2. İŞARET

390 9 0
                                    


- ''Bayan, ne alacağınıza karar verdiniz mi?'' diye seslendi, garson kız.

Omzuma konan sıcak eli hissetmemle, bulunduğum transtan çıktım ve Tarık, görüş alanımı kapladı. Alnındaki çizgiler ve kısık yeşil gözleriyle benim için endişelendiği her halinden belliydi. Beni o durumda bulduğu içinse utanç duyuyordum. 

O sahneye asla tanık olmamalıydı.

*****

45 dakika önce

Kapının aniden açılıp, duvara çarpmasıyla yerimden sıçradım. Gözyaşlarımdan, lavaboya girenin sadece uzun ve zayıf silüetini seçebildim. Etrafa baktıktan sonra hızlıca yanıma gelip, çömeldi. Sarıldığında beni sarmalayan tanıdık kokuyu algılamamla, hıçkırıklara boğulmam bir oldu. Kendimi durduramadan, belki de dakikalar boyunca ağladım. O ise beni bir an olsun bırakmamış, aksine daha da sıkı sarılmıştı. En sonunda sakinleştiğimde çenemi kaldırıp, başparmaklarıyla gözyaşlarımı sildi. Sulanmış gözlerine baktığımda, tuttuğumu bilmediğim nefesimi bıraktım.

-''Neden?" diye sordu, çatallaşmış sesiyle.

- "Bunu nasıl yaparsın?!'' dedi, elindeki kanlı bıçağı görmemle buz kesildim.

- ''Ben, ben..." kulaklarımdaki tiz sesle kalakaldım.

Düşüncelerim, kafamdaki hücreden benliğime sızmaya başlamıştı. Zaman dilimimden bana kalan kırıntıları da elimden alıp, her saniyeme nüfus eden bu sesin 130 dB'de yankılanışına karşın tek yaptığım; bende yarattığı anlık sağırlığın, keyfini çıkarmaktı.

Boynumda, parmağının soğuk dokunuşunu hissedip Tarık'a baktım. Düzenli şekilde hareket eden dudaklarına bakıp, okumaya çalıştım. Parmağını boynumdan çekip, bana gösterdi. Kana bulanmıştı.

Tepkisizce durdum, anlayamıyordum. Beynimin uyuştuğunu hissettim.

Omuzlarımı sarsmasıyla, kendime geldim. En azından tiz ses kesilmişti.

- ''Melis, Melis!'' hala umutsuzca benden bir tepki almaya çalışıyordu.

Kollarımdan tutup, kaldırdı ve vücudumu lavaboya dayayıp, musluğu açtı. Kanlar içindeki lavaboyu görmemle artık kendimi tutamadım. Midem kasıldı ve kusmaya başladım.

- "Özür dilerim, bunu düşünmem lazımdı.'' deyip, saçlarımdan tuttu ve sırtımı sıvazladı.

Şu anki berbat durumuma rağmen hala yanımdaydı

Avucuna topladığı suyla yüzümü ve ellerimi yıkadı. Ardından cebinden çıkardığı mendille nazikçe kuruladı.

- "Bana bak!'' dedi ve yüzümü avucuna aldı.

- "İyi olacaksın, şu an her ne yaşıyorsan birlikte atlatacağız."

O an, gözlerinde bulduğum kararlılıktan güç aldım ve başımı hafifçe yukarı aşağı salladım. Bu küçük hareketim onu gülümsetmeye yetmişti. Şefkatle başımı okşadı ve koluma girip, beni fakülteden çıkardı.

Herkesten uzak, kampüsteki çimenliklere oturmuştuk. Az sonra başlayacak sorgudan haberdar, başımı eğdim ve tekrar kabuğuma çekildim.

Daha benim bile anlamlandıramadığım şeyleri, ona nasıl açıklayabilirdim ki?

Aniden görüş alanıma soktuğu elini, yumruk yapmıştı. Anlayamayıp ona baktığımda elini işaret etti. Ellerimle gevşek bıraktığı yumruğunu açtım. Avucuna yerleştirdiği çikolatayı bulunca hafifçe gülümseyip, aldım. Kötü durumlar için yanında her zaman favori çikolatamı taşırdı. Ama bu sefer hemen paketini soymak yerine sanki tüm cevaplar onda saklıymışçasına incelemeye koyulmuştum.

Bulanık ÇizgilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin