Sonunda otele ulaştığımızda öğretmenlerden biri olan Bay Shin erkekle ve kızların – tabi ki de – ayrı odalarda kalacağını söyledi. Her 4 kişiye bir anahtar verip iyice dinlenmemizi ve 3 saat sonra akşam yemeğine otelin yemekhanesine inmemizi söyledi.
Hiçbir arkadaşım ve tanıdığım olmadığı açıkcası kendimi oldukça rahatsız ve de yalnız hissediyordum. Kris de yalnız bırakmıştı beni. Beni düşündüğü yoktu ki. Ona da kızgındım, tıpkı Sehun'a olduğum gibi. Nihayet odaya geldiğimizde camın kenarında ki yatağa kendimi atacaktım ki Jungmo hızla önüme geçerek benden önce attı kendini yatağa. Sinirimi birinden çıkarmam gerekiyordu ama umarım o sen olmazsın. Umursamamaya çalışarak bende kapıya yakın olan yatağa oturdum.
Lay ! Lay'i aramayı unuttum. Hastaydı, eğer aramazsam gerçekten bana çok kırılırdı.
Pantolonumun cebinden telefonumu çıkarıp hızla Lay'i aradım fakat telefonu kapalıydı. Belki de rahatsız edilmek istemiyordu. En iyisi mesaj çekmek.
~ Lay – ah, benim tatlı arkadaşım hasta olmuş diye duydum. Ben Jinan’dan dönene kadar iyileş ve gücünü kazan. Geldikten sonra seninle bütün kütüphaneleri gezeceğim. kekekek ^___^ ~
Telefonumun kapağını yavaşça kapatarak şişirdiğim yanaklarımdaki havayı sıkıntıyla dışarı üfledim. Bu tatil benim için çok sıkıcı geçeceğe benziyor.
“ Sehun, beni kandırdın değil mi? Hani gelecektin! “ dedim kaşlarımı çatarak.
“ Sen kimle konuşuyorsun? “ Yanımdaki yatakta uzanmış televizyona boş boş bakan Jungmo'ydu bu.
“ Hiç. Sadece kendi kendime konuşuyordum. “ Ne diye bir açıklama yapıyorsam.
“ Deli olduğun belliydi zaten. “ dedi ukala bir tavırla, ellerini cebine atıp bakışlarını bana çevirdi.
“ Deli mi? Yaa ~ benimle düzgün konuş. “ diye uyardım onu. Zaten yeterince sinirliydim, şuan üzerime gelirse onun için gerçekten kötü şeyler olabilirdi.
“ Hah! Konuşmazsam ne olur? Beni döver misin? “ Yaslandığı yataktan hızla kalkıp tam burnumun dibine gelene kadar üzerime yürüdü. Bu beni biraz korkutmuş olsa da çaktırmadım. Benim cevap vermediğimi görünce alayla gülümseyerek tekrardan konuşmaya başladı.
“ Bu aralar seni Chanyeol'un yanında pek sık göremedik. Artık sınıfa gelip onu rahatsız etmekten vaz mı geçtin yoksa? Eh, senin gibi birine bakmayacağını sonunda anlamış olmalısın. “
“ Sana ne demeli. Seri nuna seninle ilgilenmiyor ama sen hala onun içine girecekmiş gibi duruyorsun. “ Yatakta dizlerimin üzerinde kalkıp onunla aynı boya gelmeye çalışsam da yinede küçük kalmıştım. Kollarımı birbirine dolayıp hafiften de başımı kaldırdım onu net görebilmek için. Jungmo, oldukça sinirli görünüyordu. Demek ki damarına basmıştım. İyi mi yapmıştım?
“ Sen, Sen.. Sen ona nasıl nuna dersin? “
“ Neden demeyeyim? Açıkcası otobüste benimle ilgileniyor gibi duruyordu. “ Bunu kendi kendime söylemiştim emin olmak için. Onlar gerçekten sevgili değil miydi yoksa ? Chanyeol neden yalan söyledi bana o zaman. Gözlerimi yeniden Jungmo'ya çevirdiğimde bana her an saldıracakmış gibi duruyordu. Korkarak hafiften geri geri kaçmaya başladım.
“ Sen.. Bana bak ufaklık, çok oldun sen. Fişini çekme vakti geldi galiba. “ Biranda üzerime atlayıp yakama yapışınca bağırdım. Benim çığlığıma diğer tanımadığım 2 çocukta koşarak geldiler. Yakamı Jungmo'nun elinden kurtarmaya çalışsalarda yapamadılar.
“ Yaa ~ Sen nasıl Ahn Seri'ye nuna dersin. “ Sinirden artık çıldırmış gibiydi. Kafam elinde kalacak diye korktuğumdan ellerimi yüzüne doğru sallamaya başladım. Sonunda bir yumruğum isabet ettiğinde beni hızla yataktan aşağıya itti. Başımı kaldırıp ona baktığımda burnunu tuttuğunu gördüm. Yumruğum burnuna mı isabet etmişti? Kalbim deli gibi çarpmaya başlarken düştüğüm yerden hızla kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Luhan'ın Büyülü Defteri (✓)
FanfictionJapon animesi " Desu Notu ( Death Note ) " ' dan alıntıdır . İçeriği benzememekle birlikte aynı olan tek tarafı sadece defterdir. Karakterler , konu ve birçok şey daha değişiktir .