“ Ne yapıyorsunuz sokağın ortasında? “ dedi Chanyeol kızgınlıkla bir bana bir Sehun'a bakarken.
Sehun'u görebiliyordu, yeniden!
“ Beni.. Nasıl.. Beni.. “ Sehun şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemedi. Ağzı açık kalmıştı aynı benim gibi. Sehun'a biraz daha yaklaşıp “ Ona görünüyor musun? “ diye sordum fakat aynı yüz ifadesiyle Chanyeol'a bakmaya devam ederken başını hayır anlamında salladı. Chanyeol, Sehun'u baştan aşağıya süzdükten sonra yüzünü buruşturdu.
“ Lay bunu yolladı sana. “ diyerek yüzüme doğru bir defter fırlattı. Matematik defterimdi. Sehun ve bana son kez baktıktan sonra geldiği yoldan geri dönerek yavaş yavaş yürümeye devam etti .
“ O, seni, nasıl? “ derken Sehun da “ O, beni, nasıl? “ diyordu. Başımızı çevirip birbirimize baktığımızda nasıl olduğunu anlamak biraz daha kolaylaşmıştı.“ Defter “ dedik ikimizde aynı anda.“ Deftere dokunmuş olmalı. Bu yüzden beni görebiliyor. “ dedi Sehun hızlı hızlı soluk alıp verirken.
“ Evet sorumsuzum biliyorum, bunu yüzüme söylemene gerek yok. “ dedim Sehun'a, otobüs durağındaki banka oturduğumuzda. Bir saniye olsun bile gözlerini ayırmamıştı benden. Bundan oldukça rahatsız olmuştum. " Bunu tekrarlamana gerek yok."
“ Böyle bir şey söylemedim sana. “ dedi yüzündeki şaşkınlık ifadesiyle. Evet söylememişti ama az önceki bakışları her şeyi özetliyordu ki zaten. “ Bir tarafından laf uydurma. Benim ağzımdan öyle bir şey çıkmadı. “
“ Ama bakışların her şeyi anlatıyor. “ dedim düşüncemi dile getirerek. Kaşlarımı çatarak hızla çevirdim başımı başka bir tarafa. Gözlerini hala üzerimde hissediyordum. Kalkıp gitmeyi düşünürken otobüsün geldiğini görünce Sehun'u orada bırakarak otobüse bindim. Koltuklardan birine otururken camdan son kez ona baktım. Oturduğu yerden kalkmış hala bana bakmaya devam ediyordu. Sonunda başını tekrardan iki yana sallayarak ortadan kayboldu .
# ~ # ~ # ~ # ~
“ Ben geldim. “ diyerek girdim kapıdan. Ayağımdakileri çıkarıp terliklerimi giydikten sonra önümdeki merdivenleri hızla atladım ve mutfağa doğru koştum. Yemek kokuları kapının dışından bile geliyordu insanın burnuna. Annem benim geldiğimi görünce gülümseyerek elindeki kaşığı bıraktı.
“ Bende sizin gelmenizi bekliyordum. Çok acil bir işim çıktı , hemen gitmem gerek. Büyükbabanızı doyurmayı unutmayın, okkay? “ dedi gülümseyerek. Fakat birkaç saniye sonra arkama baktıktan sonra yüzündeki gülümseme yok oldu.
“ Kris yine mi gelmedi? “ dedi ellerini beline koyarak. Annem onun geç gelmesinden dolayı oldukça rahatsızdı. Birde çalıştığı yerde içkilerin ve sigaraların havalarda uçuştuğunu görse ne yapardı kim bilir. Dudaklarımı kemirmekle meşgulken annemin benden bir cevap beklediğini gördüm.
“ Bir işim var dedi, bir saate kadar döner herhalde. “ Omuz silktim umursamıyormuş gibi görünmek için. Fakat bende de o endişe vardı her zaman .
“ Ben çıkıyorum şimdi . Kris gelince yemek yersiniz . “ diyerek hızla çıktı mutfaktan . Kapının kapanışını duyduğumda ceketimin cebinden telefonumu çıkarıp Kris’e bir mesaj çektim annemin kızgınlığını anlatacak cümlelerle . Mesajı çektikten sonra hızla üzerimi değiştirmek için odama çıktım .
“ Kris gelmedi mi hala ! “ dedi büyükbabam kızgın bir sesle merdivenlerden inerken. Uzandığım koltuktan hızla kalktım ve tekli koltuklardan birine attım kendimi .
“ Gelmedi ama birazdan gelir . Bekleyelim biz . “ dedim büyükbabamın sabırsızlığını yatıştırmak için . Ama bu pek mümkün görünmüyordu . Neredeyse 4 saat olmuştu saat gece yarısına geliyordu ama biz hala Kris’i bekleyip yemeğimizi yememiştik .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Luhan'ın Büyülü Defteri (✓)
FanfictionJapon animesi " Desu Notu ( Death Note ) " ' dan alıntıdır . İçeriği benzememekle birlikte aynı olan tek tarafı sadece defterdir. Karakterler , konu ve birçok şey daha değişiktir .