Ailemle akşam yemeği yedim. Posy'nin uykusu gelince onu yatağına götürdüm uyuyana kadar yanında oturdum. Sonra da Clara ve Prim'in yanına gittim.
Onlara, ''Mıntıkadaki insanlar Katniss ve Peeta için para topluyorlar,'' dediğimde bu geceyi meydanda geçirmeye karar verdiler. Elbette bende onları yalnız bırakmayacaktım.
Meydan kalabalıktı. Ama Clara’yı, Prim’i ve beni görenler hemen yol açıyor, onların omuzlarına sıvazlayıp, gülerek iyi şeyler söylüyorlardı.
İnsanlar Clara'ya, Prim'e ve bana çok iyi davranıyorlardı. Yağlı Sae, beni gördü yanıma geldi.
''Demek buradasın,'' dedi.
'Evet, bir sakıncası yok dimi?'' dedim.
''İnsanların, Oyunlar yerine Katnisss Everdeen'in yakışıklı kuzenin izlemesini saymazsak yok,'' dedi.
''O zaman bir sakıncası yokmuş,'' dedim. İkimizde güldük. Hob'daki arkadaşlarımızı, Katniss ile ben çok seviyorduk. Onlarda bizi seviyordu. Para toplamalarından açıkça anlaşılıyordu.
Sonra birinin bana baktığını hissettim. Madge.
Onu fark ettiğimde yanıma yaklaştı. Onu burada görmeyi beklemiyordum. Evlerinde eminim en az üç tane televizyon vardı.
''Merhaba,'' dedi.
''Merhaba,'' dedim şaşkınlıkla. ''Seni burada görmeyi beklemezdim.''
''Yalnızlıktan sıkıldım,'' dedi. ''Ev, çok sessiz.''
''Baban, aramıza karışmana nasıl izin verdi?''
Gözlerini devirdi. ''Bak, Gale. Ben senin düşündüğün gibi bir insan değilim. Zenginlik, büyük ev, yiyecekler umurumda değil. Beni Capitol züppeleriyle karıştırma.'' Sesini alçalttı ve başını bana yaklaştırdı. ''Elimde olsa, onları yok edebilecek olsam, bir saniye bile durmazdım. Onlardan en az sizin kadar nefret ediyorum.''
Sonra tekrar başını çekti ve normal sesiyle, ''Babamın, pek umurunda olduğumu sanmıyorum,'' dedi. Bunu söylerken gözlerine dolan yaşları fark etmemek imkânsızdı. Ama sorup onu daha fazla üzmek istemedim.
İnsanlar bizimle hem iyi dileklerini hem de yiyeceklerini paylaşıyordu. Nihayet ziyafet saati geldi. Mıntıkalılar tezahüratlar yapıp, ortamı iyice coşturuyorlardı. Ama ben öyle bir insan değildim. Sadece dev ekranı izliyordum. Sadece Katniss iyi olsun istiyordum.
Katniss, mağarayı terk etti. Cornucopia'ya gelmişti. 5. Mıntıka'da ki kız Cornucopia'nın içine saklanmıştı. Çok zekiydi.
2. Mıntıka haraçlarından biri etrafı kolaçan ediyordu, diğeri ise saldırıya hazırlanıyordu. 11. Mıntıka'nın haracı da her an saldırıya hazır bir şekilde tetikte bekliyordu.
Yer yarıldı ve içinden üzerinde çantalar olan bir masa çıktı. Katniss, tam koşuyordu ki durdu. 5. Mıntıka'da ki kız çantasını alıp kaçtı. Katniss koştu ve adının Clove olduğunu öğrendiğim kızın bıçağından son anda kurtuldu. Hızla çantayı aldı. Meydandaki herkes nefesini tutmuş izliyordu. Katniss, tam nişan alırken ikinci bıçak sağ kaşına denk geldi. Yüzü kan içinde kalmıştı. Titrediğimi hissettim. Prim, yanımda kıpırdamadan duruyordu. Clove, omuzlarına bastırarak onu yere çiviledi.
Clove, onunla sinsice konuştu. Katniss'in şansı yoktu. Buraya kadardı. Rue, hakkında konuştu. Sonra Katniss'in dudağına doğru bıçağı getirdi. Prim başını omzuma gömdü. Tam dudağında ki ilk yarık açıldığı anda 11. Mıntıkada ki çocuk Clove'u Katniss'in üzerinden aldı. Herkes şaşkınlıkla ekrana bakıyordu.
