Emekliyorum, direttiğim doğrulara...
Tüm cevaplar avucuma sığınıp, çiğnenmeyi bekliyor. Kayıtsız kalmayacağım, o halde!
Tadacağım en vahşi halimle, tüm olası gerçekleri...
Karşımdaki bu acı tuvale aykırı hislerle bakıyordum. Kirpiklerim sanatkarı alkışlarcasına örtünüyordu yüzüme, belki de ondan defalarca açılıp kapandı.
Oradaydı işte; masumiyetimin delili...
Ne zamanki gözlerim bileklerinden kayıp, saatine değdi titreşen benliğimle kavradım, zamanın eteklerinden...
- ''Melis?'' diye seslendi Tarık, bana.
Çatık kaşlarıyla, fevri hallerimi sorgulayan gözleri; beni tartar nitelikteydi.
Ben ise bozmadım, duruşumu. Aksine garson kızın bileklerinden daha da sıkı kavramıştım.
İzin vermeyecektim gözlerimin önünden kayıp gitmesine...
Kız; onu ilk tuttuğumda tepkisiz kalmış olsa da bileğindeki tutuşumu sıkılaştırmamla yüzünü buruşturup, kolunu çekiştirmeye başladı.
Bunun üzerine diğer elimle de öteki bileğinden tuttum. İkisini de iç tarafı bana bakacak şekilde çevirmiştim.
- ''Ne yapıyorsun, bıraksana!'' dedi garson kız. Bir yandan da çekiştirmeye devam ediyordu.
- ''Melis, iyi misin?'' diye beni omzumdan dürten Selin'e baktım. Bana tuhaf bir endişeyle bakmasına karşılık kafamı iki yana salladım.
Anlamıyorlardı, hiç biri benim gördüklerimi göremiyordu...
- ''Ne yapıyorsun Melis? Bıraksana kızı!'' diye bağırdı Hülya.
Saniyeler; benim adıma cinayetler işliyordu.
Herkesi dışlayıp, kızın bileklerine odaklandım. Gerçekten de bıçakla açılmış taze kesikler; sıralı bir şekilde beyaz tenini sarmış, banyodaki kızın izleriyle eşleşiyordu...
İrkilerek kızın bileklerindeki odağımı kesip, yüzünü incelemeye başladım bu sefer.
Her bir detayı kazıyacaktım zihnime...
Simsiyah saçlarını at kuyruğuyla dizginlemeye çalışmış olsa da, yüzüne düşmüş kakülleri rüzgarın özgür dansına kalkmışlardı. Kakülünün sivri uçları yeşil gözlerine değerek, ona vahşi bir görünüm kazandırıyordu. Çıkık elmacık kemiklerinin üzerindeki çilleri ise ona sevimli bir hava katıyor, oluşturduğu tezatlık göze çarpıyordu.
Bir süre yüzüne bakmaya devam ettim; belki hayranlık ve belki de dehşetle...
- ''Sen mi, ama nasıl, neden?'' diye ardı ardına sıraladığım anlamsız sorulardan olsa gerek, kız terlemeye başlayan ellerimden kaygınlaşan kolunu sertçe çekip, kurtuldu.
Sıvadığı gömleğinin kollarını çözüp, izlerini yeniden kapattı ve ardından arkadaşlarıma dönüp; ''Hasta mı bu kız? Ne yapmaya çalışıyorsunuz siz?!'' diye sitem etmeye başladı.
Garson kızın yükselen sesiyle mekandaki diğer müşterilerin bakışları bize döndü ve o esnada diğer masaya bakmakta olan garson bey bize doğru yaklaştı.
- ''Ne oluyor Filiz? Bir sorun mu var?'' diye sordu garson, kıza doğru hafifçe eğilerek.
- ''Yok, sadece küçük bir yanlış anlaşılma...'' diye söze başlayan Tarık'ı omzunu sıkarak bölüp; ''Siz tüm müşterilerinize bu şekilde davranıyorsanız evet, bir sorun var garson beyciğim!'' dedi Arda, hitabesini mümkün olduğunca vurgulayarak.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulanık Çizgiler
HorrorDolunay,gecenin siyah çarşafını tek bir hışımla üzerimden çekti.Artık beni sarmalayan sıcaklık gitmiş ve yerini ürpertici gerçeklere bırakmıştı...