Sabah gözlerimi açtığımda karşımda Aslı, Mısra ve Ebru tam takım duruyordu. Kendime gelip onların gerçekten karşımda olduklarını idrak edebilmem 2-3 dakikamı aldı.
"Siz niye benim başımda dikiliyorsunuz sabah sabah?"
"Aslında ilk seni uyandırmak için geldim ama sen bir türlü uyanmayınca Aslı'yı çağırdım. Yine uyanmayınca korkup Mısra'yı da çağırdık. Bora haklıymış sen ayı uykusuna yatıyorsun galiba."
Ebru o kadar uzun konuştu ki söylediklerini tam olarak anlayamadım bile. Sadece şu ayı uykusu lafı kafamda kaldı.
"Çok saçma bir rüya gördüm zaten uğraşmayın benle"
"O zaman kahvaltıda anlatırsın. Biz hazırladık hadi giyin de gel. Ha bu arada bugün yat turuna çıkılcakmış haberin olsun."
Onlar odadan çıktıktan sonra kısa bir duş alıp içime bikinilerimi giyerek, altıma bir kot şort, üstüme de klasik GAP tişörtlerimden birini giydikten sonra yanıma alacağım yedek kıyafetleri de plaj çantasına tıkınca aşağı indim.
Vay be kahvaltıya bak! Ben evde böyle kahvaltı yapmıyorum bu ne böyle.
"Burayı kim hazırladı?"
Mısra parmağıyla Aslı'yı gösterince hayran hayran Aslı'ya bakmaya başladım. Kısa bir gülüşmeden sonra karnımızı iyice doyurduk. Cidden, biraz daha yersem çatlayabilirdim. Hepimiz eşyalarımızı alarak servislerin kalkacağı yere doğru yürümeye başladık. Tam Rüzgarların evinin önünden geçerken durunca Ebru imalı bir şekilde bana bakmaya başladı.
"Benim Rüzgara bir teşekkür etmem gerek. Siz gidin."
"Selis yapma artık lütfen"
"Bir şey yok Ebru. Sadece teşekkür edicem. Hepsi bu.
Ebru bana o imalı bakışlarından birini daha attıktan sonra servise yaslanmış onu bekleyen Emre'ye doğru yürümeye başladı.
Ben de Rüzgarların evinin önüne gelince bir an tereddüt etsem de kapıyı çaldım. Bir iki dakika sonra kapıyı Yağız açtı.
"Şey.. Rüzgar içerde mi?"
Yağız da yeni kalkmış olacak ki dediklerimi anlamak için duraksadıktan sonra konuştu.
"Evet ama uyuyor. Önemli mi?"
"Yat turuna gelmicek mi?"
Kafasını uyuşuk bir şekilde iki yana sallayınca ben de başımı salladım ve "Tamam o zaman ona teşekkür ettiğimi söyler misin?" dedikten sonra koşar adımlarla servise gittim.
Ebru'nun olduğu servise girince direk Bora'yı gördüm ve ona olabildiğince uzak olan Mısra'nın yanına oturdum.
Marina zaten oldukça yakındı. 15 dakika sonra varınca herkes servislerden çantalarını alarak indi ve rehberi takip etmeye başladık.
Yok artık. Hayatımda bu kadar büyük bir yatı anca filmlerde görmüşümdür heralde. Cem bu kamp için kaç para ödedi kim bilir? Halbuki o ben evde olmıyım diye gerekirse servetini yatırır da neyse.
Herkes tek tek tekneye bindikten sonra üst kata çıkıp bir yere oturdum. Bir kaç dakika sonra Bora da yanıma gelip oturunca yüzüne bakmadım.
"Bana bak Selis."
İnatla bakmayınca elini çeneme koyup hafifçe kafamı kendisine doğru çevirdi.
"Sakın kendini benden uzaklaştırma çünkü buna dayanamam anladın mı?"
Hiçbir şey söylemeden ona bakmaya devam edince çenemi bırakıp denize bakmaya başladı. Ne yapıyordu anlamıyorum.
"Ben-Benim gitmem lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Kampı
Teen FictionAnnemin "sözde" babamla evlenip bana bir üvey kardeş kazandırmalarından sonra ikimizi bir yaz kampına göndermeleri. Normal şartlarda çok normal olması beklenen bir yaz kampının normal şartlarda gerçek kardeş gibi olduğumuz üvey kardeşimin anormal bi...