4. Bölüm...
Kapalı gözlerimin ardında ısrarcı bir hayat vardı sanki... Fark edilmek, yaşanmak için çabalıyordu durmaksızın... Çağırıyordu beni... Benliğimde hayat bulmak istiyordu yeniden...
Ama ben istemiyordum...
Elimin ince derisi üzerinde bir sızı vardı sonra... Kıpırdatamasam da damarlarıma karışan can suyunu taşıyan kollarım sızlıyordu... Ensemden omuriliğime doğru kayıp giden bir ağrı vardı dakikalardır... Belki de çok daha uzun zamandır oradaydı lakin ben varlığını yeni yeni hissediyordum...
Evet, asıl sorunum tam da buydu işte... Hissediyordum... Umduğumun, düşlediğimin aksine ölüm ne yazık ki beni bulmamıştı... En azından hâlâ hissetmeyi bilen bedenimi...
Ruhumun selâsı okunalı ise çok olmuştu...
Uyanmak istemiyordum. Hissetmek istemiyordum. Altında kaldığım dünyaya yeniden karışmak istemiyordum. Babamın benden gidişini kabul etmek istemiyordum. Zaten annesiz olduğumu bir kere daha hatırlamak istemiyordum. Ama...
Hiçbir şey benim istediğim gibi olmuyordu ne yazık ki... Sonsuza dek kirpiklerimin ardına saklanamayacağımı biliyordum. Ölene dek ölümü bekleyecek olsam da uykuya sığınarak ölemeyeceğimi de çok iyi biliyordum...
Çocukluğumdan beri çektiğim ıstıraplar yetmemiş olacak ki, daha fazlasını önüme katacak hayat ölmeme bile izin vermiyordu... Ama bilmediği bir şey vardı... Yaşanacak her türlü acıyla yoldaş olan benliğim bu saatten sonra iflah olmayacaktı...
Sanki hayatın bana çektirdiği manevi acılar yetmezmiş gibi bile bile canımı acıtmak istercesine elimi çekiştirdiğimde, muhtemelen serum takılı olduğundan iğnesi kırılıp keskin bir sızıyla tenimi bereledi. Yoğun ışığa maruz kalan gözlerimi araladığımda sandığımın aksine odada tek başıma olmadığımı anlamak gerilmeme sebep olurken, yanı başımdaki sandalyede uyuya kalan kuzenim Ferit kendime geldiğimi hissetmişçesine irkilerek gözlerini araladı.
Elimden akan kanı fark eden mavi irisleri telaşla büyürken "Ah, Leyla!" diye kızgınca söylenip, endişeyle elimi tutup hemen ardından "Hemşire!" diye seslenerek aralık kapıya doğru hızla adımladı. Bir an sonra genç bir hemşire yanıma gelip kırılan iğneyi çıkararak yeni bir serum iğnesi taktığında geçen zaman boyunca olup biteni boş gözlerle izlerken "Serumunuz zaten bitmek üzere, Leyla Hanım. Doktor bey de birazdan burada olur, sonrasında sizi taburcu edeceğiz," deyip gülümseyerek yanımızdan ayrıldığında bakışlarımı yüksek tavana çevirip soluk beyazında kaybolmak istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Sarmaşık (KİTAP OLDU)
Actionİnsan bir ömre kaç kimsesizlik sığdırır? Kaç yara, kaç gözyaşı, kaç acı? Kaç ölüm? Ben sayamıyorum artık... Aldığım her nefese kan kokusu karışırken, bu lanetten kurtulamayacağımı biliyorum... Bitsin istiyorum, bitsin ve ben yeniden başlayayım... Ol...