Jungkook geldiğinde yüzü fazlasıyla telaşlıydı. Gelir gelmez bizi gördü -daha doğrusu Jimin'i gördü- ve hemen yanımıza koştu. Jimin onu görünce ağlamaya başladı. Basit bir ağlama değildi bu. Bildigin ağlarken anırıyordu.
Jungkook kulağıma arabasının kapıda olduğunu fısıldadı. Ben taksiyle gelmiştim zaten. Arabası olması iyiydi. Umarım iki sarhoş arabasının içine etmezler diye düşünmeden kendimi alamadım. Ama daha sonra Jungkook'un bunu umursamayacağını bildiğimden çok da takmadım kafama. Hemen Yoongi'yi tuttum ve kolunu omzuma yerleştirdim. Jungkook'ta aynı şeyi hala hıçkıran Jimin'e yapmıştı. Beraber Kook'un arabasına doğru ilerledik.
Yoongiyle ben arka koltuğa geçmiştik. Bunu özellikle yapmıştım. Hem bana hem de Jimin'e yararı vardı. Jungkook sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı. Ben o sırada konuşmaya başladım.- Şey Jungkook seni gece gece rahatsız ettiğim için kusuruma bakma ama biliyorsun Jimi...
+ Biliyorum. Jimin'den insanlar çok haz etmiyor. Biliyorum.
Sinirli gözüküyordu. Ama bu sinir Jimin'e gibi durmuyordu. Onu taşırken sanki milyon dolarlık bir vazoyu nazikçe yerine taşır gibiydi. Ya da yeni doğmuş bir bebeği okşar gibi...
Bilemiyorum... Fazla şevkatli...Yoongi'nin evinin önüne geldiğimizde Jungkook'a bu gece Yoongi'de kalacağımı söylediğinde hiç de şaşırmış gibi durmuyordu. Neden şaşırmamıştı. Çok mu belli ediyordum.
+ Kal tabii dedi. Umarım o sana hakettigin sevgiyi gösterir. Ve umarım acı çekmezsin. Bizim gibi...
Son cümleyi o kadar buruk söylemişti ki gözlerim doldu. Neyse dedim. Teşekkürler ve iyi geceler.
Emindim ki o da Jimin 'i yalnız bırakmayacaktı. Ve Tanrı'ya onları birlikte mutlu kılması adına hayatımda kendim için bile edemeyeceğim bir içtenlikle dua ettim...************************************
Bir sonraki bölümü Jimin adına yazicam. Ve Taegi ara sıra ortaya çıkacak onları ayrıntılı yazmayacağım teseke teseke...