-Harika! Gerçekten harika! Aha, otur burda işte, otur otur, evet. Hiçbir şey yapma tamam mı?
Ben bunları derken Burçak bana 'Eyvah eyvah, bu kız iyice delirdi. N'apsam acaba, psikoloğa mı götürsem koşarak?' bakışları atıyordu. Ben kendi cümlemi söylerken kulaklarım kızarmıştı. Çok fena sinirlenince böyle olurdum. Kulaklarım yanardı, ateş gibi olurdu. Dişlerimi kırmaya ant içmişim gibi konuşmuştum. Her ne kadar sakin konuşmaya çalışmış olsam da bu benim için artık zor bir hâle geliyordu.
-Oldu! Vallahi Billahi oldu! Büşra çalıştı araba!
-Sür sür sür çabuk!
Bir anda mutlu olmuştuk. Arabayı nereye sürdüğü konusunda fikri yoktu. Ama sorun daha da büyümüştü: Ağacın zift eli bize büyük bir hızla yaklaşıyordu. İçimizden tüm bildiğimiz duaları okuduk. Camdan baktığımdaysa, ağacın bir süre sonra elinin kaskatı kaldığını, hiçbir yerinin hareket edemediğini ve de eski hâline döndüğünü gördüm. "Allah'ım sana bin şükür!" deyip Burçak'a bunu haber verdim.İleride bir kulübe vardı. Ona doğru yaklaştıkça içimizde o kulübenin etrafına kamp yapmak gibi tuhaf bir his kaplamıştı. Ama kötü bir his...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYDINLIK BİR GECE?
Horror+13 YAŞ! !GECE VAKTİ OKUYUN MÜMKÜNSE Öncelikle, bu kitabı okuyacak riski göze almaya var mısın? Varsan eğer, seni ayakta alkışlıyorum, Vallahi bravo :D Bu hikâyemde İnşallah, korkunç yazmayı becerebilirsem korkunç yazacağım. Şimdiden...