BÖLÜM-2

421 23 9
                                    

"Büyük aşklar kavga ile başlar derler lütfen bunun sonu aşk olmasın."

Yönetmenin 'Kestik!' diyen sesiyle herkes bir anda kendi benliğine geri döndü. Etraftakilerin yardımı ile yerinden kalktı. Yüzündeki makyajı silmek ve kurulanmak için ilerlemeye başladı.

Arkasından 'İnci!' diye seslenen yönetmene olduğu yerde 180 derece kadar döndü.

"Eğer kabul edersen yarın akşam seni eşimle ağırlamak isteriz."

Bu zarif teklifi hiç düşünmeden kabul etti ve ertesi gün akşam gitmek üzere ona söz verdi. Ne tuhaf değimli oyunculuk. Kimi zaman zorla evlendirilen Eda, kimi zaman avukat Ceyda, kimi zaman üniversite öğrencisi Ece, kimi zaman öğretmen Sevgi, kimi zaman doktor Pelin oluyordu ama o aslında sadece oyuncu İnci idi. Güzel bir gündü ve yarısı geçip gitmişti. Önceki günün akşam saatlerinden beri setteydi. Ve uykusuzluktan ölmek üzereydi.

Herkes filmin sonunun güzel olmasını istiyordu ve sahneyi defalarca çekmişlerdi. Bozuk bir plak gibi aynı sözleri söyleyip durmuştu. Yaz tatilinin bir buçuk ayını Antalya'da çekimlerde geçirmişti ve birde bunun önceki 2 ayı var. Yani tam 3,5 aydır çalışıyordu yani bir tatili hak etti. Yaz tatilini doğru şekilde yani tatil yaparak kullanmak istiyordu.

Güneş sanki daha pırıl pırıl ,deniz sanki daha berraktı o gün. Otele son derece yakın olduğu için yürüyerek gitmeye karar vermişti.

Elindeki kahveyi yudumlayarak ve müzik dinleyerek yavaş adımlarla otele gidiyordu. Sonunda otele ulaştı. Sakin ve yavaş adımlar ile lobideki asansöre doğru ilerledi. Karşısından 27-28 yaşlarında yakışıklı bir genç adam geliyordu. Bu yüz , bu sima ona bir yerlerden tanıdık geliyordu ama nereden?

Genç adamın bir elinde telefon diğerinde ise dosyalar vardı. Genç adam bir anda adımlarını hızlandırdı. Siyah uzun saçları hızından dolayı uçuşuyordu. Gözlerinden ise adeta ateş fışkırıyordu.

Önüne bakmadan hararetli bir şekilde telefonla konuşarak üzerine geliyordu. İnci ise bu yakışıklı yüze odaklanmış ve bir manzara izler gibi yeşil renk badem gibi gözlerini inceliyordu. Genç adamla hızla çarpıştılar ve bu esnada kendine geldi. Çarpışmanın etkisiyle elinden düşen ve etrafta uçuşan kağıtlardan bir an etrafını dahi görememişti ve o korkuyla elindeki dumanları çıkan kahve yere düştü.

Bu esnada kahvenin bir kısmı yere kağıtların üstüne bir kısmı ise çıplak ayak bileğine döküldü. Genç adam ıslanan dosyalara üzüntü ile bakarken aynı zamanda birde öfke ile bağırıyordu. Sol elini uzun saçlarının arasında gezdirdi. İnci ise yere oturmuş yanan bileğimin acısı ile kıvranıyordu.

Etraftaki görevliler hemen yanan bileğine koymak için buz getirdiler herkes onlara odaklanmıştı ve onlara yardım ediyordu. Genç adam hızla yere çömeldi ve adeta bir karabasan gibi üzerine çöktü. Kulağının dibinde ona bağırıyor ve neden bu kadar dikkatsiz olduğu gibi ardı ardına sorular soruyordu. Sakinliğini buraya kadar koruyabilmişti ve "Önüne bakmadan gelen ve bana çarpan sensin. Özür dilemen gerekirken neden haklıymış gibi bağırdığını soabilir miyim?" diye bağırdı.

Bağırması ile herkes sustu ve olduğu yerde kaldı. Ah o yokmuydu o. Küçükken sınıf başkanı olduğunda bir bağırırdı herkes susup kalırdı. Sanki zaman durmuş gibi. Her neyse... İnci iyice yayılmış ve çok benimsemiş olduğu yerinden etraftakilerin yardımı ile zorla kalkarken genç adam yerdeki hala kuru kalmayı başarabilmiş kağıtları topluyordu. İnci tamamen ayağa kalktığımda ise lobiden ayrılmıştı bile.

Oyunbaz ve DüzenbazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin