Sonunda okul bitmişti. Ne kadar yorgun olduğumu anlatamam size...ahh Tanrım sanırım ölüyorum. Thomas güzel güzel annem ve babamla yemek yerken ben tabağımın yarısını bitiremeden odama çıkmıştım. Julia hâla kafamın içinde dönüyordu. O bakışlar. Gözlerinin içindeki o parıltı. Emily. Thomas. Her şey yanlış geliyordu, bunları düşünmek bile midemin bulanmasına sebep olmuştu. Midem gerçekten bulanmıştı. Thomas'ı her zaman, her şeyden daha çok sevmişimdir ve yaşadığım şeyleri bir daha yaşamak istemiyordum. Yaşayamazdım. Tekrar olmazdı, böyle bir şey olamazdı, olmamalıydı. Ben düşüncelerim içinde boğulurken yine Thomas'ın sesi sanki bir can simiti gibi beni o karanlık düşüncelerimin denizinden kurtarmıştı. Yavaşça odama girdi ve kapıyı kapattı
T: Cora, iyi değilsin
O kadar sakindi ki...
C: otursana
Yanıma oturdu ve gözlerimin içine baktı
T: Cora?
C: ellerindeki yara izleri...hâla...
Dayanamadım. Ağlamaya başladım, sessiz olmaya çalışıyordum ama işe yaramıyordu. Bende kendimi kasmayı bıraktım ve rahatça ağladım. Thomas bana biraz daha yaklaştı ve bana sarıldı
T: hey...hey, sorun yok. Ben...ben hiç bir yere gitmiyorum
Hâla Thomas'a sarılmayı ve ağlamayı bırakmamıştım
C: ama...denedin. Gitmeyi denedin
T: ve sen bana izin vermedin. Bunun için minnettarım
C: peki ya...yine denersen ve ben...ben bu sefer seni durdurmazsam
T: bir daha böyle bir şey olmayacağını biliyorsun. Ben, o gün eğer sen olmasaydın çoktan ölmüş olurdum...ve o gün hayatımda asla olmadığım kadar pişman oldum, sana bunları yaşattığım için. Böyle aptalca bir şey düşündüğüm için, seni yalnız bırakmayı düşündüğüm için. Çok ama çok özür dilerim Cora. Beni asla affetmeni istemeyeceğim çünkü yaptığım şey affedilemez. Ama şimdi, lütfen ağlama
Ona dahada sıkı sarıldım
T: benide ağlatma
Bir anda durdum. Onu bir daha ağlarken görmek istemiyordum. O yüzden durdum ama sarılmayı bırakmadım. Sanki bırakırsam bir daha onu göremeyecekmişim gibi, sanki onu kaybedecekmişim gibi sarıldım ona. Sarıldım, sarıldım ve sarıldım. Bırakmadım...
T: hadi uyu artık
C: peki
Burnumu çekerek yatağıma uzandım ve yorganı üzerime örttüm
C: iyi geceler Thomas
Thomas bana cevap vermeden kapıdan çıktı ve yaklaşık 3 dakika sonra geri döndü, elinde ince, eski bir kitap vardı. Sandalyemi yatağımın baş ucuna çekti ve oturdu. Kitabın kapağını bana çevirerek
T: bunu hatırladın mı Tavşan?
Zaman şimdi geriye doğru akıyordu. Asla unutamayacağım zamanlara. Yatmadan önce bana en sevdiğim kitabı okuması için Thomas'a yalvarıp yakardığım o güzel gecelere. Bana her Tavşan dediğinde sinirlenmiş gibi yaptığım ama aslında içten içe gülüp mutlu olduğum günlere. Dünyanın varlığını unuttuğum günlere. Üzüntü adında bir duygunun var olmadığını sandığım günlere. Asla o günlerin bittiğine inanmak istemedim. Asla. Ama sonra, büyüdüm ve o Tavşan kaçıp gitti ve asla geri dönmedi. Yada ben öyle sanıyordum
C: unutur muyum
Gülümsedim ve o eski kapağa baktım. Şu dünyada bana gerçekten anlamlı gelen tek kitaba baktım. Geceleri Thomas bana okusun diye yalvardığım kitaba baktım. Ve Thomas başlığı okudu.
T: "Alice Harikalar Diyarında"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ MAVİ
ChickLitCora' nın mutlu bir yaşamı vardı. Abisi Thomas, annesi ve babası ile Teksas' taki evi ve arkadaşları. Her şey mükemmel gidiyordu ki babasının işi yüzünden California' ya taşınana kadar... Peki şimdi Cora tüm hayatını geride bırakıp yeni bir hayata b...