2. BÖLÜM

15 2 0
                                    

       Tam kamp yapmış ve çadırın içine girecekken 'ssssss' diye bir ses işittik. Arkamızda bu sesi çıkarabilen sadece bir yılan olmalı, değil mi? Evet, bir yılandı. "Su içelim, su içene yılan bile dokunmazmış çünkü." dedi Burçak, ve su içtik. Hayvan sürünmesini durdurdu, sadece bize aval aval bakıyor. Suyu bıraktık, iki rekât şükür namazı kıldık. Yılan sanırım bir başka varlığa haber salıyor durumda olabilirdi. Veteriner olma yolundaydık, bu konuda bir sürü araştırma yapmıştık ve okulda gördüklerimizden dolayı da hayvanların ve varlıkların dilinden iyi anlıyoruz.

   Hemen çadırın içine girdik. Çadırın fermuarını kapattık. Burçak tir tir titriyordu. Bense etrafıma bakınmaktayım. Her neyse, çok uykumuz geldi.
                  
                             *Uyudular...*
                       
 
    -Büşra niye kıpraşıyorsun ya. Uyuyoruz burada.
-Çevremizde gözü dönmüş zürafalar var da o yüzden kıpraşıyorum. Tövbe tövbee. Ayı var.
-Ne ayısı ya ne saçmalamaktasın yine sen? Dağ başı mı burası?
-Dağ başı değil ama orman girişi. AYI VAR DİYORUM AYI AYII!
-Üff rüya görüyorsundur yine sen. Aahh! Niye çimdikledin beni?
-Şu şeffaf plastik çadır camından dışarıya bak diye.
-Huff tamam tamam bakıcam. H-harbiden ayı var lan! N-ne yapacağız şimdi biz yağğ?!

       

          
             

AYDINLIK BİR GECE?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin