Marinette
Eve yorgun argın döndüm. Beyaz Kedi'nin, yani Adrien'ın söyledikleri aklımdan çıkmıyordu. Acaba Kara Kedi neden gelmemişti? Acaba ben gittikten sonra onunla savaşmış mıydı?
O gün tasarım kulübüne gelmedim. Sonraki gün de. Adrien'dan ürkmüştüm. O zümrüt gözlü manken çocuk gitmiş, yerine bir canavar gelmişti.
Birkaç gün sonra televizyonda yine Beyaz Kedi'yi gördüm. Hâlâ yenilmemişti. Beni çağırıyordu.
-Neredesin Marinette? Bu suçsuz Paris insanlarının senin yüzünden ölmesini mi istiyorsun? Bugün tasarım kulübüne gelmedin zaten. Amacın beni çıldırtmak mı?
-Yeter artık, çok olmaya başladın! Sana dünyanın kaç benek olduğunu göstereceğim!
Tikki! Benekler!
Beyaz Kedi'nin yanına geldim.
-Neden onlarla beni tehdit ediyorsun!? Onlara bir zarar verirsen seni buna pişman ederim!
Pişkin pişkin güldü.
-Pişman olacak kişi ben değilim, sensin!
Beni yakaladı ve omzunda taşıyarak yürümeye başladı. Baş aşağı duruyordum. Sırtını yumruklamaya başladım.
-Heey, bırak beni! Kendim yürüyebilirim!
Beni dinlemedi. Beni bir binanın içine götürdü. Orada parmaklıklı bir kafes vardı. Beyaz Kedi beni oraya attı, kapıyı da kapattı ve kilitledi. Anahtarı da orada bulunan bir sehpanın üstüne koydu. Sehpa çok uzak değildi ama kolumla yetişemezdim ve anahtar, yoyomla bağlayamayacağım kadar küçüktü. Beyaz Kedi şeytani bir kahkaha attı.
-Sen burada bir süre kal da mucizeni verme konusundaki fikrin değişir belki!
Binadan çıktı.
Şanslı Tılsım!
Bir mıknatıs çıktı.
-Bununla ne yapacağım ben?
Onu yoyomla bağladım ve anahtara doğru attım. Anahtar, mıknatısa yapıştı.
-İşte bu!
Beyaz Kedi geri döndüğünde ben anahtarı kilide sokmuş, çevirmeye çalışıyordum. Hemen atıldı.
-Hayır!
Ama ben çoktan kapıyı açmıştım. Kapıyı ona doğru itekledim. Kaçtım, o da peşimden geliyordu. Eyfel'e gelmiştik. Beyaz Kedi, Eyfel'e çıktı.
-Uğur Böceği! Eğer sevgimi kabul etmezsen, Eyfel'i Parislilerin başına yıkarım! Yanımda bulunanlar, ölüm korkusuyla bağırmaya ve ağlamaya başladılar.
-Hah! Senin bunu yapacak cesaretin ve gücün yok Adrien!
-Demek öyle...
Felaket!
Eyfel Kulesi'ni tırmaladı. Ve o koca kule, bizim gözlerimizin önünde yıkılmaya başladı. İnsanlar kaçıştı. Ben ise Eyfel'in karşısında durmuş, bu harikulade sahneyi seyrediyordum. Adrien, aşkı için Eyfel'ı yıkmıştı!
Eyfel'in altında kalacağım sırada Beyaz Kedi beni kurtardı. Yerde yuvarlandık ve o benim üstüme geldi.
-Kendini tehlikeye atmak sende bir alışkanlık olsa gerek, dedi.
Yüzüğü bipledi. Küpemi eliyle tuttu.
-Şimdi...artık benimsin...
Küpemi alacağı sırada onu tekmeleyip üstümden attım, akumanın nerede olduğunu bulmuştum!
Suratını tekmeledim. Tekmemin izi suratına çıktı. Yoyomla onu bağladım ve çevirip duvara vurdum. Yanına geldiğimde yarı baygındı. Yüzüğünü parmağından çıkardım.
-Şunu ben alayım.
Avucumda ezdim. Akuma dışarıya çıktı.
Artık kötülük yapmak yok, küçük akuma.
İyileştirme zamanı!
Yakaladım!
Güle güle küçük kelebek!
Mucizevi Uğur Böceği!
Ben her şeyi düzelten ve Eyfel'i yeniden inşa eden uğur böceklerini seyrederken bir ses duydum.
-Marinette?..
Arkama döndüm.Adrien
Leydim bana doğru döndü.
-Adrien?
Bana yüzüğümü uzattı.
-Sanırım bu sana ait.
Başımı tuttum.
-Başım ağrıyor. Ne oldu bana?
-Akumalandın.
-Sana bir zarar vermedim değil mi?
-Ciddi bir şey yok, merak etme.Marinette
Bana doğru yakınlaştığını son anda fark ettim. Beni öpmeye çalışıyordu. Onu elimle ittim.
-Adrien...burada olmaz. Şey...burası uygun değil.
Bana yalvaran gözlerle baktı ve sustu.
-Üzgünüm...
Beni bıraktı. Bir süre bakıştık. Birden Eyfel'den gürültülü bir ses geldi. Uğur böcekleri, Eyfel'i tamir ediyordu.
-Eyfel yıkılmış.
-Evet. Akumalıyken sen yıkmıştın. Uğur böceklerim onu tamir eder, merak etme.
-Eyfel'i ben mi yıktım?
-Evet. Beni "Eğer benimle sevgili olmazsan Eyfel'i yıkarım!" diye tehdit etmiştin.
-Eee, sonra? Sen ne dedin peki?
Benden beklediği cevabı gayet iyi anlamıştım. Ona döndüm.
-Yıkılmış olduğuna göre!?
Yoyomu yeni tamamlanmış Eyfel'e atıp uzaklaştım. "Başkasına âşığım." diyordum, dinletemiyordum. Benden vazgeçmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülünç Değil Mucizevi 2
FanfictionAdrien sonunda benekli maskenin arkasında saklanan güzelin kendi platonik aşkı olduğunu anlamıştı. Peki ya kendisi? Leydisi onu kedi kulaksız hâliyle de kabul edecek miydi? --- Genç Yetişkin (13-17 yaş arası) Dikkat: Şiddet ve korku temaları, kaba k...