"Ah tanrım ne saçmalıyor bu bunak?"
-Hey Drew duydun mu beni?
Drew dediğinde çocuğun o gözleri birden siyaha dönüştü ve yumruğunu sıktı.
-Bana.Drew.deme!
Sanırım bununda benim gibi ad saplantısı vardı ve bu bunak sinirlendirmeyi iyi bilen bir bunaktı.
-Aa neden ama Drew? Agucu bugucu minik Drew sinirlendi mi?
Bu adam gerçekten bir maldı bildiğiniz mal olur ya aynen öyleydi.
-Şansını zorlama Parker. Biliyorsun bu işi benden daha iyi yapan adam yok ve sen asla benim kadar acımasız olup bu kıza işkence edemezsin dostum.
-Aoovv sanırım haklısın al götür şunu bak SAKIN ÖLDÜRME SAKIN!
Bal rengi gözleri olan adının justin olduğunu öğrendiğim çocuk bana yaklaşmaya başladı. Görünüşü çok nazikti. Bana birşey yapacağını sanmıyordum. Belki normal bir şekilde karşılaşsak etkileneceğim tiplerdendi.
Ne demiştim ben? İpleri öküzce kabaca odunca artık nasıl bir tabir kullanıyorsa o şekilde çözüp kolumu öyle bir çekti ki kırıldığına yemin edebilirim. Buna karşın bunak piç sırıtıyordu. Ona el hareketi çektim pişman mıyım ? Tabiki de hayır.
"Canımı yakıyorsun."
-Amacımda bu zaten güzelim.
"Bana güzelim deme. Ve kolumu bırak!"
-Emin misin?
"EVET."
Kolumu bıraktı ve saçlarıma öyle bir asıldıki kel kalacağımı düşündüm.
"Adi duygusuz sadist pislik."
-NE DEDİN? ŞİMDİ GÖRÜRSÜN SEN SÜRTÜK.
Korkunun bütün vücuduma yayıldığını hissettim. Beni sertçe arabaya tıktı ve aynı sertlikte kapıyı kapattı. Öyle bir gaza bastı ki kafam koltuğa yapıştı. Yol boyunca konuşmadı hala sinirle nefes alıp verişini duyabiliyordum. İlk defa bu kadar korktuğumu hissettim.
Araba aniden durdu. Hemen kalktı kapımı açtı ve sertçe kolumdan tutarak dışarı çıkardı. Karşımdaki evi görünce yutkundum,bayağı büyüktü çünkü.
Kapıyı açtığı gibi beni yere fırlattı. Ağzımdan bir küfür savurdum çünkü kafamı çarpmıştım. Ve bu gerçekten acıtıyor.
-Bu ev benim evim ve benim kurallarım geçerli iyi dinle eğer ağzını açarsan o güzel ağzını kırmak zorunda kalırım güzelim.
Ürkekçe başımı salladım çünkü gerçekten ürkmüştüm bu pislik beni öldürebilirdi ve o bunağı falan dinlemezdi.PİSKOPAT.
-Bir-bana karşı çıkmak yok
İki-ben ne dersem onu yapacaksın aksi takdirde seni bayıltana kadar işkence ederim
Üç-Kaçmaya çalışırsan, yakaladığımda ölümlerden ölüm beğenirsin
Ve dört- Sakın bana aşık olma.
Son maddeyi duyduğumda gülmeye başladım. Bildiğiniz kahkaha atıyordum.
-Ne gülüyorsun?
"Ben kimseye aşık olmadım olmıyıcamda. Senin gibi bir pisliğe asla asla asla."
A s*ktir. Pislik dedim tanrım gözleri birden simsiyah kesildi. Pişman mıydım?KESİNLİKLE.
Büyük bir hışımla saçımdan tutup beni duvara fırlattı. Sırtım soğuk duvara çarptığında acıdan duramayıp yere kapaklandım. Ve bir tekme....
