Ayı uyuklamaya başlayınca o kişinin siyah kapşonunu başına geçirirken, etrafa işkillenerek baktığını farkettik. Daha sonra çalıların yanına kurduğumuz çadırı farketti. Bize doğru gelirken ayıyı uyandırmamaya çalışıyordu. Yanımıza gelince çadırın kapısını açmamızı işaret etti. E tabi bizde hafif aralık bıraktık kapıyı. Konuşmaya önce o başladı:
-O felâketten nasıl kurtuldunuz?! Ağaçtan nasıl kaçtınız?! Bu, bu imkânsız ama!!!, dedi tok ve Star Wars filminden zıplamış gibi olan kalın bir sesle.
-Ha?! S-sen n-nerden biliyosun bunu?!!
-Evet, ikizim doğru söylüyo! Nerden biliyorsun her şeyi?!
Sesini normale döndürerek:
-Boşverin sonra anlatırım. Bu arada, benim adım Anıl. Ya sizin adlarınız?
Açıkçası Anıl'a pek güvenemiyoruz. Yeni gördük birbirimizi. Ama yinede isimlerimizi söyleme kararına vardık:
-Benim adım Büşra, bu da ikizim Burçak.
-Tanıştığıma memnun oldum Büşra ve Burçak.
-Bizde öyle..
-Kulübeme geçin.***
Koltuk olarak sedirler vardı. Burçak'la benim en sevdiğimiz şeylerden bir tanesiydi.
-Eee, artık anlatacak mısın bizim başımıza gelen bu felâketin sorumlusunu ve senin nasıl bildiğini, diye şüpheli ve güçlü bir ses tonla sordu Burçak. Gece gece de sorması biraz garip olmuştu açıkçası. Çünkü başımıza ne geldiyse hep gece gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYDINLIK BİR GECE?
Horror+13 YAŞ! !GECE VAKTİ OKUYUN MÜMKÜNSE Öncelikle, bu kitabı okuyacak riski göze almaya var mısın? Varsan eğer, seni ayakta alkışlıyorum, Vallahi bravo :D Bu hikâyemde İnşallah, korkunç yazmayı becerebilirsem korkunç yazacağım. Şimdiden...