ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

81 8 0
                                    

         Mezuniyetten birkaç gün sonraydı. Havada fazlasıyla bulut, yerde azıyla insan. Sokaklar bomboştu adeta. Şehir terk edilmiş, herkes işinden kovulmuş, tüm insanlar yaşamaktan bezmiş, saatler durmuş, anlarsınız ya işte! Bugün resmen son gün gibiydi... Size de olmuştur elbet. Yaşamaktan umudunuzun kalmadığı, duvarlara bakmaktan başka elinizden bir şey gelmediği zamanlarınızı hatırlarsınız. Tükenmişlik mi diyorduk buna? Siz ne derseniz deyin ben buna apaçık nefes alan ceset diyorum...

      Her zaman beni heyecanlandıran telefonumun mesaj sesi, etki etmedi bugün. Uzun bir süre umursamadım gelen mesajı. 1 metre uzaklıkta olan telefonumu almaya üşeniyordum... Gelen 2. mesaj ile bu üşengeçliği bozma kararı alıp telefona yöneldim. 

                    Gelen Mesaj: "Şşt Ordamısın!"

                   Gelen Mesaj: "1 Saat sonra Atatürk caddesinde yeni açılan kafede seni bekliyor olacağım. Acele et :)"

                                   Gönderilen Mesaj: "Sen Kimsin ya?"

                    Gelen Mesaj: "Bir Dost ^_^" 

                                   Gönderilen Mesaj: "Hmm. Yanlış Numara."

                     Gelen Mesaj: "Hayir bayim. Doğru numara olduğunu biliyorum. Bence acele etsen iyi olur. Zirâ kadınlar; bekletilmekten hiç hoşlanmazlar. Gelirken semsiye getirmeyi unutma. Byeee :))"


        Kim olduğunu bilmediğim halde gelen mesaj ile yola çıkmıştım. İçimde anlamsız bir heyecan vardı. Her gizli numara beni aradığında senin aradığını sanırdım. Doğal olarak bana mesaj atanın da sen olma ümidiyle geliyordum... Belki bana veda etmek için çağırmıştın, belki de çok özledin ne bileyim işte! Böyle avutuyorum kendimi... Bu bir şey değil aslında. Kalabalık bir yerde yürürken seni gördüm zannedip başkalarının peşinden yürüdüğümü bilirim ben. Hatta sana benzeyenler, sevgililerine sarıldığında anlamsızca kıskanırdım... Düşün ki seni kıskanmayı bıraktım, sana benzeyenleri bile kıskanıyorum artık.

       Nihayet çok az bir yolum kalmıştı. Aklımda bir dünya soru vardı. Neden çağrıldım, kim tarafından çağrıldım. Bunu öğrenmenin tek yolu şu an yaptığım gibi oraya gitmekti! Git gide yaklaşıyor, yaklaştıkça nabzım hızlanıyordu.

       Korka korka adımlarımı attım içeriye doğru. Kafeye girdiğimde hayatımın en büyük sürprizi ile karşı karşıyaydım. Karşımda büyük bir pankart duruyordu...

"DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN, İYİ Kİ DOĞDUN BAYIM!"

***

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SONU

SANA FEDA ETTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin