Kolları adamın beline dolanmış şekilde karşısında gördüğü manzara ile dili tutuldu, bedeni kaskatı kesildi. Bedeni hissizliğin eşiğine gelmişken elindekiler gürültü ile yeri boyladı. Altan bir an ne olduğunu anlayamadan Zümrüt'ü kendinden uzaklaştırdı. Kızın donmuş yüzüne bakıyordu.
Zümrüt'ün bakışlarının sabitlerini yere kafasını çevirince başından aşağı kaynar suların döküldüğünü zannetti. Seçil tüm dağınıklığı ve üzerinde sadece kalçalarını zar zor örten Altan'ın tişörtü ile Zümrüt'ün gözlerine bakıyordu...
-
Altan panikle Zümrüt'e dönünce, o sevdiği elaların karaya çaldığını gördü. 'Zümrüt' dedi inler gibi. Kendisinden uzaklaşan kızın eline uzandı ama Zümrüt birkaç adım geriledi. 'Bu!' diyebildi parmağıyla kızı göstererek. 'Bu bekleyebileceğim en son şeydi.'
Ağzından başka bir kelime çıkmadı. Konuşmak istedi ama konuşamadı. Kalbinin üzerine çöreklenmiş olan sızı neredeyse nefes almasını engelleyecekti. Altan şu an içinde bulundukları duruma inanamıyormuş gibi kafasını ellerinin arasına alıp yüzünü sıvazladı. Ağzından bir fısıltı gibi döküldü sevdiği kadının adı 'Zümrüt'.
Zümrüt kulaklarına gelen uğultudan başka bir şey duyamıyordu. Boş gözlerle arkada duran kızı izliyordu. Altan geri geri ilerleyen Zümrüt'ü tutmak için atıldı öne doğru. Zümrüt hışımla arkasını dönüp hızlı adımlarla kapıya ulaşıp dışarıya attı kendini.
Altan aksak ayağıyla olabildiğince hızlı hareket etmeye çalışarak kızın arkasından çıktı. Zümrüt kapıda duran arabaların hepsini geçmiş, giriş kapısından çıkmak üzereydi. Henüz birkaç dakika önce sadece çiseleyen yağmur şimdi sağanak olmuş bardaktan boşanırcasına yağıyordu.
Adam gözleriyle Hakan'a işaret edip Zümrüt'ün yanına gitmesini buyurdu. Hakan elindeki şemsiyeyle Zümrüt'e doğru koşmaya başladı. 'Yenge gel bırakayım.' dediğinde Zümrüt'ün alev olmuş kendisine dönen bakışlarından korktu ilk önce. 'Hayır!' diye kükredi Zümrüt.
Hakan, 'Hadi yenge n'olur, bak yağmur da yağıyor hasta olacaksın!' Zümrüt gözlerini kapatıp derin bir nefes almaya çalıştı. Hakan'ın söylediklerini umursamadan bir sağa bir sola bakınmaya başladı. O sırada uzaktan ışıkları yanan arabanın taksi olması için dualar ediyordu içinden.
Aracın yakınlaşmasını sabredemeden o tarafa doğru yürümeye başladı. Yağmur öyle yağıyordu ki, üzerinde neredeyse kuru ipliği kalmayacaktı. Hakan elindeki şemsiyeyi kızın üzerine tutarak arkasından yürüdü.
Zümrüt gözlerindeki yaşlarla yanında duran taksinin kapısını açmaya çalıştı ama yaşlar görüşünü engelliyordu. Hakan uzanıp kapıyı açınca, kendini yığılır gibi koltuğa bıraktı. Hakan arabanın önünden dolanıp şoförün olduğu taraftaki camı tıklattı. Adam camı indirince Zümrüt'ün evinin adresini söyledi. Cebinden para çıkarıp adama uzattı.
Zümrüt para uzattığını görünce bağırmaya başladı hemen. 'O parayı alacaksın! Yoksa bu taksiden iner eve kadar yürürüm!' Hakan sıkıntıyla birkaç nefes alıp uzattığı parayı geri soktu cebine. Taksi hareket edince Zümrüt histerik bir titremeye tutulmuş gibi zangır zangır titremeye başladı.
Öyle hıçkırarak ağlıyordu ki bir an nefes alamadı. İçine çekmeye çalıştığı nefesin kaburgalarını un ufak ettiğini düşündü bir an. Acıyla bir kaç kesik nefes doldurdu içine. Ellerini yüzüne kapatıp ağlamasını durdurmaya çalıştı ama başarılı olamadı.
Taksi evin önünde durunca Zümrüt çantasından çıkardığı parayı adama uzatıp beklemeden hemen indi. Gözlerindeki buğu ile anahtarını zar zor çıkarıp kapıyı araladı. Yukarıya çıkarken merdivenin kolçağına tutunmasaydı yuvarlanıp gidecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MABEDİM (Tamamlandı) Adım Adım Mutluluk-1
Ficção Geral01.08.2017 ~ Genel Kurgu içinde #13 Arabasının içinde bekleyen Altan açılan kapıyı görünce hemen çıktı arabadan ama gelen sadece Zümrüt'tü. O an aklına gelen sadece, kızın neden bu halde dışarıya çıktığıydı. Ama kızın aklına bile gelmemişti evden çı...