"Lütfen anne beni bırakma."
-Sen benim kızım değilsin artık.
"Ben sana ne yaptım?"
-Doğdun! Neden yaşıyorsun öl artık öl!
"Ben, üzgünüm ne olur beni bırakma."
-Kes sesini küçük sürtük baban senin yüzünden öldü SENİN SENİN SENİN."
Çığlık atarak uyandım. Aynı kabuslar bıktım artık her gün her gece kabus görerek uyanmaktan bıktım. Hayatımdan bıktım. Kendimden nefret ediyorum. Annemden nefret ediyorum. Babamı özlüyorum ben 9 yaşımdayken ölen babamı. Hayatım bok çukurundan farksız. Ama elimden bişey gelmiyor herşeye rağmen yaşamaya devam ediyorum. Çok kez intihar etmek istedim ama beceremedim bir boku beceremedim.
Saate baktığımda 6 olduğunu gördüm. Ah ne kadar da geç (!) Kalkıp banyoya girdim. Rutin işlerimi hallettim. Sürekli kabus görerek bu saatte uyandığım için alışmıştım. Ah tanrım midem kazınıyor. Hemen dolaba bakıp kahvaltılıkları çıkardım. Ekmek? Bitmiş olamaz değil mi? Lanet şimdi markete gitmeliyim. Converselerimi ayağıma geçirip kapıdan fırladım.
Yol ıssızdı ne bekliyordum ki saat sabahın 6'sı. İnsanlar mışıl mışıl uyuyor ve ben ekmek almaya geliyorum. Hadi bana burdaki adaleti bulun. Arkamdan motor sesi duydum sabahın 6'sında biraz garip gelmişti herneyse umursamıyorum.
Birden birisi ağzımı kapatıp beni arabaya tıktı.
"NE OLUYOR SİZ KİMSİNİZ? " diye bağırmaya başladım.
Hiç biri konuşmuyordu.
"O SİKTİMİN ÇENELERİNİ AÇIN."
Ordan esmer bir çocuk:
-Kes sesini sürtük ve gideceğimiz yere kadar ağzını kapalı tut yoksa o ağzını sikerim.
"Senden korkmuyorum."
-Korkman gerek kişi ben değilim SÜRTÜK.
"BANA SÜRTÜK DEMEYİ KES YOKSA O S HARFİNİ ALIR SENİN O KOCA GÖ--
Birinin eliyle ağzımı tutmasıyla cümlem yarıda kesilmişti.
Geldik dedi ve beni zorla tutup arabadan indirdiler. Orospu çocukları bende insanım canım yanıyor. Karşıma kocaman bir ev çıktı vay canına ah tanrım bu ev benimkinin 10 katı. Yanımda hayvanlar hala kolumu sıkarak zorla eve sokmaya çalışıyorlardı.
"CANIM YANIYOR." Diye çığırdım.
-Yeter be şu sesini bir kesmedin az kaldı bekle biraz SÜRTÜK.
"O SÜRTÜK LAFINI ALIR SENİN O BEYNİNDEN BÜYÜK GÖ---
Ağzım birden kapandı ama bu sefer herhangi bir elle değildi o bana sürtük diyen esmer çocuk dudaklarını dudaklarımı bastırmıştı. Direniyordum kolumu kurtardım ve onu ittirip tokadı yapıştırdım.
Beni bir odaya götürüp sandalyeye bağladılar. Tanrım neden kaçırıldım ? Ne yaptım ben ya benden ne istiyorlar? Kafamda bunun gibi binlerce soru vardı. Kapıdan giren ultra çirkinlikte yaşlı amca bana sırıtıyordu.
-Annenin ödemediği paraların cezasını çekeceksiz HOPE.
HOPE?? Bu lafı kulağımda çınlıyordu, adım ikinci adım ben bu adımdan nefret ederdim herkesden gizlerdim sadece babamın bana hope demesine izin verirdim o nasıl biliyor?
"BANA HOPE DEMEYİ KES."
-Beni bir daha görmeyeceksin zaten HOPE. Seninle bir adamım ilgilenecek. Sürüneceksin. Her gün ölmek için yalvaracaksın. Annenin bıraktığı pislikleri sen temizleyceksin. Onun cezasını sen çekeceksin.
"ANNEM BENİ YILLAR ÖNCE BIRAKTI BENDEN NEFRET EDİYOR BENDE ONDAN BENİM BİR SUÇUM YOK SORUNUNUZU ONUNLA HALLEDİN."
-Halledemeyiz güzelim annen çok uzaklarda, cehennem de yanıyor.
"O-o öldü-dü mü?"
-Hani nefret ediyordun güzelim?
Haklıydı ama o benim annemdi. Ondan nefret etsemde bu dünyadaki tek yakınım oydu. Hiç arkadaşım yoktu. Hiç aşık olmamıştım ben. Hayatıma hiçbir erkek girmemişti de zaten. Kimseyi sevmedim ben babamdan başka kimseye sevgimi vermedim. Kimseye güvenmedim. Güçlü bir kızdım ben herşeyle başa çıkabilecek güçteydim.
"Bırak beni artık gideyim."
O iğrenç kahkahası her yeri doldurmuştu.
-Gel içeri Justin.
Justinde kim ya? Bu adam özürlü mü mal mı gerizekalı mı? Keşke yaşı kadar beynide büyüseydi mal ya.
İçeri hafif kahverengi kumral saçlı bal rengi gözlü pürüzsüz yüzü olan çok tatlı bir çocuk girdi. Gözleri sanki öyle göründüğüme bakmayın sizi acımadan sikerim diyordu. Tehlikeli ve karanlıktı.
-Justin, kız işte bu adı Destiny. Hazır mısın Destiny? Cehennem günlerin başlıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TORTURE
Fanfiction"Ölüm ya da ölüm." Bu kelimeler aklında yankılanıyordu. Kendi kendini öldürürse acı çekip işkencelerle öldürülmekten kurtulurdu. Acısız ve huzur bir uyku istiyordu. Ancak ölürse bu olurdu. Jileti aldı ve bileğine sürttü. Akan kanlara bakarken "Umarı...