Bölüm 5

258 24 25
                                    

Çocuğun kim olduğu hakkında en küçük fikrim yoktu fakat çocuk yüzüme alaycı bir şekilde hala bakıyordu. Yüzüne soran gözlerle baktım en sonunda kafası basmış olacak ki konuştu.

-Ben Arda okulumun düello şampiyonu, elementin hava fakat tüm elementleri yenebilecek güçteyim ki şampiyon oldum. Şampiyon olduğu için kralım.

Kral mı? güldürmesin beni tam ağzımı açmış asıl element kralı benim diyecekken Lale abla yapmamamı söyler gibi kafasını salladı. Ben de hiç bir şey yokmuş gibi zevzeği dinlemeye başladım çocuktan hiç hoşlanmamıştım.

-Beni anlıyorsun demi bu yüzden artık dediklerimi yapmanı öneririm yoksa kafanı ezerim.

Atar yaptı ve diğerlerinin aksine baya baya uçarak uzaklaştı. Lale abla ise kafasını ne yapayım der gibi salladı. Lale ablanın odasına doğru yürümeye devam ettik fakat odama gitmek yerine ilk odasına gitmemiz gerektiğini söyledi.

-Abla nasıl izin veriyorsunuz böyle davranmasına.

-İzin vermiyoruz zaten bir şikayet geldiği zaman gerekeni yapmaya hazırız fakat kimse şikayet etmiyor. Sanırım herkesi tehdit ediyor.

-Anladım o zaman asıl kral geldiğine göre ona yol göründü değil mi ?

-Konuştuklarımızı hatırlıyorsun değil mi? Bütün güçlerini aynı anda kullanmamalısın böyle bir şeyi yaparsan herkes kral olduğunu anlayacaklardır.

-Zaten kullanmayı bilmiyorum ki.

-Nasıl bilmiyorsun? Evde yaptıkların neydi o zaman?

Bu sırada odasına gelmiştik. Kapının kilitlerini açtı bu sırada kapı deliğinden boru gibi ama bir sürüngen kadar kıvrak bir şey çıktı ve Lale ablanın gözüne yaklaştı gözüne kırmızı bir ışın göndererek aşağı yukarı hareket ettirdi. Ardından "Lale Hanım hoş geldiniz" dedi. İlginç bir teknoloji idi beğendim doğrusu. Odaya girdiğimizde ceketini çıkar tabi bende askıya astıktan sonra odaya biraz göz gezdirdim. Bir kitaplık vardı açık kahverengi bir koltuk tam masasının karşısında duruyordu masanın ön köşelerinde ise yine aynı renkten tekli sandalyeler bulunuyordu. Masanın arka tarafında ise duvardan duvara bir kitaplık vardı, büyük kalın kitaplar. Bildiğiniz klasik öğretmen odasıydı tek fark büyük bir kitaplık idi. Lale abla yerine oturdu ve bana dil dersi seçim formunu verdi ardından ders programı ıvır zıvır işler işte.

Dil dersi olarak sadece İngilizce seçmiştim sadece bu ders yeterliydi. Ders programı karışık gibiydi sabah sekil ile 10 arası dil dersleri vardı. Öğlen arası on iki ile bir arasıydı. Öğlenden sonra ise element kullanma dersleri vardı. Lale abla benim bir derse gireceğimi geri kalan elementleri ise özel ders olarak kimsenin haberi olmadan alacağımı söyledi. Gerekli belgeleri doldurduktan sonra beni odama götürdü. Odamın kapısının yan tarafında el izi vardı oraya elimi koymam gerektiğini söyledi ve gitmesini gerektiğini akşam geleceğini ve bu gün odamdan çıkmamam gerektiğini de belirtmişti.

