"Hayat Mart'a benzer. Hem Kış Bitmedi, Hem Umut Var Bahara. Öyle Bir His İşte Aralarda.."
"Murat, oğlum bir şey demedin hala."
Diyince söylediği şeylerin iç aleminde vuku bulduğunu anladı. Düşünürken ne kadar da cesurdu oysa , peki şimdi neden ağzı mühürlenmiş gibi açılmıyordu. Gizlice tüm havayı içine çekip konuşmaya yeltendi.
"Babacığım, sen hastaneden bir çık, evliliğin ne acelesi var?" Dedi Elvan.
"Güzel kızım." Deyip elini başına götürdü. "Madem böyle düşünüyorsun o zaman şimdilik söz yapalım."
Bu sefer babasına yok diyememişti. Fakat Murat'tan onay bekler gibi bakıyordu. Bir an başını salladı ama bu yaptığına kendi bile inanamamıştı. Evlilikten kaçan adam, Elvan'ı görünce tüm tabuları yıkılmıştı. Aslında yok diyebilirdi. Kalkıp gidebilirdi ama gidemiyordu.
"Kızımı mutlu edeceğine dair hala söz vermedin. Unuttum sanma oğlum." Demeden de edememişti.
Hiç alışık olmadığı bir tebessüm takınarak başını salladı. Elvan'ın yüzünde ise aksine tedirginlik vardı. Bu sözlenme meselesini sadece babası üzülmesin diye kabul ediyordu. Ve bunu bilmek Murat'ın canımı acıtıyordu.
"Efendim, size geçmiş olsun. Müsaadeniz olursa ben gideyim." Diyerek apar topar sandalyaden kalktı.
Bir an önce eline uzanıp öptü. Odadan çıkınca derin bir nefes aldı. Cebimdeki mendili çıkarıp alnını silmeye başladı. Sırtı kan ter içinde kalmıştı. Gözüne çarpan ilk koltuğa oturdu. Biraz sonra odanın kapısı açıldı. Elvan yorgun ve ağlamaklı gözlerine rağmen çok güçlüydü. Murat'ı görmesi ile anlık yüz ifadesi değişti.
"Siz, gitmediniz mi?" Dedi Murat'a.
"Yok. Biraz dinlenmek için oturmuştum." Diye cevap verdi.
"Kusura bakmayın hocam. Size de zahmet verdik." Demesi üzerine canı sıkıldı. Cevap vermeden yürümeye başladı.
"Hayırlı geceler hocam."
Diyince duraksadı, arkasına dönüp dönmeme konusunda kararsızdı. Ama içini dökmesi gerekiyordu.
"Her seferinde hocan olduğumu hatırlatmaya gerek yok. Ben her şeyin farkındayım. Sadece babanı mutlu etmek için bu sözü kabul ettim."
Son cümlenin arsından Kendini anca dizginlemişti. Dilin kemiği olmadığı gerçekten doğruydu. Ne vardı sussaydım, diye kızıyordu kendine.
Sonra Elvan'a baktı dolu dolu gözlerinden akan inciler yüzünü ıslatırken, onun kalbine tarifsiz bir sızı düşmüştü. Nefes almak hiç bu kadar zor olmamıştı o an.
"Özür dilerim. Seni kırdığım için. Lütfen ağlama."
Diyebildi acıdan kıvranırken. Cebimdeki temiz mendili uzattı. Uzatılan mendile "Sende kalsın." diye geri çevirdi.
Sonra arkasına bakmadan koridordan yel gibi geçip gitti. Hastaneye her geldiğinde, kendini boğulmuş hissediyordu.Ertesi sabah.
Daha alarm çalmadan gözleri tavanda gezinmeye başlamıştı. Her ne kadar sıcak yatağı bırakmak istemese de kalkmalıydı. Dolaptan rahat bir kıyafet çıkardı ve giyindi. Anneannesi çoktan uyanmış, Büşra'ya kahvaltı hazırlıyordu.
"Günaydın anneannem."
"Günaydın Murat'ım. Hafta sonu neden erken uyandın. Sende mi dersaneye gideceksin?"Dedi.
Büşra ile göz göze geldi hemen. Üzgün bir ifadeyle dudağını büzmüştü. Anneannesine yaklaşıp sarıldı. Bahar kokusunu içie çekince gözleri doldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"AŞK BALONU SERİSİ" DOKUNMAYA KIYAMADIĞIM(Bölümler Düzenlenip Atılıyor..)
SpiritualAşk Balonu kitabımın ikinci serisidir. İlk kitabın devamı niteliğindedir. Karakterleri ve olayları anlayabilmeniz için Aşk Balonu kitabımı okumanızı tavsiye ederim. Bir adam düşünün, geçmişi acılarla, nefretle ve özlemle dolu. Geçmişine karşı katı...