Bölüm 16 Senin Ailen Olacağım..

20.8K 1.3K 153
                                    



Merhaba, hepinizi kocaman içten gülümsememle kucaklıyorum.:)

Ve yüzünüzden eksik olmayan gülümsemenizle okumanız için upuzun bu bölümü, buraya bırakıyorum...:)

Keyifli okumalar...

***


Hepimiz yeryüzüne dağılmış, sahipsiz birer ruhuz. Ne olmamız, ne istediğimizi fark edene kadar yaşımız otuz oluyor. Cahit Sıtkı haklı mı sizce?

Yaş otuz beş yolun yarısı mı eder?

Yoksa daha başlangıcı mı?

Ne için bu dünya da bulunduğumuzu fark etmek, en azından deneyimlemek gerekir. Deneyim yaşamın asıl amacıdır. Daha önce hiç yemediğiniz bir yemeği tatmak, bir deneyimdir mesela. Ertesi gün o restorana yanınızda biri ile gittiğiniz de;

"Bak bu tarif harika, ben daha önce denemiştim." Diyebiliriz.

İşte bu en küçük deneyim bile yaşamımızın bir kısmıdır. Çünkü siz o yemeği daha önce yemiş ve deneyimlemişsinizdir. Onun hakkında konuşabilme gücünü kendinizde hissedersiniz. O an karşınızda ki kişinin yemeği sevip sevmeyeceğini düşünmez, sadece ben biliyorum mesajı vermek istersiniz.

Bu hayatta bindiğimiz arabalar, yaşadığımız evler, giydiğimiz kıyafetler hiç biri bize ait değil diye sığ bir cümle kurmayacağım.

Bunun hepimiz farkındayız...

Yaşamımızda elde kalan, deneyimlediğimiz duygular, aşklar, yemekler, mutluluklar, gözyaşları, işte bunun gibi birçok şey oluyor.

Peki, neden her şeyi sahiplenme dürtümüzle yaşıyoruz?

Şimdi bırakın bu hayatta ki deneyimlerinizi, sahip olduğunuz şeyleri...

Aşkı düşünün.

Aşık mısınız?

Bir kez olsun birinin gözleri, sizin hayata baktığınız pencere oldu mu?

Aşık değilseniz de, hayatınıza girmiş birini düşünün.

O adam benim olmalı! O kadın benim olmalı!

O adam benim! O kadın benim!

Bu cümlelerden en az biri tanıdık geldi mi?

Sakin olun.

Bu hayatta bindiğimiz arabalar, yaşadığımız evler, giydiğimiz kıyafetler bile bizim değilken, koskoca bir insan nasıl bizim olabilir? Bize bu sahiplenme dürtüsünü veren duygu çok korkutucu değil de ne?

Karşınızdakinin size hissettirdiği duygular sizin oluyor. Ama o kişi, parmağına yüzük taksanız bile, sizin eşiniz olsa bile bir gün yok olabiliyor. Hisler sizde kalıyor, hele ki o hislerinizi kâğıda dökerseniz, belki gelecek nesillere kalıyor.

Ama aşkın olduğu yerde, mantık sadece karşınıza geçip sizi izliyor. Sessizce ve şaşkınca.

İşte bu nedenle kendimi durduramıyorum!

O benim demekten alıkoyamıyorum.

Demir benim!

***

Defne mavi kaplı defterine yazdıklarına şöyle bir bakıp derin bir nefes aldı. Kendini ne zaman tuhaf hissetse yazardı. Bu mavi kaplı defter onun sırdaşıydı.

Sabah kalktığında belki Demir ile kahvaltı ederiz diye ümitlenmişti. Ama öğrenmişti ki adamın bugün başını kaşıyacak zamanı yoktu.

SÖZ mü? SÖZ.(tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin