Herkese merhaba, öncelikle anlayışınız için ve nişanımdan dolayı güzel sözleriniz için kocaman teşekkürler..:)
Üç çiftimizle yine karşınızdayım, bakalım onları daha neler bekliyor. Yarını bekleyemeden uyumadan önce atıyorum, düzenleme yapamadım.:)
Şimdiden yorum yapan, beğenen güzel kalplerinize sağlık... umarım beklediğinize değmiştir.
Keyifli okumalar..:)
Dünyanın her yerinde, her saniye birileri aşık olup, birileri ayrılıyorsa ve aşk her zaman insanların hayatında var ise bu hastalık tedavisi olmasa bile kaçınılmaz oluyordu.
Oğuz içinde günlerdir hissettikleri bir hastalık gibiydi.
Yasemin'i aramaları sonuçsuz kalıyordu. Okula, çiçekçiye gitse bile genç kadın onu ne yapıp edip başından atmayı biliyordu.
Her zaman istediklerini almış olan adam ise düştüğü duruma üzülmeyi geçin kızmıyordu bile. Çünkü Yasemin'i delice bir arzuyla yanında istiyordu.
Onunla konuşmak bile kendini bambaşka biri gibi hissetmesine neden oluyordu ve daha önce hiç tatmadığı bu hisler onun ayaklarını yerden kesiyordu.
"Oğlum ne bu halin kaç gündür?"
Annesi ile kahve içerken, aklına yine kıvırcık saçlı kadının düşmesi ile uzaklara dalmışken fark edilmenin telaşı ile konuştu.
"İyim güzellik. Bir şeyim yok."
"Ben oğlumu tanımaz mıyım? Bir şey var sende."
Annesi Semra Hanım ve babası Ahmet Bey bir çocukları olsun diye yıllarca uğraşmışlardı. Ve çok şükür ki, Allah onlara Oğuz'u vermişti. Oğuz'un kardeşi olsun çok isteseler de maalesef olmamıştı. Onlar da tek çocuklarına sarılmışlardı.
Belki de Oğuz'un bu davranışları, hayata hep gülerek bakışı buradan geliyordu. El üstünde geçen bir çocukluk ve gençlik geçirmişti.
Her anne baba çocuğunun canı sıkılsa hissederdi ama Semra Hanımın gözünün nuru olan oğluna bağlılığı bambaşkaydı.
"Valla yok annem. Herşey yolunda. Yoruldum biraz sanırım."
"E adada ki eve git annem. Dinlen biraz."
Annesinin cümlesinden sonra gözleri parlayan adam, aniden ayaklanmıştı.
"İyi düşündün güzellik." Derken Semra Hanımın yanağından bir makas almış ve odasına doğru koşarak gitmişti.
Küçük bir çanta hazırlamış ve acele ile evden çıkmıştı. Arkasında ona gülen gözlerle bakan annesini bırakarak.
Yasemin ise günlerdir Oğuzdan kaçmaktan ve kalbine söz geçirememekten yorulmuştu. Ama mantığı susmuyordu. Canı acısa da kendine hâkim olmaya çalışıyordu.
"Kızım arka tarafta ki çiçekleri suladın mı?"
Yıldız Hanım, kızının dalgınca çiçekleri sulayışına takılı kalmıştı. Ve sorduğu soruya da bir cevap alamamıştı.
"Yasemin? İyi misin kızım?"
Annesinin ona dokunmasıyla kendine gelen kadın;
"İyim anne dalmışım."
"Bir sorun yok değil mi kızım?"
Tam o anda kapının açılmasıyla iki kadının da başı istemsizce kapıdan giren adama çevrilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZ mü? SÖZ.(tamamlandı)
Romance"seni seviyorum" "söz mü?" "söz." "Bir kez sarıldım sana, içime çektim kokunu, sildim gözyaşlarını, şimdi hiç bir şey olmamış gibi nasıl yaşanır ki?" "asıl yalnızlığın sensizlik olduğunu anladığımda bu zamana kadar çok kalabalıkmışım şimdi anladım...