Adının Thresh olduğunu öğrendiğim çocuk Clove'u öldürecekti bundan emindim. Sonra da Katniss'i. Ekrana bakmadım. Başımı çevirdim.
Ama olmadı. Katniss'i bağışladı. Rue için. Bu Oyunlar tarihinde ilk defa oluyordu.
Katniss hemen kaçtı. Mağaraya gelip şırıngayı Peeta'nın koluna sapladı. Sonra da bayıldı. Kaşından çok fazla kan akıyordu. Mıntıkalılar yine bağırmaya başladılar. Prim'e sarıldım. Eğer Peeta kısa süre içerisinde uyanmazsa Katniss kan kaybından ölecekti.
Meydandaki insanlar dağılıyordu. Clara ve Prim'e eve kadar eşlik etmeyi teklif ettim. Gerek olmadığını söyleyip onlarda meydandan ayrıldılar.
Madge'i gördüm. Pek iyi gözükmüyordu. Başını ellerinin arasına almıştı. Koluna dokundum. İrkildi. Sonra bana baktı.
''İyi misin?'' dedim.
''Benim… Biraz başım dönüyor,'' dedi. Eminim daha önce hiç bu kadar uyanık kalmamıştı. Pekâlâ, onu böyle yalnız bırakamazdım.
''Hadi gel,'' dedim. ''Seni eve götüreyim.''
Şaşkınlıkla bana baktı. Sonra kendini toparlayıp. ''Te… Teşekkürler,'' dedi. ''Gerek yok.''
''İyi değilsin,'' dedim. ''Hadi.''
Onu evinin arka kapısına götürdüm. İçeri girdi.
''Teşekkür ederim, Gale.''
''İyisin değil mi?''
''Evet,'' dedi. Sonra bana bir adım yaklaştı. Fısıltıyla, ''Kuzen demek öyle mi? Siz kuzen değilsiniz. Hatta... Sen Katniss'e âşıksın.''
Geri çekilip, inanamayarak ona baktım. ''Madge,'' dedim uyarıcı bir sesle. ''Saçmalama.''
O da geri çekildi. ''Sorun yok, Gale. Sizi ele verecek değilim. Lütfen artık benim gerçek halimi tanı. Lütfen. Ben size zarar verecek bir şey yapmam.''
Benim Katniss'e âşık olduğumu düşünüyordu. Gerçekten o kadar belli ediyor muydum? İmkânsız. Benim yüzümden insanlar duygularımı okuyamazdı. Belki Katniss hariç.
Madge böyle bir şey düşünüp, sır olarak saklıyorsa gerçekten iyiliğimizi istiyor olmalıydı. Sanırım o, hep dediği gibi zengin züppelerden değildi. Ona haksızlık etmiştim.
Derin bir nefes aldım. ''Madge, ben sana böyle davrandığım için üzgünüm. Belki de başından beri haklıydın,'' dedim. Duraksadım. ''Düşündüm de en azından iki arkadaş gibi olabiliriz.''
Gözleri adeta parladı. ''Nihayet gerçeği gördüğün için o kadar mutluyum ki,'' dedi gözleri yaşarmıştı. ''Arkadaş demek öyle mi?'' Artık gözlerinden yaşlar dökülüyordu. Ağlamasına sebep olan hiçbir şey yapmamıştım. Neden ağlıyordu o zaman? Hiç beklemediğim bir anda bana sarıldı. ''Evet, tabi. Arkadaş olabiliriz.''
Sonra geri çekildi. Bana suçlayıcı gözlerle baktı. ''Peki, arkadaşım. Sonra görüşürüz,'' dedi ve kapıyı kapattı.
Artık emindim. Bunu kabullenmek istemesem de, Madge bana âşıktı.
Öncelikle Özge'den çok özür diliyorum :D Evet, bu bölümü 2 ay önce yazmalıydım. Özgem bu bölüm sana ;) <3
Umarım beğenmişsinizdir :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gale'in Gözünden Açlık Oyunları
FanfictionKitapları hepimiz okuduk. Ama her zaman Katniss'in ne düşündüğünü ve hisettiğini gördük. Bir de Gale'in hissetiklerini görmeliyiz bence. Onun ne zaman mutlu olduğunu, acı çektiğini, Katniss hakkındaki düşüncelerini görmek için hikayeye göz atmanız y...