAnnemin "sözde" babamla evlenip bana bir üvey kardeş kazandırmalarından sonra ikimizi bir yaz kampına göndermeleri. Normal şartlarda çok normal olması beklenen bir yaz kampının normal şartlarda gerçek kardeş gibi olduğumuz üvey kardeşimin anormal bi...