İlk bakışta son nefesimi seninle vereceğimi nereden bilebilirdim...
Kesif bir küf kokusu aldığım soluklara karışıyor... Son olduğunu bildiğim nefeslerimin bu kokuya tutsak olmasını istemesem de başka bir çıkışım kalmadığını biliyorum artık... Tavanda yanıp sönen bozulmuş ampuller cızırtılı seslerle etrafın uğursuzluğunu daha da arttırırken, etrafı saran kirli duvarlardan süzülen çamurlu sular burayı gözümde bir mezarlıktan farksız kılıyor geçen her saniye...
Tepedeki cızırdayan ampullerden biri daha patladığında zaten loş olan ortamın aydınlığı biraz daha köreldi. Kuruyan dudaklarımı refleksle yaladığım vakit dilime bulaşan kan tadı midemi bulandırsa da hiçbir şey aldığım keskin kan kokusu kadar dağıtmıyordu benliğimi...
Aldığım her solukta etrafımı saran kan kokusu geçen her saniye benliğimi daha fazla pençeleri altında kıstırırken, bunun geri dönüşü olmayacağını çok iyi biliyorum artık...
Burası hikayenin başladığı yer değil çünkü...
Kim bilir, belki de başka birileri, bu gece karanlığa teslim olduğunda kendi hikayelerini yazmaya başlayacaklar ardımızdan ama... O hikayelerin hiçbirinde yoluna devam eden kahraman ben olmayacağım...
Ne acı...
Hiçbir şey yaşayamadan, hiçbir şeye başlayamadan şimdi kendi ellerimle ekliyorum hikayeme o son noktayı... Peşine iki nokta daha ekleyip umutlarımı diri tutmaya cesaret edemiyorum... Peki bunu istiyor muyum?
İstiyorum bile diyemiyorum...
Sonrası olmadığını biliyorum çünkü... Buradan bir çıkışım olmadığını bildiğim gibi... Bu gecenin asla bir sabahı olmayacağını bildiğim gibi...
Umarsızlıkla birbirine giren saçlarımın arasından süzülen ter damlaları omuriliğim boyunca kayıp gidiyor... Dizlerim titriyor, ellerim, dudaklarım, soluklarım...
Bir tek bakışlarım keskin... Bu hayatta göreceği son şey olduğunu bile bile bir an olsun düşmanının yüzünden ayrılmıyor... Bir an olsun titremiyor... Bir an olsun vazgeçmiyor...
Çünkü bu iş bugün bitecek!
"Düşünmesi kolaydır... Düşmanını hayal ettikçe bileylenen öfkenle, nefretinle, hırsınla düşlemesi... Tıpkı o silahı eline alması gibi... Ama o sınıra geldiğinde tetiğe basacak yürek herkeste olmaz... Hele ki senin gibi aptal bir kız çocuğunda asla!"
Arsızlık sonradan edinilen bir karakter özelliği değildi. Karaktersizliğin karşıdaki insana yansımasıydı belli ki... Şimdi karşımdaki zavallı mahluk hala en arsız gülüşüyle beni yok etmeye çalışırken, titreyen ellerim bahsettiği o kesif öfkeye bulanıp daha sıkı sarmaladı soğuk metali...
Bir ürperti kapladı içimi tam da o anda... Hayatımda ilk ve son kez kullanacağım bir silahın kabzası tam da nabzımın üzerine değiyordu... Ölümü hatırlatır gibi... Sonumun geldiğini unutturmamak ister gibi...
İnsan bir ömre kaç kimsesizlik sığdırır? Kaç yara, kaç gözyaşı, kaç acı?
Kaç ölüm?
Ben sayamıyorum artık... Aldığım her nefese kan kokusu karışırken, bu lanetten kurtulamayacağımı biliyorum...
Ölüm..
İki hece, dört harften çok daha fazlası benim için...
Her şeyin sonu, belki de başlangıcı...
Ama benim gerçeğim!
Bir ölümle son bulmayı hakediyor benim hikayem... Bir ölümle başladığı için belki de...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Sarmaşık (KİTAP OLDU)
Actionİnsan bir ömre kaç kimsesizlik sığdırır? Kaç yara, kaç gözyaşı, kaç acı? Kaç ölüm? Ben sayamıyorum artık... Aldığım her nefese kan kokusu karışırken, bu lanetten kurtulamayacağımı biliyorum... Bitsin istiyorum, bitsin ve ben yeniden başlayayım... Ol...