Kimse yerinden kıpırdamamıştı. Hala televizyona bakıyorduk.
''Peeta... Katniss'e mi âşık?'' dedi Prim şaşkınlıkla. Buna ne cevap verebilirdim ki?
Katniss'in yüzü ekrana yansıdı. Yanakları kızarmıştı. ''Yoksa Katniss'te ona mı âşık?'' dedi Prim. Prim'in bu cümlesi... Beni kahretmişti. Katniss'e dikkatlice baktım. Onu benden daha iyi kimse tanıyamazdı.
Bence Katniss daha yeni öğreniyordu. Hiçbir şeyden haberi yoktu. Annesi ve kız kardeşinden daha iyi tanıyordum onu. Yüz ifadesinden bunu anlayabiliyordum. Daha yeni öğreniyor olabilirdi ama ya o da Peeta'ya karşı bir şeyler hissediyorsa...
Duygularımı ele vermek istemiyordum. Hızla ayağa kalktım. ''Ben artık gitmeliyim… İyi geceler.'' Ne Clara'nın ne de Prim'in yüzüne bakmıştım. Hızla kapıya yöneldim.
''Gale bekle. Nereye bir anda?'' diye Prim arkamdan bağırdı ama onu duymamazlıktan geldim. Hızla evden dışarı çıktım.
Eve gitmek istemiyordum. Şu an sadece yalnız kalmak istiyordum. Ama bu halde ormana gidersem farkında olmadan kendime bir zarar verebilirdim. Bir an için Dikiş'te öylece dikildim. Ne yapacaktım? Kimseye bir şey hissettirmeden bu olayı nasıl sindirecektim?
Çayır'a gittim. Oturup bir ağacın gövdesine yaslandım. Dikiş'te ki evlerin ışıkları Çayır'ın belli bölgelerini küçük ışıklar halinde aydınlatıyordu.
Gözlerimi yumdum. Derin bir nefes aldım. Düşünmeye başladım.
Katniss'in suratını görmüştüm. Onun hiçbir şeyden haberi yoktu. Hatta sinirlenmiş gibiydi. Yanakları kızarmıştı. Ama neden? Utanç mı, sinir mi?
Yüksek ihtimalle utançtı. Ne de olsa birisi tüm Panem'in gözü önünde sana aşık olduğunu söylüyordu. Kolay bir şey olmamalıydı. Bunu düşünmek beni sinirlendirdi. Peeta, Katniss'e âşık olduğunu söylemişti. Gerçekten öyle miydi? Yoksa bu bir oyun muydu?
Capitol'lü insanlar bunu anlayamazlardı. Hatta Panem halkının neredeyse hepsi Peeta'nın, Katniss'e âşık olduğuna bir dakika içerisinde inanmıştı. Bir tek ben böyleydim galiba. Çünkü bu olay bana acı veriyordu. Beni sinirlendiriyordu.
Katniss ona âşık olduğunu söylememişti. Gözlerimi açtım. Katniss, Peeta'ya âşık olduğunu söylememişti. Bu beni rahatlatmıştı.
Artık eve dönmem gerekti. Ayağa kalktım hızla evime gittim.
Eve gider gitmez uyuyacağım bahanesiyle yatağıma gittim. Bunu kimse sorgulamadı. Yarın Katniss arenaya çıkacaktı ve bu yüzden herkes birbirinden mutsuzdu.
Bir süre sonra evdeki herkes uyudu. Ev yine sessizleşmişti.
Bu gece huzurlu bir uyku çekebileceğimi sanmıyordum. Yarın Katniss arenaya çıkacaktı. Belki de yarın orada birkaç saat içerisinde ölecekti. Katniss'e güveniyordum ama bir anlık dikkatsizlik her şeye yol açabilirdi.
Katniss kazanmazsa Peeta'nın kazanması herkes için daha iyi olurdu. Ama benim için olmazdı. Katniss gittikten sonra bir çuval unun, buğdayın ya da şekerin ne anlamı vardı ki?
Uykusuz bir gecenin ardından güneş yavaşça yüzünü gösterdi. Bugün Meydan dolu olurdu. Ne de olsa çoğu kişi Oyunlar'ı meydanda izliyordu. Hele ki ilk gün...
