Kırk Yedi / Quarante-sept

971 82 7
                                    

Adrien
Yarın tasarım kulübüne geldiğimde Marinette oradaydı. Ama yer değiştirip Alya'nın yanına geçmişti. Bunu dünkü olay yüzünden yaptığını tabii ki de biliyordum. Teneffüste onun yanına geldim. Bana kızgın gözlerle baktı.
-Ne o Adrien? Dün seni maskeli bir kız reddetti mi yoksa?
Uzaklaştı. Nino yanıma geldi.
-Marinette'e bir şeyler olmuş.
-Dünden beri böyle...
Marinette'in peşinden koştum. Onu bileğinden yakaladım.
-Bekle! Konuşmalıyız.
-Tamam, konuşalım!
Onu bir köşeye çektim. İlk söze başlayan o oldu.
-Ben başkasına âşığım, bunu sana da söyledim Adrien. Neden bana böyle davranıyorsun?
-Ben sana âşığım diyorum. Senin sevdiğin kişi de beni ilgilendirmez. Yalnızca, yaşadıklarımızı nasıl unutabildin? Onu merak ediyorum.
-Yaşamak? Ben seninle arkadaşça takılmaya çalıştım. Bunu aşka taşıyan sensin. Ben sana âşık olduğumu belirtecek bir hareket yapmadım. Yani, sanıyorum.
Demek ki yaşadığımız her şeyi unutmuştu. Sözlerine devam etti.
-Dün beni öpmeye çalışman yersiz ve gereksizdi.
Kollarını göğsünde kavuşturdu. Bana donuk gözlerle baktı.
-Söyleyeceklerim bu kadar.
-Sevdiğin kişi kim?
-Ona bir şey yaparsan seni-
-Yalan söylemeye gerek yok. Evet, yapacağım. Hatta yaşadığına pişman edeceğim onu!
-ONA BİR ŞEY YAPMAYACAKSIN!
Gözleri buğulandı.
-Âşık olmak benim hakkım değil mi Adrien? Evet. Senin de hakkın ama bana değil. Çok üzgünüm. Kırılmanı istemezdim. Şu an senin kadar acı çekiyorum, inan bana.
Hıçkırmaya başladı. Gözyaşlarını kuruladım.
-Ah, hayır hayır! Ağlama, lütfen. Benim yüzümden üzülmeni istemiyorum. Beni sevmeyebilirsin, çok mükemmel olmadığımı ben de biliyorum. Ama inan bana, ben seni sevmeye ve korumaya devam edeceğim. Bu konudan bir daha bahsetmem, seni üzüyorsa. Yemin ederim.
Bana baktı. Ağlamayı kesmişti ama gözleri hâlâ kızarıktı. Bana sarıldı. Ben de ona.
-Özür dilerim, Adrien...

Marinette
-Çak bakalım!
Kara Kedi ile bir kere daha dünyayı kurtarmıştık. Küpelerim bipledi. Onu da yüzüğü.
-Gitmeliyim. Sonra görüşürüz.
Birden bileğimden yakaladı.
-Bekle leydim!
Ona döndüm.
-Kim olduğumu bilmek istemiyor musun?
Başımı önüme eğdim.
-Yapamam...
Birden ikimiz de dönüşmeye başladık. Ben hemen kendimi bir duvarın arkasına attım. Kara Kedi'yi görmüyordum, tek gördüğüm bileğimi tutan eliydi. Elimi kendime çektim. Sessizlik oldu.
-Kara Kedi? Orada mısın?
-Ben...kimliklerimizi göstermenin yasak olduğunu biliyordum. Özür dilerim.
-Sorun değil. Görmedim zaten.
-Sen bana tamamen âşık değilsin Marinette. Sen galiba benim...ikinci yarıma âşık oldun.
-Neyden bahsediyorsun sen? Ben seni iki hâlinle de severim.
-Kendini kandırma Marinette. Beni yalnızca maskeli hâlimle seviyorsun.
-Hiç de bi-
Birden Tikki'nin duvarın öteki tarafına baktığını fark ettim.
-TİKKİ! Ne yapıyorsun? Kimliklerimizi öğrenmenin yasak olduğunu bilmiyor musun!?
Tikki gülüyordu.
-Ama Marinette...o-o...ONU GÖRDÜM!
Kara Kedi, bunu duymuştu.
-Kwamin beni gördü mü!? O zaman saklanmam için hiçbir neden yok!
Kollarımı göğsümde kavuşturdum.
-Bu bir bahane değil!
-Madem öyle... Seni seviyorum ama gerçek kimliğimle yanına yaklaşamıyorum, o zaman...
Birden duvarın öteki tarafından yanıma geldi. Son anda gözlerimi kapattım. Onu gerçek kimliğiyle görmemeliydim.
-SEN BENİ GÖRECEKSİN!
-Seni göremem, gözlerim kapalı.
Ellerini yanaklarımda hissettim.
-Aç gözlerini.
-Hayır.
-Marinette, zor kullanmak istemiyorum. Gözlerini aç. Gerçek kimliğime ettiğin bu haksızlık sence de artık yeterli değil mi?
-Ben sana haksızlık etmedim. Geri dönüştüğüne dair bir güvence verirsen gözlerimi açarım.
-Plagg! Pençeler!
Sessizlik oldu.
-Dönüştün mü?
-Evet.
-Sana güvenmek istiyorum.
-Güvenebilirsin, yalan söylemiyorum.

Adrien
Gözlerini yavaşça araladı. Sonra gülümsedi ve bana sarılmaya çalıştı. İşte o an, yapmamam gereken bir şey yaptım. Onun sarılmasına izin vermedim.
-Beni gerçek hâlimle sevmeyecek bir kıza ihtiyacım yok benim, dedim.
Sopamı bir çatıya attım ve eve gittim.

-Bir süre sonra-
Adrien'a dönüşmüştüm. Değişik duygular içindeydim. Bir yanım Marinette'i başından attığı için seviniyor, öteki yanım ise Marinette'in hasretiyle yanıyordu.
-Ona çok sert davrandım, dedim Plagg'a.
-Sen doğrusunu yaptın.
-...
Kimliğimi öğrenemezdi. Doğrusunu yapan oydu. Ben kuralları çiğnemesi için onu zorlamıştım. Hatalı bendim. Ama bunu kabullenmek istemiyordum.
-Haklıydım, haklıydım işte!
Ve o andan itibaren içimde Marinette'e karşı bir kırgınlık oluştu. Leydime küsmüştüm. Beni sevmeyen birini sevmiştim. Artık ikimiz de birbirimizi sevmiyorduk. Doğru olan buydu. Yani, Marinette'e göre. Benim doğrularım ne, bilmiyorum. Herhâlde Marinette'inkilerle aynıdır.

Gülünç Değil Mucizevi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin