Çok uzun bi aradan sonra yeni bölüm yazdım ve öyle çok üstüne düşebildiğim söylenemez çünkü biraz aceleye geldi. Bundan sonraki bölümler sizin yorumlarınıza göre de şekillenebilir. Bu yüzden yorumlarınız benim için önemli. <3
Notu okuduktan sonra hiç vakit kaybetmeden pencereden aşağı baktım. Rüzgar öylece durmuş bana bakıyordu. Bir şey söylemesini bekledim ama sadece bakmakla yetindi. Ben de pencereyi kapatıp koşar adımlarla aşağı inip Rüzgar'ın yanına indim. Ne diyeceğim hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu ama böyle bir şeyden sonra hiçbir şey olmamış gibi yatıp uyuyamazdım.
Rüzgar'ın yanına gittiğimde tam konuşacakken parmağını dudaklarıma bastırarak beni susturdu ve sadece sarıldı. Ben de sessizce ona karşılık verince yaklaşık 10 dakika boyunca öyle durduk. Ayrılınca gözlerinin, orda zorla duran yaşlardan dolayı parladığını görünce içimde bir burukluk oluştu. İki, üç saniye boyunca gözlerimin içine baktıktan sonra "Hiçbir şey söylemeni istemiyorum. Ben sadece bunu daha fazla içimde tutamayacağımı hissettim ve yaptım. Pişman değilim. Lütfen sen de pişman olmama sebebiyet verme. Eğer bana acıyacağın için farklı davranmaya kalkarsan bu beni en çok üzen şey olur. Senden tek isteğim kendin olman. İyi geceler, sonra görüşürüz." dedi ve küçük bir tebessüm edip kendi evine doğru arkasına hiç bakmadan gitti.
Rüzgar içeri girdikten sonra 5 dakika daha orda dikildim. Hem anın şokundaydım hem de ne yapacağımı bilemez bir haldeydim. Şu an kimseyle muhattap olmak istemiyordum bundan dolayı eve girmedim. Bu yüzden rastgele yürümeye başladım.
Çardağın önünden geçerken Bora, Burak, Mısra, Ebru da dahil olmak üzere neredeyse herkesin orda olduğunu gördüm. Hepsi televizyona odaklanmış durumdaydı. Her ne kadar yalnız kalmak istesem de kafamı dağıtmanın daha iyi olacağına karar vererek yanlarına gittim. Burak beni görünce hemen ayağa kalkıp koluma girdi ve yanına oturttu. Hepsi birden Teen Wolf mu izliyordu cidden? Tamam ben çok severim ama herkesin oturup izlemesi garip geldi.
Göz ucuyla Bora'ya bakınca onun da bana dik dik baktığını gördüm. Bakışlarımız birleşince gözlerini benden ayırıp yanındaki kızla konuşmaya başladı.
Burak beni dirseğiyle dürtünce düşüncelerimden uyanıp gerçek dünyaya dönüş yaptım. "Çok dalgınsın aşkım" deyince gözlerimi devirerek "Şaka kaldıracak durumda değilim Burak" diyerek ayağa kalktım ve çardaktan çıkıp ilerdeki ağaçların birinin dibine oturdum. Çok geçmeden tabi ki de Burak da yanımda bitti.
"Sen gerçekten iyi değilsin galiba." Biraz bekledikten sonra ben cevap vermeyince konuşmaya devam etti. "Bak tamam şu ana kadar senin gözünde çok mükemmel biri olmayabilirim ama eğer konuşmak istersen şu an yanındayım."
-Yine bir ölüm sessizliği-
"Evet sonuna kadar haklısın. Sürekli sana asıldım ve kabul de ediyorum. Ama artık anladım ki takıldığım diğer kızlar gibi eğlenilecek kız değilsin. Yanlış anlama her zaman işin dalgasındayım. Bu kadar güzel olmasaydın belki en baştan arkadaşça bir yaklaşımım olabilirdi. İnsanlar bazı şeylerin farkına sonradan varır. Gel şimdi yeni bir sayfa açalım ve tamamiyle arkadaş olarak başlayalım." konuşmasını bitirip derin bir soluk aldı ve tokalaşmak için elini uzatınca gülümseyerek elini sıktım.
"Sanırım bu yeni Burak daha çok hoşuma gitti."
"İyi bari hem bana kız mı yok?" dedi ve dalga geçercesine göz kırptı.
Her ne kadar konuşması samimi gelse de yine de olanları ona anlatma konusunda tereddüt yaşadım. Ve sonunda anlatmamaya karar verdim. O da bunu farketmiş olacak ki hiçbir şey demedi. İyi ki de demedi. Tek kelime bile etmeden yarım saat boyunca ağaca yaslanarak oturduk. Nedenini bilmiyorum ama bu bana baya iyi geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Kampı
Teen FictionAnnemin "sözde" babamla evlenip bana bir üvey kardeş kazandırmalarından sonra ikimizi bir yaz kampına göndermeleri. Normal şartlarda çok normal olması beklenen bir yaz kampının normal şartlarda gerçek kardeş gibi olduğumuz üvey kardeşimin anormal bi...