Bir insan bu kadar acımasız olabilir miydi? Merhamet? Vicdan azabı? Acıma? Üzülme? Yüzünde hiçbir duygu belirtisi yoktu. Birisi sanki bütün duygularını söküp almış gibiydi.
Kolumdan tutmasıyla düşüncelerim bölündü. Merdivenleri sürüyerek çıkardı ve beni bir odaya fırlattı. Sırtımdaki acıyla yere düştüğümü anladım.
"Acımasız" diye bağırdım. Kapıyı çarptı ve defoldu. Odadaki yatağa yattım ve gözlerimi kapattım. Bunun bir rüya olmasını diliyordum. Uyumaya çalışıyordum ama olmuyordu. Kapının açılma sesiyle gözlerimi açtım. Mimiksiz bi şekilde yanıma geldi elindeki tepsiyi yatağıma koydu.
-Ye şunu.
"Hayır."
-Bana karşı çıkmak. Kural ihlal edildi diyip saçımdan tutarak yere fırlattı.
Tiz bir çığlık attım. Sürekli canımı yakıyordu ve bu artık dayanılmaz bir hal almıştı.
"TAMAM. YİYECEĞİM."
-Aferim.
Kalktım yatağa oturup sandviçi ısırdım. Ve suyu içtim. Gitmesini bekliyordum ama hala beni izliyordu.
"Yüzümde birşey mi var?"
-Hayır kes sesini ve yemek ye. diyip odadan kapıyı çarparak çıktı. İyi de olunmuyor ya. Her ne yapsam suçmuş gibi bir yerlerine batıyor. Yemeği yiyip tepsiyi köşeye koydum. Ve kendimi yumuşak yatağa acısız ve huzurlu uykuya bıraktım.
-KALK HEMEN.
"Ne-ne oluyor?"
-KALKSANA HEMEN.
Gözlerimi açtığımda bana sinirle bağıran bir Justin vardı. Korktuğum için hemen yataktan fırladım.
-Geç kaldın Dess.
Yanağımda bir acı hissettim. Evet bana tokat atmıştı ve sızlıyordu.
"YETER ARTIK YA. HER YAPTIĞIM BOKTAN DAYAK YİYORUM YAŞAMIYIM ÖLDÜR BENİ ARTIK."
-Birinci kuralı ihlal ettin Dess.
Kolumu hızla çekerek merdivenlerden indirdi. Ah hayır lütfen bu olamaz değil mi? Beni buz gibi havada dışarıda bırakamaz. Resmen kar yağıyor. Ve beni dışarı attı. Şimdiden titremeye başladığımı hissettim.
-Biraz burda kalıp akıllan güzelim. Eğer kaçmaya kalkışırsan seni öldürürüm öldürmekle kalmam anladın sen Dess. Ihm 4 saat incecik pijamalarla soğukta kalmak dayaklarımdan daha iyi olur umarım. Üzülmeni istemem Dess(!)
Beynimde sadece o iki kelime yankılanıyordu "4 SAAT" "4 SAAT". Ben bu 4 saat içerisinde ölürdüm, ölecektim de zaten acı dolu bir ölüm beni bekliyordu. Bir saat geçtikten sonra ayaklarımım soğukta uyuştu ve artık hissetmeyip yere kapaklandım. Bu acı bana fazlaydı. ÇOK FAZLA. Kapıdan dışarı çıkan piç bana sırıtarak baktı ve:
"Bu daha yolun başı Hope. Daha yolun başı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TORTURE
Fanfiction"Ölüm ya da ölüm." Bu kelimeler aklında yankılanıyordu. Kendi kendini öldürürse acı çekip işkencelerle öldürülmekten kurtulurdu. Acısız ve huzur bir uyku istiyordu. Ancak ölürse bu olurdu. Jileti aldı ve bileğine sürttü. Akan kanlara bakarken "Umarı...