Daha önce hiç kitap okumadığımı öğrenince çok şaşırmıştın.
Okumayı biliyordum elbet, dokuz yaşındaydım o zamanlar.
Ama yine de, hiç kitap okumamıştım."Bu benim en sevdiğim kitaplardan." salondaki kitaplıktan çektiğin bir kitabı bana göstermiştin. "Eğlenceli bir kitap. Bir şövalye ve bir prensesi anlatıyor."
Sen öyle diyince yüzümü buruşturmuştum.
"Hemen öyle buruşturma yüzünü Chara. Bu bir aşk hikayesi değil!" demiştin kitabı hafifçe sallayarak.
Tanrı biliyor, ikimizde romantizmden hiç hoşlanmıyorduk.
Film gecelerimizde annen romantik komedi bir film seçtiğinde ikimizde çabucak uykuya dalıyorduk.
Çünkü aşk çok klişe ve büyüklere göre olan bir duyguydu bizim için.
Ve bana sorarsan, oldukça da gereksizdi.
Aşık olmak büyük aptallık olmalıydı.Bazen Toriel ve Asgore'u mutfağa girdiğimizde birbirlerinden öpücükler çalarken yakalardık. Bazen de yemek masasındayken bizi umursamadan flörtleşirlerdi.
Senin onların yerine utanıp onları durdurma çaban çok komikti.
Bense parmağımı ağzıma götürüp kusuyormuş gibi yapardım. Sende bu harekete çok gülerdin."O zaman okurum belki." dedim uzattığın kitabı elime alıp. "Ne anlatıyor?"
"Çocukluk arkadaşı olan iki çocuğun maceralarını. Kız olan prenses olduğu için ailesi artık maceralara çıkmasına izin vermiyor ama şövalye en yakın arkadaşını kaçırıp onunla beraber dünyaya gezmeye başlıyor ve kötüleri yeniyorlar!" diyerek heyecanla anlattın.
"Biraz saçmaymış."
"Hayır değil! Tıpkı biz gibi Chara!"
"Bizim gibi mi?"
"Sen prensessin ve ben de şövalyeyim. En iyi arkadaşlarız ve sen yeraltına düştüğünde seni sıkıcı hayatından kurtarmış oldum! Şimdi sen ve ben binlerce maceraya atılıp kötüleri yeneceğiz!"Söylediğin sözler benim için kıymetliydi.
Sizinle yaşamaya başlayalı bir yıl oluyordu. Bana en iyi arkadaşım demiştin.
İstersen inanma, ama bu benim için önemliydi.Yeryüzündeki kötüleri görsem bu kadar istekli olmazdın onları yenmeye. Ama sana onları anlatmaya niyetim yoktu şimdilik. Sen sulugözün tekiydin Asriel. Ve ağlaman beni de etkiliyordu.
"Bir hatan var." dedim seni uyuz etmek için. "Burada şövalye ben oluyorum. Çünkü sen zaten prenssin. Prens Asriel."
Kaşların çatıldı. Nedense sana prens denmesine pek alışık değildin.
"Hey!" dedin koluma hafifçe vurarak. "Prenslerde şövalye olabilir!"
"Korkak prensler olamaz ama~"
"Kim korkakmış!? Ben mi?"
"Eh... Geçen gece korkup yanımda yatan sen olduğuna göre..."
"Senin korktuğunu düşündüğüm için yanına gelmiştim!" dedin yanaklarını şişirerek. "Ben senden büyüğüm ve seni korumaya çalışıyorum şapşal Chara!"Seninle uğraşmak cidden eğlenceliydi Asriel.
Beraber salondan ön bahçeye çıkmak için koridora çıktık. Biz el ele yürürken babanın taht odasından son günlerde sıklıkla gördüğüm bir canavar çıktı.
Gözlüklü, sarı renkli, laboratuvar önlüğü giyen ve dinazora benzeyen dişi bir canavar.
"Merhaba Alphys!" dedin neşeyle onu görünce.
Alphys ise yerinden sıçradı. Panikle bize baktı.
"A-ah... Asriel... M-m-merhaba..."
Daha sonra gözleri bana kaymıştı.
Nedense gözlerime uzun süre bakamıyordu Alphys.
"S-s-sana da merhaba i-insan..."İnsan.
Her seferinde bana böyle demesi sinirimi bozuyordu.
Elini bırakıp bir adım ona yaklaştım.
"Benim bir adım var, canavar." dedim ifadesiz bir tonla.
Zaten korkağın teki olan Alphys iyice titremeye başlayıp elindeki belgeleri düşürdü.
Belgelerin içindeki planlar etrafa yayıldı.
Mavi kağıt üzerine değişik, okuyamadığım sembollerin yazılı olduğu bir plan gözüme çarptı. Bir icadın planı olduğu belliydi ama o yazılar neyin nesiydi?
Alphys plana baktığımı görünce hemen planı kapıp ters çevirmişti. "Ö-özür dilerim... İsim hafızam pek iyi değil..." dedi kekeleyerek.
"Adım Chara. Artık unutmasan iyi edersin."
"S-söz veriyorum unutmayacağım!"
Daha sonra aceleyle, koşarak bizden uzaklaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Guy
Fanfiction"Zaten kötü adam başından beri bendim, değil mi Asriel?" *Undertale Fanfiction* İlk çocuğun hikayesi. Hakları altın renkli düğün çiçekleri içinde saklıdır.