2. Bölüm..
'Got me looking so crazy right now, your love's... Got me looking so crazy right now... Got me looking so crazy right now, your touch... Got me looking so crazy right now... Got me hoping you'll page me right now, your kiss...'
Crazy in love...
Meşhur filmden sonra nasıl da diline dolanmıştı tüm dünyanın... Derman kalmayan dizlerimle sırtımı yasladığım duvardan usulca yere kaydığımda, hâlâ kulaklarımı çınlatıyordu Beyonce'un ateşli yorumu...
Birkaç hafta önce birlikte aldığımız ses sistemini düşündüm.
'Seninle baş başa dans etmek istiyorum,' demişti... 'Birlikte film izlerken kullanırız... Birlikte sinemada izleyemediğimiz filmleri burada, baş başa izleriz...'
Saatlerce dolaşmıştık en iyisini bulmak için... Görünen o ki değmişti... Hakikaten de en iyisini almıştık...
'Got me hoping you'll save me right now... Looking so crazy in love's...'
Büşra'yla üzerimizde pijamalarla uyumak nedir bilmeden sabahladığımız bir geceyi düşündüm sonra... Kız kıza, utana sıkıla da olsa edilen o arsız muhabbetlerden birine düşmüştük...
'Evlendiğimde kocamla tıpkı o filmdeki gibi etrafı saran tutkulu bir şarkı eşliğinde sevişmek istiyorum,' demişti... Ben kızaran yüzümle elimdeki yastığı ona fırlatıp kıkırdarken, Büşra omuz silkip müstehcen hayallerine dalmıştı... Gülüp geçmiştim o haline... Yapardı elbet, kocasıyla ne yaşayacağı kimi ilgilendirirdi?
Dediğini yapmıştı... Benden eksilen, ona eklenen bir fazlayla... Gelecekteki kocasıyla değil, gelecekte kocam olacağını düşlediğim adamla...
'Got me looking, got me looking so crazy in love...'
Şarkı güzeldi. Şarkı tutkuluydu. Eşiğin ardından gelen sesler de öyle... Her şey buraya aitti... Sesler... Çığlıklar... Şarkı... Şehvet...
Bir tek bendim buraya ait olmayan... Kusursuz bir tabloya fırçanın ucundan kazara damlayan saçma bir renk gibi kalakalmıştım eşiğin dibinde. Gözlerim yanıyordu ama bir damla bile akmamıştı yanaklarıma. Başımı ardı ardına yaslandığım duvara vuruyordum ama sızı saçlarımın arasından değil, göğsümün altından geliyordu.
Saniyelerdir çalmaya devam eden şarkı bitip de yerine bir başkası çalmaya başladığında, arada sessizlikle geçen o iki saniyede donup kaldım. Yine...
"Daha hızlı, Cenk... Hadi sevgilim daha hızlı, daha... Ah!"
Kapalı göz kapaklarım o saniye derin bir sancıyla aralandığında kursağımda düğümlenen hisle bakışlarımı sağ yanıma çevirdim. O saniye bakışlarıma değen, artık kime ait olduğunu bildiğim mahrem kumaş parçaları oluk oluk bir safranın midemde kaynamaya başlamasına sebep olurken, gittikçe yükselip gürültüyü arttıran şarkıyla birlikte sarsakça ayaklanıp ardıma bile bakmadan dış kapıya doğru koştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Sarmaşık (KİTAP OLDU)
Actionİnsan bir ömre kaç kimsesizlik sığdırır? Kaç yara, kaç gözyaşı, kaç acı? Kaç ölüm? Ben sayamıyorum artık... Aldığım her nefese kan kokusu karışırken, bu lanetten kurtulamayacağımı biliyorum... Bitsin istiyorum, bitsin ve ben yeniden başlayayım... Ol...