Merhaba Bayım,
Ben güçsüz bir adam sevdim belkide. Kararsız, kafası karışık, ne zaman gideceği belli olmayan bir adam. Ama sevdim, çok sevdim hemde. Ve hayatı başa sarma şansım olsa yine yaşardım bu sevgiyi yine tanımak istersim onu. Belki yine yanardım, ama yine aynı coşkuyla yürürdüm o ateşe hemde zerre titremezdi dizlerim. Yine gideceğini bilsem yine yaşardım onu ve ezberlerdim her halini, her saniyenin kıymetini bilerek.
Biliyorum, daha onu ilk gördüğümde anlamıştım, ben ömrüm boyunca onunla sınanacaktım. Yıllarımı onunla değil yokluğuyla geçireceğimi tahmin etmezdim ama. Yıllarımın o adamdan ibaret olacağına da şüphem yoktu. Yıllarca bekledim onu ve geldi de. Lakin kalmak konusunda hiç hevesli değildi, bende ısrar etmedim. Sadece sevdim kal bile demeden gitmemesini bekledim. Her geldiğinde bu kez gitmeyecek galiba dedim. Yemin ederim bir an bile düşünmedim sevdiğini. Ama sevdiğimide görsün istedim. Görmedi. Gözünün içine baka baka öldürdüm kendimi. Farketmedi bile.
Ben o adamı sevdikten sonra büyüdüm. Sahi ne zaman büyür bir kadın? Cevap o kadar basitmiş ki, o adam gittiğinde anladım ben bayım bir kadının ne zaman büyüdüğünü. Eksildikçe büyünürmüş. Eksildikçe büyüdüm ben bayım, hatıralarım eksildi o gidince unuttum hepsini teker teker, beklentilerim eksildi sonra artık sadece yara almamayı bekliyorum hayattan biraz teğet geçsin istiyorum belkide, o kadar. Umutlarım eksildi mesela, gelmediği her gün bir 'belki' yitirdim umutlarımdan. En son hayallerimden eksildim. Gelmesin istedim gelecek dediğimiz zaman dilimi, o yoksa gelmesin hiç bir şey. Bıraktım hayalleri. İşte ben hayallerimden eksildiğim gün büyüdüm bayım. Şimdi yabancı kaldın o adama sen.
Zira ben o adamı, bana bu mektupları yazdıran adama dönüştüğü gün beklemeyi bıraktım.