Hızla kalktım. Annemi ve kardeşlerimi uyandırmamaya çaba göstererek hazırlandım ama başaramamıştım.
''Gale?'' dedi annem. Tam kapıdan çıkacakken durdum. Ona döndüm.
''Fazla mı gürültü yaptım?'' dedim. Annemin yüzünde buruk bir gülümseme belirdi.
''Ben bir şey duymadım,'' dedi.
' O zaman neden kalktın?'' dedim.
Annem iç çekti. ''Doğru düzgün uyuduğum söylenemez,'' dedi. Tabi ki Katniss'in acısını bir tek ben çekmiyordum. Ailemizden bir tek Posy'nin haberi yoktu. Katniss umarım bugün bizi yanıltmazdı ve Posy'ye büyük bir yalan söylemiş olmazdık.
''Nereye bu saatte?'' dedi annem.
''Ormana. Anne buna katlanamam. Eğer Katniss, Cornicopia'da ölecekse izlemek istemiyorum,'' dedim acı dolu bir sesle. İlk defa böyleydim. Güçlü Gale yoktu şu an.
Annemin yüzü düştü. Ağzını açtı ama kelimeler ağzından dökülmedi. Öncesinden konuşmak hepimiz için daha kolaydı ama birkaç saat kala insan kafasına göre atıp tutamıyordu.
Annemle birbirimizin yüzüne baktık. İkimizinde bir şey söyleyecek gücü yoktu. Boğazıma bir yumru oturmuştu. Tek söylediğim, ''Posy'ye dikkat et,'' oldu ve evden çıktım. Posy Oyunlar'ı izlememeliydi. Özellikle bu sene izlememeliydi.
Ormana gittim. Saatler nasıl geçecekti bilmiyordum. Avlandım, ormanda yürüyüşler yaptım, tuzaklar kurdum. Ardından Katniss'le toplama sabahı buluştuğumuz yere gittim. Vadiye bakan kayamıza oturdum. Oyunlar'a az kalmıştı. İzlemeyecektim. Buna kararlıydım.
Zaman nasıl geçmişti bilmiyordum. Oyunlar başlamış olmalıydı. Şu an oturduğum yerden kalkacak gücüm yoktu. Yapışmış kalmıştım. Bunu yaparsın Katniss, yaparsın, diyordum kendi kendime. Cornicopia kavgasının üzerinden sanırım bir saat geçmişti. Ayağa kalktım. Yavaş yavaş Mıntıka'ya doğru yürümeye başladım. Çitlere geldiğimde göreceğim her şeye kendimi hazırladım. Ormandan çıktım.
İnsanları duymamaya çalışarak eve gittim. Çok merak ediyordum ama karşılığında acı bir cevap almaktan korkuyordum.
Evimin kapısına geldim, kapıyı çaldım. Annem karşımda belirdi.
Gözlerimi gözlerine diktim. Gözlerimden acıyı, merakı okuduğundan emindim. Annem gözlerini yere dikti.
'' Yoksa...'' dedim güçlükle. Ölmüş müydü? Catnip'im gitmiş miydi?
'' Evet, Gale,'' dedi annem acılı bir sesle.''Kan banyosundan sağ çıktı,'' dedi. Bu sefer sesinden sevinç vardı.
İşte buydu. Katniss kan banyosunu atlatmıştı. Eğildim hızla anneme sarıldım.
''Peeta da kurtuldu. Katniss daha birçok şeyi atlatacak Gale. Merak etme,'' dedi annem huzur veren bir sesle.
Peeta ne demişti umurumda değildi şu an. Ona sinirlenecek halim yoktu. Catnip'im yaşıyordu.
Katniss. Benim Catnip'im. Katniss benimdi. Ben yaşadığım sürece o bilsin bilmesin öyle olacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gale'in Gözünden Açlık Oyunları
FanfictionKitapları hepimiz okuduk. Ama her zaman Katniss'in ne düşündüğünü ve hisettiğini gördük. Bir de Gale'in hissetiklerini görmeliyiz bence. Onun ne zaman mutlu olduğunu, acı çektiğini, Katniss hakkındaki düşüncelerini görmek için hikayeye göz atmanız y...