-7-

500 19 5
                                    

Sabah kalktığımda yumuşacık bir yataktaydım demek isterdim ama zeminde yatıyordum ve sırtım ağrımıştı. Hatta tutulmuş hareket etmiyordu.

Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde yerde minik bir cam parçası gördüm.

Hiçbir zaman yapmaya cesaret edemediğim şeyi şimdi yapabilir miydim? Korkmadan yani. Zaten ölecektim. Acısız bir ölüm daha iyi olabilirdi. Ölüm ya da ölüm. Sanırım bu sözün anlamını şimdi anladım.

Aniden kalkıp cam parçasına ilerledim. Bu ani hareket sırtımda sızıya sebep olmuştu. Hemen camı alıp bileğime dayadım.

Kapı açılmasıyla irkilip camı başka tarafa fırlattım. Sanırım bu işi yalnız kalınca yapacağım.

"Kalk." Dediğinde lafını ikiletmeden kalktım. Ve ona boş gözlerle bakmaya başladım.

"Aç mısın?" dedi. Çok açtım hemde çok fazla. Hayır derdim ama karnım açlıktan ağrıyordu. Acıdan açlığımı bile hissetmiyordum.

"Hıhı." dedim.

Bunu duyduğunda sırıtmaya başladı. Ah tahmin etmeliydim. Bana tabiki de yemek vermeyecekti. Her çektiğim acı karşılığında para alıyordu. Ve zaten ben acı çektikçe mutlu oluyordu.

"Güzel." dedi alayla sırıtırken. Sonra kolumdan tutup aşağı indirdi. Ve ardından yere fırlattı. Ne iyi ama (!) Karnımdaki keskin acının ne olduğunu kavramaya çalışıyordum. ki aklıma geldi. Tabi ya. Karnıma kızgın demir bastırmıştı. Muhteşem, harika (!) Delirmiş gibi hissediyorum. Sinirden delirecek gibiydim.

"Aç olmaya devam et o zaman." diyip piç gülüşünü suratına yerleştirdi. Piç Piç Piç. Tam üç kere piç.

"Bugün benim için çok güzel bi gün olucak Dess. Ama senin için aynı şeyi söyliyemem. Sayılı günlerin kaldı. Acıların hergün daha fazla katlanıcak. Daha fazla anlatarak mutsuz olmanı çok isterdim ama tek geceliğim gelicek. O yüzden sana ayıracak vaktim yok. Çürümüşsün zaten."

Evet bana kendi yaptığı yaralarla dalga geçiyordu utanmadan.

Duygusuz bir pislik olmak bunu gerektiriyor. Ondan tek kelimeyle tiksiniyorum. "Siktir git." diye tısladım. Bu cesaretin nerden geldiğini bende bilmiyorum ama laf ağızdan bir kere çıkar. Pişman mıydım? Evet. Tek bir lafla beni öldürebilecek kadar sinirliydi. Çenesi kasıldı. Bal rengi gözleri simsiyaha büründü.

Yanağımda hissettiğim tarifi olmayan acıyla gözyaşlarım istemsiz olarak kendini koyverdi.

Ve demir yanığının olduğu yarama inen tekme. Karnım cayır cayır yanıyordu.

"Eğer.bir.daha.ağzından.bana.karşı.tek.bir.küfür.çıkarsa.seni.parçalara bölerim.

Çok korktuğumu hissettim. Korkudan titredim. Bölerim dediyse bölerdi. Duygusuz ve korkusuzdu. Hiçbirşey hissetmiyordu. Herşeyi bekliyordum ondan. Ve evet altıma kaçırdım.

"Tanrım bebek misin sen? Bu altına kaçırmakta ne?" dedi. Beni anlamasını ve acımasını umarak konuştum.

"Senden korkuyorum. Tutamadığım için değil."

Pislik kahkahası kulaklarımda yankılandı.

"Senin altını temizlemeyeceğim gidip yeni giysiler giyin. Ve eğer tek geceliğimin yanında bir bok yaparsan seni öldürürüm. Kuzenim diyeceğim."

Kuzen mi? Ah doğru aslında. Onu alıp evime getirdim. Para karşılığında ona işkence ediyorum. Hatta yakında becerip öldürücem. Diyemezdi değil mi? Hiçbir şey söylemeden yukarı çıkıp iç çamaşırımı ve altımı değiştirdim. Utanmadım mı derseniz hayır tabiki. Bu çocuk benim için utanılcak kadar önemli değil hatta önemlinin ö sünün noktası kadar bile değil.

Son bir haftadır başımdan gelenleri gözden geçirdim. Sadece ekmek almak istemiştim aslında ya. Kötü birşey yapmadım. Bunları da haketmedim. Hepsi o sürtük annemin işleriydi. O olmasaydı ben bu halde olmazdım. Normal bir şekilde evde rahat ve huzurlu olurdum. Okuluma gider gelirdim. Evet tabiki okula gidiyorum. Hiç arkadaşım yok demiştim ama zaten oraya meslek sahibi olmak için gidiyorum. Okulun sürtükleri Pamela, Anna, Samanta gibi sürtüklük yapıp erkeklerin altına yatmak için değil. O sürtükler sürekli beni ezse de takmamaya çalışıyordum. Lakabım "Bakire sürtük". Tabi sadece onlar kullanıyor. Bakire olup nasıl sürtük olunuyor biri açıklayabilir mi? Kapı çarpma sesiyle kendime geldim.

Bu ses aşağıdan gelmişti. Sanırım tek gecelik diye adlandırdığı kız gelmişti. Ben bunun pek kızlarla işi olacağını sanmıyorum büyük bir kadınla bile şey yapar bu ıyyy herneyse....

Kapının açılmasıyla Justin içeri daldı. Ona ne var bakışımı attım.

"Hemen kalk aşağı in kuzeniyim iyi eğlenceler de sonra defolup odana gel seni bu gece rahat bırakacağım."

Rahat ve huzurlu kalabilmenin heyecanıyla hemen aşağı koştum.

"Meraba." dedim şirin ve sevecan bir tavırla. Kıza baktığımda soğukkanlıydı bana baktı "Selam." Dedi.

Ah sürtüklerden ne beklersin ki diye düşündüm. Justin o sırada merdivenlerden iniyordu. Elimi çabuk tutup "Ben kuzeniyim tanıştığıma memnun oldum size iyi eğlenceler." Diyip hızlıca yukarı çıktım.

Bir hafta boyunca düzgün bir uyku uyuyamamıştım. Artık zamanı gelmişti. Huzurluca yatağa attım kendimi.

Kapıdan içeri sertçe giren Bieber huzurumu bozmuştu. Bi anda kollarımı yatağa bağladı. Ayaklarımı da aynı şekilde. Bileklerim çok acıyordu. Sebebi demirle bağlamış olmasıydı. Sanki bıçak sokup sokup çıkarıyorlar gibi acıyordu. Bilerek sıkı bağlamıştı. Ben bu şekilde nasıl uyuyacağım? Ona anlamsızca baktım. Hani beni rahat bırakıcaktı? Ama sonuçta piçlere asla güvenmemeliyiz. Bende güvenmemeliydim.

"Seni rahatça bırakacağımı mı sanmıştın? Ah Tanrım ne kadar zeki ve güçlü gözüksende aptalın tekisin. Saf ve güçsüz. Seni asla rahat bırakmayacağım. Bileğindeki acıyla iyi uykular."

TORTUREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin