“ Kris’e söyleyeyim de seni bir doktora götürsün. “
“ Ha ! “ dedim anlamamış bir şekilde. Chanyeol cevap vermek yerine arkasını dönerek çocuğun yanına yürüdü inanamıyormuş gibi başını iki yana sallayarak. Arkamda ki kaçık düştüğü yerden kalkıp karnını tutarak yanıma geldi ve beni şoke edecek o cümleyi söyledi.
“ Defterin kurallarını okumadığın belli , bücür. Senden başkası göremez beni “
“ Ne? Bunu bana şimdi mi söylüyorsun? “ dedim kaçığa kızarak. Chanyeol – sinirinden güldüğü çok açıktı – sırıtarak bana baktı tekrardan.
“ Haklısın. Daha önce söylemem lazımdı bunu. Aishh! Aptal. “
“ Ha-hayır. Hayır ben sana dem – “ Cümlemi tamamlayamadan Chanyeol çoktan kütüphaneden çıkmıştı bile yanında getirdiği çocukla beraber. Omuzlarımı düşürerek az önceki oturduğum masaya gidip tekrar oturdum depresif bir şekilde. Kafamı yüzlerce kez duvarlara vurmak istiyordum.
“ Onun , senin için önemli biri olduğunu hissediyorum. “ dedi , bu sefer ciddi bir şekilde yanımda dizlerinin üzerinde çökerken. Başımı kaldırıp ona baktım.
“ Yani sen gerçekten de meleksin ha ! “ Aslında soru mu sordum kendim de bilmiyordum. Sonuçta Chanyeol'un onu göremediğini anlamıştım. Yani, insan olamazdı değil mi?
“ Tabi ki “ diyerek ayağa kalktı az önceki neşesini tekrar takınarak. Hızla yerimden kalkıp elime aldığım defterle kafasına geçirdim sinirden .
“ Neden bunu en başında söylemedin ? “ Elindeki – tam olarak neresinden çıkardığını anlamadığım – lolipopu ağzına tıkıştırdı hızla.
“ Hiç sormadın ki “ dedi rahat bir şekilde yere bağdaş kurarak otururken.
“ Hiç sormadım mı ? Sormam mı gerekiyordu “ Bu rahat tavırlarından iyice sinirlenmeye başlamıştım. Onun yüzünden Chanyeol'dan deli damgası yemiştim ki bir o kalmıştı zaten. “ Senin bu defterin sahibi olarak birkaç şeyi – özellikle bunun gibi önemli olanları – söylemen gerekiyor. “ Ağzını şapırdatarak yediği şekeri yavaşça çıkararak kendini geriye doğru başka bir masanın bacağına yasladı.
“ Defterin sahibi sensin artık. Sana hiçbir şey söylemek zorunda değilim. İstersem konuşurum , istersem susarım.“ Ona sinirle bakmaya devam ederken kütüphanenin kapısı tekrardan açılınca hızla arkamı döndüm bir umutla Chanyeol'un gelmiş olabileceğini düşünerek. Ama bu sefer gelen Lay'di.
“ Burada ne yapıyorsun ? dedi her zamanki tatlılığı ile kütüphanede göz gezdirirken “ Tek başına. “ demeyi de unutmadı kimse olmadığını görünce . Gözüm meleğe kaydıktan sonra sorusuna cevap vermek için tekrar ona döndüm.
“ Hiçbir şey. Sadece sessiz. “
“ Hadi gidelim, derse geç kalacağız yoksa. “ Lay, hızla koluma yapışarak beni çıkardı kütüphaneden. Kapıdan çıkmadan son kez arkama baktığımda meleğin çoktan ortadan kaybolduğunu gördüğümde yüzümde bir tebessüm oluştu anlamadığım bir şekilde. Sınıfa girip sıramıza oturduğumuzda öğretmen Bay Kwon’da derse başlamak için sınıfa girmişti bile. Elimdeki defteri çantamın en arkalarına sakladıktan sonra birde sıranın altına iyice yerleştirdim. Bir süre sonra dersten sıkılarak başımı masaya koydum. Chanyeol'un bana aptal deyişini uzun bir süre unutacağımı da sanmıyordum üstelik. Kulağıma dolan ağız şapırtı sı sesleri ile başımı hızla kaldırdım. Başımı kaldırmamla karşımda meleği görmem bir olmuştu. Kokarak yerimden sıçrarken bağırmamak için ağzımı kapattım hemen. Lay derse o kadar yoğunlaşmıştı ki beni fark etmemişti bile. Cebinden bir şekerleme daha çıkarıp ağzına tıktı hızla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Luhan'ın Büyülü Defteri (✓)
FanfictionJapon animesi " Desu Notu ( Death Note ) " ' dan alıntıdır . İçeriği benzememekle birlikte aynı olan tek tarafı sadece defterdir. Karakterler , konu ve birçok şey daha değişiktir .