İzin olduğu bölüme elimi dayadım. Kapı ben dokunmadan açıldı. Lale abla da olduğu gibi ses falan yoktu sadece açıldı. Odama girdim içeriye birazcık göz attım eşyalarım odama gelmişti. Oda içerisinde bir tek kişilik yatak bir ders çalışma masası ve masanın üzerinde bir bilgisayar vardı. Yatağın tam karşısındaki koltuk odaya güzel bir hava katmıştı. Yatak yanına bir komidin üzerinde lamba ve telefon mevcuttu. Orta boylarda içinde küçük iki adet çekmece bulunan bir elbise dolabı vardı. Kapıdan girince hemen sağ tarafta bir banyo ve tuvalet mevcuttu

içerisinde ise beyaz renkte iki dolap vardı tam ortalarında ise bir ayna ve lavabo mevcuttu. Odama geriye girdiğimde eşyaların renkleri ve duvarın boydan boya pencere olduğunu fark ettim. Eşyalarım genelde kahverengiydi fakat arada detay olarak beyazlar mevcuttu. Pencereye yaklaştığımda hayatımın en güzel manzarasını göreceğimi hiç ummuyordum. Tam karşımda deniz ve sahil vardı, sahilin sol tarafında ise büyük ormanlık bir alan mevcuttu, Sahilin sağ tarafında dağlık alan kalıyordu üzerindeki kırmızılık buradan belli olabilecek kadar fazlaydı. 

Sanırım ateş elementleri burada ders alıyorlardı ve şu anda orada olacaklar ki havada uçuşan ateşler fevkalade gözüküyordu. Binanın önünde haliyle kadar ise düz geniş bir alan vardı geneli toprak ve kum idi ama bir kısım da taşlarda gözle görülebiliyordu. Bu manzara karşısında saatlerce durabilirdim ama eşyalarımın yerleşmesi gerekiyordu. İstemeye istemeye odama geriye döndüm ve eşyalarımı güzelce yerleştirdim, en son kişisel bakım ürünlerimi de banyoya yerleştirdikten sonra biraz bilgisayarda takılmaya karar verdim.Birkaç saat sonra kapı çaldı hiç delikten bakmadan kapıyı açtım ve bilin bakalım kim gelmiş tabi ki Lale abla. İçeriye geçti ve bana bir kaç uyarıda bulundu klasik Lale abla işte.

-Güçlerini kimseye bahsetme sadece Hava elementini kullanabildiğini bilecekler yarın sabah bahçede tüm öğrencileri toplayacağım sende orada ol. Yarın dönemin ilk günü şimdi güzel bir uyku çek sabah yedi buçukta kahvaltını et ve sekizde bahçede ol yarın için ders planı yok öğrenciler tanışabilir yeni gelenler için geçerli tabi ki büyük sınıflar kendi gruplarında takılacaklardır.

Bende söylediklerini karşılık onay bildirdikten sonra onu uğurladım ve kendimi yatağımın üstüne attım arından tekrar kapı çaldı. Açtığımda ise orta yaşlarda bir hanım elinde servis arabası ile bekliyordu.

-Kusura bakmayın isminiz Akın olmalı beni Lale hanım gönderdi. Akşam yemeğini kaçırmışsınız bu akşam yemeğiniz. Fakat Lale hanım bir şey söylememi istedi. Bu olay sadece bu güne özel geç geldiğiniz için bundan sonra yemek saatlerini kaçırdığınız taktirde aç kalacaksınız.

Bayana teşekkür ettikten sonra masayı içeriye aldım ve o anda kurt gibi acıktığımı fark ederek direk yemeye başladım. Yemeğim bittikten sonra servis aracını kapının önüne çıkardım ve yatağımı uzandım. Düşünceler beni aldı götürdü okulumun adını hala bilmediğimi düşünürken bilgisayarın açılış ekranında çıkan yazı aklıma geldi. "Usta Elementler Okulu" Okulun adı hoşuma gitmişti gerçekten ilginç bir adı vardı. Birkaç dakika tavanı boş boş izledikten sonra aklıma gelen düşünce ile uykuya dalmışım "Bekle beni Usta Elementler Okulu kralınız geldi."

Elementler KralıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin