Sen olmayınca Asriel, hiçbiri yer ev gibi hissettirmiyordu.
Ne saray, ne Snowdin, ne de Hotland... Sen yokken, benim için bir anlamı yoktu benim için.
Ve bunu fark edebilmek için senden kaçmak gerekliymiş meğer, bunu fark ettiğim an içime düşen korkuyu sana anlatamam.
Sen yoksan yeraltı önemli değildi, sen yoksan yerüstü önemli değildi.Ama sen yoktun. Ne yapmam gerekiyordy bu durumda?
Gidecek bir yerim yoktu, kaçacak bir arkadaşım yoktu, seni terk edecek cesaretim yoktu, sadece gururum vardı. Beni yanına döndürmeyen şu kahrolası gururum.
Ama sen yoksan ben de yoktum, Asriel.
Nereye gideceğimi bilemiyordum. Gözyaşları durmuyordu. Kendimi ilk defa bu kadar çaresiz hissediyordum.
Köyümden beni kovaladikları zaman bile daha az korkmuştum. Tamamen evimi kaybetmiş halde, bilinmeyen bir dağdan düşerken bile daha az korkmuştum.
Ölümden bile daha az korkmuştum, seni kaybetmektense...Nereye koştuğumu bilmiyordum ama adımlarım beni bir yere götürüyor olmalıydı. Arada sendeliyor ve düşüyordum. Dizinde yeni yaralar açılıyordu.
Ama hiçbiri kalbim kadar acıtmıyordu. Durup dikkatimi bile vermiyordum onlara.Daha fazla koşamayacağımı hissettiğimde başımı kaldırıp nerede olduğuma bakma ihtiyacı duydum. Kazağımın kolu ile gözlerimi kuruladım önce. Gözlerini açtığımda ise küçük kar tanelerinin yüzüme düştüğünü gördüm.
Kasabaya gelmiştim, buz gölü tam karşımdaydı. Esen soğuk rüzgarın ve kırılan buz kütlelerinin sesi, kendi hıçkırıklarımdan sonra duyduğum ilk şeydi.
Kara ya da soğuğa aldırmadan gölün kıyısındaki kar yığınına bıraktım kendimi. Diz kapaklarımdan akan kanlar çevresindeki karları kırmızıya boyarken tuzlu tadı dilimi ele geçirmiş olan gözyaşlarımı yanaklarımdan sildim.
Gittikçe artan uğultu düşüncelerim ile beni boğmaya başlayınca ellerim istemsizce kulaklarımı örttü. Seslerin kesilmesi gerekirken artmaya devam ettiler. Ama artık rüzgar sesi yoktu. Senin sesin vardı, Catty'nin sesi, yetimhane müdürünün sesi...
"Chara, sen şeytanın ta kendisisin."
Değildim işte! Değildim! Öyle değil mi Asriel? Ben bir şeytan değildim. Ben normal bir çocuktum. Sadece aile isteyen bir çocuk, sevgi isteyen bir çocuk.
Değil miydim Asriel? Bana bunları söylemen gerekmiyor muydu şimdi? Ama söyleyemezdin, yanımda değildin ki... Neden yanımda değildin?Asriel... Neredeydin?
Bencillik miydi bu, hep seni yanımda istemek? Yalnız kaldığım zaman kendimden ve hayatımdan bu kadar nefret ederken acılarımı geçirmek için seni yanımda istemek, bencillik miydi?
Eğer bencillikse, bütün arkadaşlığımıza sahte denebilir miydi?Kalbim öfke ve korkuyla sıkışıyordu. Bu iki duygunun insanoğluna yaptırdıklarını duysan ağzın açık kalırdı Asriel. Berbat duygulardı bunlar, kıskançlık gibi zehir doluydular.
İnsanlar tanrıya inandıklarında, tanrının gönderdiğini düşündüğü öğütleri dinlerler. Temiz ve masum bir ruha sahip olabilmek için, ölümden sonraki yaşamda Tanrı'ya hesap verebilmek için. Bu öğütlerini başında, uzak durmaları gereken yedi duygu gelir. İnsanlar bunlara yedi ölümcül günah derler.
Sence de komik değil mi Asriel, insana duyguları yasaklamak? İnsanın ruhu, neyi hissedip hissetmeyeceğine karar veremeyecek kadar güçsüz. Canavarlarsa bu konuda bizden daha masumlar. Sizin kalbinizde kötü duyguların tohumları yok. Her nasılsa, insanlar zamanında etkisini gösterip sizin masum ruhlarınızı da mahvetmiş. Ve bu duygular yüzünden, şu anda sen ve sevdiklerin yeraltında hapissiniz. İnsanlar ise gökyüzünün altında hapis, yeryüzünü de cehenneme çevirmekle meşguller.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Guy
Fanfiction"Zaten kötü adam başından beri bendim, değil mi Asriel?" *Undertale Fanfiction* İlk çocuğun hikayesi. Hakları altın renkli düğün çiçekleri içinde saklıdır.