Yavaşça kalktı masadan. Bir an dur demek geldi içimden ama diyemedim. Çünkü gitmeyi koymuştu kafasına nereye kadar engelleyebilirdim? Konuşacaklarımı sustum bende sadece fısıltıyla karışık kendine iyi bak çıkabildi dudaklarımın arasından... Şuan düşünüyorum da neden öyle bir şey söyleme gereği duydum ki ? Kendine nasıl bakarsa baksın banane...
Yavaşça sürüdü ayaklarını beton zeminde. Kalmam için artık bir sebebim yok dedi oysa gitmemesi için ona milyonlarca neden sayabilirdim ben. Yanına, bu koskoca şehrin renklerini de alıp götürdü giderken. Artık bu koskoca şehre sığmıyor şu küçücük bedenim. Nefes alamıyorum, adım atamıyorum, yürüyemiyorum, koşamıyorum kısacası boğuluyorum. Yokluğuna alıştımda bir tek şu kalp ritimlerimi düzeltemiyorum.
Sevmiyorum artık bu şehri. İnan ki nefret ediyorum bu sokaklardan, caddelerden, parklardan, bahçelerden... Nefret ediyorum seni tanıdığım güne... Senle yollarımızı kesiştirdiği içinde lanet olsun böyle şehre... Bu şehrin her sokağında yollarım sana çıkardı önceleri. Şimdi ise evden dışarı adımımı atmıyorum el ele gezdiğimiz sokakları, parkları, kaldırımları görmeyeyim diye.
Yavaşça kalktı masadan gidiyordu işte...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlatamazsan, yazarsın...
PoetryAnlatamadığımız çok şey var. Benim, sizin, hepimizin... Çocukluğumdan beri anlatıp durduğum ama onların anlamadıkları duygular.. Anlatamadım ve anlamayacaklar.. O yüzden anlatamazsan, yazarsın dedim ve yazmaya başladım... Sizde yazın, hemen bugün, ş...