Ormanda olmak bana iyi geliyordu. Evet, yine ormandaydım. Tuzaklar kurdum ve avlandım. Biraz da bir şeyler topladım. Sonra Katniss ile buluşma yerimize gittim. Katniss yokken burası bana çok büyük geliyordu. Onu çok özlüyordum. Belki o da beni özlüyordu.
Katniss yokken burada oturmak bile canımı sıkıyordu. Oysaki burası bizim mutlu olduğumuz yerdi. Mıntıka'dan, açlıktan, sefaletten ve Capitol'ün iğrenç yasalarından uzaklaşıp kendimiz olduğumuz yer...
Kendimi daha fazla güçsüz hissetmeden bir an önce gitmeliydim. Ormandan çıktım. Hava yavaş yavaş kararıyordu. Hob'a gittim. Topladıklarımı takas ettim. Sonra Yağlı Sae'nin tezgâhına gittim.
''Sen buraya gelir miydin?'' dedi Yağlı Sae bana takılarak. Oyunlar'ın başından beri Hob'daki dostlarıma gelemediğim doğruydu. Alınmışlar mıydı yoksa?
Gülümsedim. ''Fırsatım olmuyor.''
''İnanalım mı buna?'' dedi Darius. Geldiğini fark etmemiştim.
''Senin tercihin,'' dedim. Küçük bir kahkaha attı. Darius böyleydi işte. Her şeye güler ve ortamı yumuşatırdı.
''Bu sene bir galibimiz olacak mı, ne dersin?'' dedi Dairus. Ne diyebilirdim ki? Her gün kendimi buna inandırıyordum. Herkesi de buna inandırmıştım.
''Neden olmasın?'' dedim ve tezgâhtan ayrıldım. Hob'un çıkışına ulaştığımda Darius'un sesini duydum. ''Bence de,'' diye bağırdı ve yine kahkahası duyuldu. Bunun üzerine kendime hakim olamayarak gülümsedim.
Evime uğradıktan sonra Katniss'in evine gittim. Dün onların yanına hiç gitmemiştim. Onları ihmal ettiğimi düşünmelerini istemiyordum.
Avladıklarımı ve topladıklarımı mutfak tezgâhına bıraktım. Sonra Prim'in yanına oturdum. Kedisi kucağındaydı, onu seviyordu.
''Sabahtan beri izlemiyorum. Neler oldu?'' diye sordum. Prim bana baktı. Sonra kediyi yavaşça kucağından indirdi.
''Katniss ve Rue Kariyerlerin kampını yok ettiler,'' dedi. Yok mu ettiler? Bunu nasıl başarmış olabilirlerdi ki?
Prim anlatınca çok şaşırdım. Katniss mayınları patlatmıştı. Yani kısacası Kariyerler kendi kazdıkları kuyuya düşmüşlerdi. Prim tam emin olamasa da galiba Katniss'in kulağı yaralıydı. O patlamada bunun olması çok normaldi.
Birlikte bir şeyler yedik. Katniss bugün Kariyerler'in kampına çok yakın bir yerde sabahlayacaktı. Bir süre sonra eve gitmek için ayaklandım.
Prim, ''Gale, fırıncıya hem teşekkür etmek hem de sepetini ona geri vermek istiyorum,'' dedi. ''Yarın benimle gelir misin?'' Aslında fırıncıyla yüz yüze gelmek istemiyordum. Onun oğlu yaralıydı. Katniss'i korumak isterken yaralanmıştı. Ama Prim'e hayır diyemezdim.
''Tabi ki,'' dedim ve eve gittim.
Ertesi sabah erkenden Prim ile birlikte fırına gittik. Fırıncı bizi görünce şaşırdı. Neyse ki karısı ortalıklarda yoktu. Prim tezgâha yaklaştı ve hemen lafa girdi. ''Getirdiğiniz şeyler için çok teşekkürler. Size minnettarız,'' dedi ve sepeti fırıncıya verdi.
Peeta'nın babası gülümsedi. ''Ablana söz vermiştim.'' Prim bana döndü, işi tamamdı. Fırıncıya başımla selam verdim. Prim kapıdan çıktı ben de tam çıkacakken fırıncının sesi beni durdurdu. ''Ablası çok yakında dönecek biliyorsun dimi?''
Ne diyeceğimi bilemedim. Çünkü Katniss döndüğü takdirde Peeta mutlaka ölmüş olacaktı. Sadece hafifçe başımı salladım ve çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gale'in Gözünden Açlık Oyunları
Fiksi PenggemarKitapları hepimiz okuduk. Ama her zaman Katniss'in ne düşündüğünü ve hisettiğini gördük. Bir de Gale'in hissetiklerini görmeliyiz bence. Onun ne zaman mutlu olduğunu, acı çektiğini, Katniss hakkındaki düşüncelerini görmek için hikayeye göz atmanız y...